Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/390
Karar No: 2016/121
Karar Tarihi: 29.01.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/390 Esas 2016/121 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/390 E.  ,  2016/121 K.
"İçtihat Metni"

##########
MAHKEMESİ :##########Ticaret Mahkemesi
##########
##########
##########
##########

Taraflar arasındaki “kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; .....Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 09.07.2009 gün ve 2008/196 E.-2009/320 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ....Hukuk Dairesinin 12.12.2011 gün ve 2011/2025 E.- 2011/2485 K sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin, ortağı olduğu kooperatifin 13.06.2003 tarihli yönetim kurulu kararı ile aylık 1.700,00 TL maaş ile bir yıllığına kooperatif müdürlüğüne atandığını, 30.06.2003 tarihine kadar kooperatife peyderpey olmak üzere toplam 20.000,00 TL borç verdiğini, bu alacağı ve bir yıllık müdürlük maaşı alacağı için davalı kooperatif yönetim kurulunca 30.06.2003 tanzim ve 30.06.2004 vade tarihli senedin müvekkiline verildiğini, 01.01.2004 tarihinde müvekkilinin müdürlük görevine son verildiğini, davalı kooperatifçe parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle ihraç ihtarlı ihtarnameler gönderildiğini, kooperatifin müvekkiline olan 40.000,00 TL borcunun aidat alacağına mahsup edilmesinin istendiğini, kooperatifçe 40.000,00 TL"lik senet verildiğine dair kaydın defterlerin mahkemelerde olması sebebiyle tespit edilemediğinin bildirildiğini, yönetim kurulunun 07.12.2007 tarih ve 27 sayılı kararıyla müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, birinci ihtarnamenin usulüne uygun olmadığını, ihtarnameler arasında borç miktarları yönünden farklılıklar bulunduğunu, 40.000,00 TL alacağının aidat borcuna mahsubu talebinin yerine getirilmediğini, müvekkilinin kooperatife borcunun değil alacağının bulunduğunu ileri sürerek, ortaklıktan çıkarma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, davacının ileri sürdüğü 40.000,00 TL"lik senet ile ilgili kayıt bulunmadığını, davacının iddialarının soyut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 2003 yılındaki kooperatif yöneticileri tarafından imzalanan 30.06.2003 tarihli belge ile davacının geçmiş dönem alacağının 20.000,00 TL olarak belirlendiği, ayrıca 1.700,00 TL de müdür maaşı ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalı kooperatif tarafından davacıya müdürlük maaşının ödendiği hususu iddia edilmediğinden, davacının 20.000,00 TL önceki dönem alacağı ve 11.446,67 TL müdürlük maaşı alacağı olmak üzere kooperatiften toplam 31.446,67 TL alacaklı olduğu, bu alacağının kooperatife olan aidat borçlarından mahsup edilmesi gerektiği, davacının hesaplanan muaccel alacağının, borcundan fazla olduğu hususu da dikkate alındığında çıkartılan ihtarların gerçek borcu yansıtmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 07.12.2007 tarih ve 27 sayılı ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, kooperatiften ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, dosyada fotokopisi bulunan başlıksız 30.06.2003 tarihli, "Müdür maaşı ....1.700,00 TL geçmiş dönem alacağı 20.000,00 TL" içerikli belgede belirtilen müdür maaşı ile geçmiş dönem alacağı davacı alacağı olarak kabul edilmişse de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu alacakla ilgili kooperatif kayıt ve belgelerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, davacıdan bu alacak ilgili belgeleri olup olmadığının sorularak varsa ibrazının sağlandıktan sonra bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

##########

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin aidat yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle üyelikten ihraç edildiğini ancak müvekkilinin davalı kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığı gibi aksine müdürlük maaş ve ödünç vermekten kaynaklanan alacağının bulunduğunu, her iki alacağına yönelik davalı kooperatif tarafından bono düzenlenerek verildiğini, müvekkilinin alacağının davalı kooperatife olan aidat borçlarından mahsubu gerektiğini belirterek, davalı kooperatif yönetim kurulunca alınan ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının yönetim kurulu kararıyla üyelikten ihraç edildiğini davacıdan borç para alınmadığı gibi herhangi bir senet de verilmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu ve dinlenen tanık beyanları doğrultusunda; davacının hesaplanan muaccel alacağının borcundan fazla olduğu, böylece davacının kooperatif üyeliğinden ihraç kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, aidat borcundan mahsubunu istediği alacağının varlığının kanıtlanması için mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (KK) 1. maddesinde de açıklandığı üzere, kooperatifler; ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla, gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan tüzel kişiliklerdir.
Anılan Kanun"un “Ortaklıktan Çıkarılma Esasları ve İtiraz” başlıklı 16. maddesi; “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; dava Kooperatifler Kanunu 16.ve 27 maddesi ile kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca açılmış kooperatiften ihraç kararının iptali davası olup, dava üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalı konut yapı kooperatifinin tip ana sözleşmesinin “Genel Kurul Görev Yetkileri ” kenar başlıklı 23. maddesinde kooperatifin yöneticileri dahil özel kişilerden borç alabileceğine ilişkin düzenleme öngörülmemiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi göndermesiyle kooperatifler hakkında da uygulanması gereken dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK" nın "Hükmi Şahısların Ehliyeti" başlıklı 137. maddesinde; " Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur. " hükmü yer almakta olup, bu hükümle ticaret ortaklıklarının medeni haklardan yararlanma ehliyeti düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ticaret ortaklıklarının yararlanma hakkı kanuni istisnalar saklı kalmak kaydıyla şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi ile sınırlandırılmış olup, "ultra vires" olarak adlandırılan bu teoriye göre, ortaklığın iştigal konusu dışında kalan işlerin ortaklığı bağlamayacağı ilkesi benimsenmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 09.12.1998 tarih ve 11-863 Esas, 895 Karar sayılı ilamı ile kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkça icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 59/1. maddesi hükmü karşısında temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden, kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda öncelikle, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif yöneticilerine kendileri dahil özel kişilerden borç alma konusunda yetki verilmemiş ancak buna rağmen borç alınmış ise uyuşmazlık ilke olarak vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
Davacı davalı kooperatife ödünç verdiğini ve müdürlük maaşı alacağının bulunduğunu iddia ettiğine göre, bu iddianın ispatı davacıya düşer. Böyle bir alacak olgusunun da kesin delillerle ispatı gerekir. Davacı her ne kadar alacağına dayanak 30.06.2003 tarihli belgeyi ibraz etmiş belge altındaki imzaların da kooperatif temsilcilerine ait olduğu tespit edilmiş ise de, davacının alacağını elindeki belge ile değil, kooperatif kayıtları ile ispat etmesi gerekir. O halde mahkemece, ödünç olarak verildiği iddia olunan paranın kooperatif kasasına girip girmediğinin, davacı tarafından dayanılan delil ve belgelerin gerçeğe uygun olup olmadığının ve davalının borç almasına gerek bulunup bulunmadığının, kooperatifin ortaklardan temin ettiği gelirler ile kayıt ve kasa belgeleri incelettirilerek belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece davacının müdür maaşı ve ödünç vermekten kaynaklanan alacağının kooperatif uygulamaları ve mali hesap uygulamalarında uzman hesap bilirkişisi aracılığıyla kooperatif defter, kayıt ve belgeleri, bilançolar, yönetim ve denetim kurulu raporları, gelir gider cetvelleri, genel kurul tutanakları üzerinde davacının alacağının doğduğunu iddia ettiği tarih ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidat ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü, üzerinde durularak, ödünç olarak alınan bedel ile davacının müdürlük maaşı alacağının ne şekilde muhasebeleştirildiği, davalı kooperatifin ana sözleşmesinde müdürlere ücret ödeneceğine dair bir hüküm bulunup bulunmadığı, ortaklar kurulunda bu yönde bir karar alınıp alınmadığı veya bu yönde bir teamül olup olmadığı, davacının ödünç verme iddiası ile de kooperatifin gelir ile giderlerinin kasa hesap hareketleri gözetildiğinde uyum gösterip göstermediği, kooperatif ana sözleşmesinin amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyaçlarının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı hususlarında denetime elverişli bir rapor alınması, kooperatif kayıtlarındaki düzensizliğin borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabul edilmesi ve davacının alacağının kesin delillerle ispatlaması gerektiği hususları da dikkate alınarak, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda, delillerin tartışılması sonucunda davacı ortağın ihracının yasal şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti ile varılacak sonuca göre gerektiğinde 07.12.2007 tarihli genel kurulun 2007/27 nolu kararının davacıyla ilgili bölümünün iptaline yönelik hüküm kurulmalıdır.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda belirtilen gerekçelerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen ilave ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.









Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi