Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/24266
Karar No: 2013/111

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/24266 Esas 2013/111 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, işverene ait işyerinde çalıştığı sürelerin tespiti istemiyle açılmıştır. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz istekleri kabul edilmiş ve dosya yeniden incelenmiştir. Sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanması, sosyal güvenlik hakkının korunması açısından önemlidir. Bu nedenle, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplama yoluna gidilmelidir. Ayrıca Kuruma bildirilmeyen hizmetlere ilişkin davanın açılması için tespit edilmek istenilen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekmektedir. Kararda geçen kanun maddeleri ise 5510 sayılı Kanunun Geçici 7. maddesi ve 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir.
10. Hukuk Dairesi         2012/24266 E.  ,  2013/111 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Dava, davalılardan işverene ait işyerinde ....-01/05/1998; 01/01/2000-17/05/2007 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalılar avukatları, tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    5510 sayılı .... Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında
    ./...

    -2-
    kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun .... 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davaya konu somut olayda; davacının hizmet döküm cetvelinde davalılardan ... adına tescilli iki farklı işyerinden eksik ve kesintili bildirimler yapıldığı gibi davacının talep ettiği dönem içerisinde birden fazla işe girişi ve çıkışı olmasına rağmen dosya kapsamına göre 16.05.1999 işe giriş tarihli tek bildirgenin mevcut olduğu bunun yanı sıra talebe de konu olmayan 15/01/1999-16/05/1999 tarihleri arasında ise hiç bildirim yapılmadığı anlaşılmış olup, özellikle davacının talep konusu dönemde 1998 yılı Mayıs ayında oğlu adına açılan şube işyerinde çalıştığı iddiası araştırılarak dava konusu dönemde bu işyerleri arasında organik bağ olup olmadığının tartışılması, şayet bu iş yerleri arasında herhangi bir bağın bulunmadığı anlaşılırsa çalışmaların kesintili olup olmadığının ve bu kapsamda hak düşürücü sürenin hizmet döküm cetvelindeki bildirilmeyen süreler de göz önünde tutularak dava tarihi itibari ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin yeniden değerlendirilmesi, organik bağın bulunduğunun anlaşılması halinde ise hak düşürücü sürenin davacının çalışmalarının geçtiği yılın sonundan başlayacağı hususunun gözetilmesi gerekecektir.
    Bununla birlikte, davacının kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; öncelikle davacının hangi tarihler arasında hangi işverene bağımlı olarak çalıştığını iddia ettiği açıklığa kavuşturulup, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişilerin
    ../...

    -3-
    saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulması, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, çalışma dönemlerine ilişkin belgeler, hizmet döküm cetveli dahil getirtilerek gerekirse kolluk araştırması da yaptırılmak suretiyle beyanlarının denetlenmesi, böylece uyuşmazlık konusu hususun, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; delillerin hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."ye iadesine, 15.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    ....

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi