Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı, borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip başlatmış, borçluya ödeme emri 06.12.2007"de tebliğ edilmiş; tebligattan 14.12.2007"de haberdar olduğunu açıklayan borçlu tarafından (yasal 7 günlük itiraz süresinden sonra) icra müdürlüğüne 18.12.2007"de itiraz dilekçesi sunulmuştur. İcra müdürlüğünce borçluya çıkarılan ödeme emrinin usule uygun olmadığından bahisle itiraz süresinde kabul edilerek borçlu hakkındaki takibin durdurulması üzerine, alacaklı vekilince icra müdürlüğünün 26.12.2007 tarihli söz konusu işlemi şikayete konu olmuştur. HGK"nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas, 1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere seçilen takip şekline göre borçlu tarafın icra dairesine itiraz etmelerinden ayrı olarak (7) günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemelerine başvurmaları da zorunludur. Somut olayda borçlunun bu anlamda bir başvurusu bulunmadığı görülmektedir. İcra müdürünün borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatının usule uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir taktir hakkı bulunmadığı gibi, mahkemece uyuşmazlığın (borçlunun tebligat usulsüzlüğü yönündeki şikayeti) gibi çözümlenmesi de doğru değildir. O halde, mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde alacaklı taraf şikayetinin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.