20. Hukuk Dairesi 2016/8571 E. , 2018/3834 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... - ... - ...
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkilleri adına tarla vasfıyla tapuda kayıtlı olan ... mahallesi 206 da 63 parsel sayılı 1.781,00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın yörede 2007 yılında yapılan orman tahdit çalışmasında orman alanında bırakıldığını belirterek, orman kadastro komisyon kararının iptali ile orman sınırlaması uygulamasının iptal edilmesi ve tapu kaydındaki şerhin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 10 yıllık süre içinde tapu kaydına dayalı olarak açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanuna göre yapılan ve 19/11/2007-19/05/2008 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu raporunda çekişmeli taşınmazın yörede 19/11/2007 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmalarında tamamının orman sınırları içerisinde bırakıldığı, 1960 yılı en eski memleket haritasında büyük bölümünün yeşil renkte ve üzerinde ve etrafında hiçbir bitki özel işareti gösterilmeyen ağaçlıklı alanda kaldığı, 1956 yılı en eski hava fotoğrafında ise etrafının dağınık ve münferit halde ağaçlıklı alan olarak göründüğü belirtilmiş ise de, raporun ekinde hava fotoğrafının kadastral paftayla aynı ölçekte çakıştırılmış görüntüsüne yer verilmediği ve ekte yer alan memleket haritasının kadastral paftayla aynı ölçekte çakıştırılmış görüntüsünde ise raporda belirtilenin aksine taşınmazın büyük bölümünün açık renkli alanda kaldığı tespit edilmiştir. Bu haliyle orman bilirkişi kurulu raporunun denetime elverişli olmadığı, içeriği ile rapor ekinde yer alan çakıştırmaların birbiriyle çeliştiği ve hükme esas alınamayacağı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle mahkemece en eski tarihli hava fotoğrafları, bu hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilen memleket haritaları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ile çekişmeli taşınmaza komşu bulunan parsellere ilişkin olarak eldeki davayla benzer nitelikte açılan orman kadastrosuna itiraz davalarının olup olmadığı
- 2 -
2016/8571 - 2018/3834
araştırılarak var ise dava dosyalarının getirtilmesi ve sonrasında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmaz üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmeli, çekişmeli taşınmaza komşu bulunan parsellerle ilgili açılan benzer dava dosyalarında verilen ve kesinleşen kararlar var ise çekişmeli taşınmaza göre konumları da dikkate alınarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz-çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.