Esas No: 2021/2312
Karar No: 2022/138
Karar Tarihi: 24.01.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2312 Esas 2022/138 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2312 E. , 2022/138 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2312
Karar No : 2022/138
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 27/04/2021 tarih ve E:2018/2222, K:2021/1573 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 20/04/2018 tarih ve 30397 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 3., 4. ve 5. fıkralarının; 8. maddesiyle aynı Yönetmeliğin 15. maddesinin 2. fıkrasına eklenen "Bu tahakkuklar geriye dönük olarak 12 (on iki) ayı geçemez. Son 12 (on iki) ay içerisinde yapılmış olan tespitler dikkate alınır." ibaresinin; 10. maddesinin; 11. maddesiyle değiştirilen aynı Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasındaki, "Kullanılacak sayaçlar, yük profili alma özelliğine sahip ve OSOS uyumlu aktif-reaktif (kombi) olmalıdır." ibaresinin; aynı maddenin 2. fıkrasındaki, "Bu kapsamda dağıtım şirketleri, sayaç üzerinden alınan verilerin (yük profili, tüketim değerleri, kesinti bilgileri, sayaç bilgileri ve benzeri) anlık ve/veya çevrimiçi olarak izlenmesinden sorumludur." ibaresinin; 16. maddesinin; 17. maddesiyle değiştirilen aynı Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasındaki, "Başvurulması hâlinde dağıtım şirketi tarafından başvuru tarihinden itibaren 30'uncu gün itibarıyla devir alınmış sayılır." ibaresinin ve 18. maddesinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 27/04/2021 tarih ve E:2018/2222, K:2021/1573 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule yönelik itirazı yerinde görülmemiş;
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi, Geçici 6. maddesinin dördüncü ve altıncı fıkralarına yer verilerek;
Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 3., 4. ve 5. fıkraları yönünden;
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükte bulunan hâliyle Anayasa'nın 124. maddesine yer verilerek;
İdarenin, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetki ile kural koyma (düzenleme yapma) yetkisine sahip olduğu, "kural işlemler" (ya da diğer adıyla genel düzenleyici işlemler)in, üst hukuk kurallarına uygun olarak hukuk düzenine yeni kural getiren ya da mevcut bir kuralı değiştiren veya kaldıran tek yanlı idarî işlemler olduğu, düzenleme yetkisini kullanarak tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge gibi genel düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin sürekli, soyut, nesnel, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi, başka bir anlatımla, belirtilen nitelikte kurallar getirmiş olması gerekmekte olup, bu genel düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesinin zorunlu olduğu;
Davalı idarenin 6446 sayılı Kanun'la verilen bu yetkiyi dava konusu maddelerin yer aldığı 20/04/2018 tarih ve 30397 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile kullandığının görüldüğü;
Dava konusu Yönetmelik maddesine göre, dağıtım şirketleri tarafından gönderilen faturalardaki tüketim miktarı ve bedellerinin gerçek tüketim miktarını gösterip göstermediğinin tespit edilebilmesi için yapılacak denetimlerde, öncelikle belirli süre ölçülüp tutanak altına alınan tüketim miktarlarının, dağıtım şirketlerinin yük profili bilgileri ile hesaplanan çalışma saatine bölünmek suretiyle ilgili abone için güç değerinin bulunacağı; daha sonra günlük çalışma saatleri kullanılarak fatura dönemindeki genel aydınlatmanın ilgili aya ait toplam devrede bulunma saatinin hesaplanacağı; günlük çalışma süresi ile %4 tolerans ilave edilen güç değerleri kullanılarak ilgili abonelere ilişkin fatura dönemlerindeki toplam mümkün olabilecek en yüksek tüketim miktarlarının hesaplanacağı;.
Güç bilgisini bulmak için OSOS verilerinin kullanılmasının esas olduğu ancak, OSOS tesis edilmiş sistemlerde ölçümüne ilişkin tereddüt duyulan sayaç var ise, anlık ve/veya çevrimiçi izlenebilen sayaçlarda OSOS verisinin, anlık ve/veya çevrimiçi izlenemeyen sayaçlarda ise yukarıda belirtildiği şekliyle hesaplanan güç değerinin kullanılmasının gerektiği; en yüksek tüketim miktarlarının hesaplanmasının ardından ise, ilgili yıla ait talep edilen toplam tüketim miktarı ile karşılaştırılmak suretiyle talep edilen toplam tüketim miktarının en yüksek tüketim miktarından yüksek olması durumunda, bu miktarı aşan kısım için iadesi talep edilecek bedellerin bulunacağı;
Dairelerinin 30/10/2018 tarihli ara kararıyla, davalı idareden, Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 14. maddesinde düzenlenen genel aydınlatma tüketimlerinin ölçümüne ilişkin bir önceki metodolojiden vazgeçilmesinin gerekçeleri ile yeni bir metodolojiye ihtiyaç duyulmasının nedenlerinin açıklanarak, varsa Yönetmelik değişikliğine ilişkin görüşlerin, inceleme raporu, bilimsel çalışma ve benzeri belgelerin gönderilmesinin istenildiği;
Ara kararına cevaben alınan yazıda, genel aydınlatma denetimlerini gerçekleştiren TEDAŞ'ın görüşü doğrultusunda, Yönetmeliğin 14. maddesindeki EYT, SEYT ve TDS kısaltmalarının kaldırıldığı, "SEYT" yerine "güç değeri", "EYT" yerine "en yüksek tüketim" ve "TDS" yerine "toplam devrede kalma süresi" ifadelerinin kullanıldığı, "SEYT" ile "güç değeri" ifadeleri arasında herhangi bir farklılığın olmadığı, söz konusu değişiklikle birlikte, genel aydınlatma tüketimlerinin kamu kaynaklarından karşılanması nedeniyle mevzuata aykırı tüketimlerden kaynaklanan ilave tüketimlerin ve olması muhtemel yanlış ölçümlerin önüne geçilmesinin sağlanacağı ve ölçüm metodolojisinde değişiklik yapılmadığının belirtildiği;
Yönetmeliğin 14. maddesinin ilk hâli ile yürürlükteki hâli karşılaştırıldığında da, her bir genel aydınlatma abonesi için ayrı ayrı hesaplanan 1 saatte mümkün olabilecek en yüksek elektrik tüketim değerini ifade eden "SEYT" yerine "güç değeri"nin hesaplandığı, güç değeri hesaplanırken salt tüketim değerinin değil, dağıtım şirketlerinin bölgelerinden alınan yük profili bilgileri ile hesaplanan çalışma saatinin de dikkate alındığı, fatura dönemindeki genel aydınlatma tesisinin toplam devrede bulunma saati olarak tanımlanan "TDS" yerine "toplam devrede bulunma saati" ifadesinin kullanılmaya devam edildiği, genel aydınlatma abonelerine ait SEYT değerleri üzerinden her fatura için ayrı ayrı hesaplanan, fatura döneminde mümkün olabilecek en yüksek tüketim değerini belirten "EYT" yerine de "toplam mümkün olabilecek en yüksek tüketim miktarları" ifadesinin kullanıldığı, dolayısıyla hesaplama metodolojisinde herhangi bir değişiklik yapılmadığının anlaşıldığı;
27/07/2013 tarih ve 28720 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının iptali istemiyle açılan davada ise, Dairelerinin 30/04/2019 tarih ve E:2015/2776, K:2019/1425 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği; anılan kararın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02/07/2020 tarih ve E:2019/2346, K:2020/1316 sayılı kararıyla onandığı;
Öte yandan, aydınlatma tesislerinin dağıtım tesisi niteliği ile dağıtım şirketlerinin genel aydınlatmadan ve bunlara ait gerekli ölçüm sistemlerinin tesis edilmesi ve işletilmesinden doğan sorumluluğu nedenleriyle fatura edilen tutarın her zaman gerçek kullanımı göstermeyebileceğinden OSOS verileri üzerinden bir hesaplama yapılmasının amaçlandığının da açık olduğu;
Bu itibarla, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 3., 4. ve 5. fıkralarında hukuka aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 15. maddesinin 2. fıkrasına eklenen "bu tahakkuklar geriye dönük olarak 12 (on iki) ayı geçemez. son 12 (on iki) ay içerisinde yapılmış olan tespitler dikkate alınır." ibaresi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik maddesine göre, sayacın tüketim kaydetmemesi ve/veya hatalı tüketim kaydetmesi durumunda, geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak hesaplama yapılacağı ve tahakkuk işlemi gerçekleştirileceği, ancak, söz konusu tahakkukların geçmişe yönelik 12 ay ile sınırlandırılacağı; başka bir anlatımla, anılan madde kapsamında dağıtım şirketlerinin, geçmişe yönelik olarak 12 aylık genel aydınlatma bedelini tahakkuk ettirebilecekleri;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77. maddesinde, haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşenin, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu, bu yükümlülüğün, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olacağı; 82. maddesinde, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağının kurala bağlandığı;
30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile "Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun" olarak başlığı değiştirilen 4628 sayılı Kanun'un, dağıtım şirketlerinin lisanslarında belirtilen bölgelerdeki tesislerde yenileme, ikame ve kapasite artırım yatırımlarını yapma, dağıtım sistemine bağlı ve/veya bağlanacak olan tüm sistem kullanıcılarına, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin elektrik enerjisi dağıtımı ve bağlantı hizmeti sunma yükümlülüğü getirdiği; kanunda ve ilgili yönetmeliklerde, "dağıtım" faaliyetini yerine getirecek işletmelerin uyması gereken yükümlülüklerin açıkça düzenlendiği ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin doğrudan hizmetin aksamasına yol açacak nitelikte olduğu; bu nedenle, dağıtım faaliyetinin kamu hizmeti niteliği taşıdığının açık olduğu;
Dağıtım faaliyetinin yürütülebilmesi için ise, bir tesisin varlığının zorunlu olduğu, genel aydınlatmanın da, dağıtım sistemi içerisinde dağıtım tesisi niteliğindeki aydınlatma tesisleri vasıtasıyla yapıldığı; bu çerçevede, dağıtım faaliyetinin kamu hizmeti niteliğinin genel aydınlatma için de geçerli kabul edildiği;
Bununla birlikte, genel aydınlatmanın, kamu hizmeti niteliğinin yanı sıra, kamu güvenliğini de ilgilendirmesi sebebiyle kamu düzenine de ilişkin olduğu; başka bir anlatımla, genel aydınlatma hizmetinin hiç yapılmaması, geç yapılması veya kötü bir şekilde yapılmasının kamu düzenini bozduğu; bu kapsamda, dağıtım tesisi niteliğindeki aydınlatma tesislerinin ilgili dağıtım şirketi tarafından işletilmesinin amaçlandığı;
Dolayısıyla özel hukuktan kaynaklanan borç ilişkilerini genel olarak düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun zamanaşımına ilişkin hükümlerinin, kamu hizmeti niteliğinde olan dağıtım faaliyeti kapsamında yürütülen genel aydınlatma bedeli tahakkuklarında kıyas yoluyla uygulanmasının hukuken mümkün olmadığının anlaşıldığı;
Bu itibarla, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, bahse konu Yönetmelik düzenlemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "kullanılacak sayaçlar, yük profili alma özelliğine sahip ve osos uyumlu aktif-reaktif (kombi) olmalıdır." ibaresi yönünden;
06/02/2020 tarih ve 31031 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 1. fıkrasındaki "aktif-reaktif (kombi)" ibaresinin yürürlükten kaldırıldığı; bu hâliyle, "aktif-reaktif (kombi)" ibaresi yönünden davanın konusunun kalmadığı anlaşıldığından, esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığı;
Düzenlemenin "Kullanılacak sayaçlar, yük profili alma özelliğine sahip ve OSOS uyumlu olmalıdır." kısmına gelince;
6446 sayılı Kanun'un 9. maddesinin birinci fıkrasında, dağıtım faaliyetinin, lisansı kapsamında, dağıtım şirketi tarafından lisansında belirlenen bölgede yürütüleceği, dağıtım şirketinin, lisansında belirlenen bölgede sayaçların okunması, bakımı ve işletilmesi hizmetlerinin yerine getirilmesinden sorumlu olduğu; yedinci fıkrasında, dağıtım sistemi kullanıcılarının elektrik enerjisi ölçümlerine ilişkin tesis edilen sayaçların mülkiyetinin dağıtım şirketine ait olduğu, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mevcut kullanıcıların mülkiyetinde olan sayaçların, işletme ve bakım hizmetleri karşılığı kullanıcılardan iz bedelle devralınacağı, uygulamaya ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği; dokuzuncu fıkrasında, dağıtım gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin sayaçlarının kurulumu, işletilmesi ve bakımı ile mevcut sayaçların bir program dâhilinde mülkiyetinin devralınmasının dağıtım şirketi tarafından yapılacağı, uygulamaya ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceğinin kurala bağlandığı;
10/04/2011 tarih ve 27901 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan mülga Otomatik Sayaç Okuma Sistemlerinin Kapsamına ve Sayaç Değerlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar'ın 4. maddesinin birinci fıkrasına, 31/12/2011 tarih ve 28159 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 27/12/2011 tarih ve 3584/16 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararıyla, 10/07/2009 tarih ve 27284 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aydınlatma Yönetmeliği uyarınca dağıtım şirketlerinin aydınlatma yükümlülüğü olarak belirtilen aydınlatma sistemlerine ait sayaçların da OSOS kapsamına dâhil edilecek sayaçlar arasına eklendiği; 6. maddesinin dördüncü fıkrasında, OSOS kapsamına dâhil edilecek sayaçların, uzaktan haberleşme donanımının, OSOS ile iletişim kurulması için gerekli ilave teçhizatın ve altyapının sahip olması gereken ortak asgarî teknik özelliklerin TEİAŞ ve dağıtım şirketleri tarafından önerileceği, Kurul tarafından onaylanarak yürürlüğe gireceği, onaylanan asgarî teknik özelliklere ilave olarak dağıtım şirketleri tarafından bölgesel ihtiyaçları kapsamında ek şartlar istenilebileceğinin kurala bağlandığı;
Bu çerçevede, 04/11/2011 tarih ve 28105 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 20/10/2011 tarih ve 3465/100 sayılı Kurul kararıyla "OSOS Kapsamına Dâhil Edilecek Sayaçların, Haberleşme Donanımının ve İlave Teçhizat ve Altyapının Asgarî Teknik Özellikleri"nin tespit edildiği;
Söz konusu Kurul kararının ekinde yer alan OSOS Kapsamında Kullanılacak Sayaçların Asgarî Teknik Özelliklerinin 1.5. maddesinde, sayaçların yük profili verme özelliğini haiz olması, yük profilini 15, 30, 60'ar dakikalık periyotlar kapsamında yapabilmesi, yük profili ölçüm periyotlarının uzaktan ayarlanabilir olması, 01/07/2013 tarihinden itibaren dağıtım şirketinin OSOS sistemine dâhil olacak sayaçların her 15 dakikalık ölçümleri içeren yük profillerini hafızasında en az 90 gün süre ile saklayabilmesi; GSM/GPRS Şebekelerini Destekleyen Haberleşme Ünitesinin Asgarî Teknik Özelliklerinin 2.15. maddesinde, haberleşme ünitesi vasıtasıyla sayaçlardaki verilerin tamamının veya tercihe göre bir kısmının (tahakkuka esas veriler, günlük yük profili, olay kayıtlar, aktif-reaktif tüketimler, vb) kontrol merkezine transfer edilebilmesi gerektiğinin belirtildiği;
Görüldüğü üzere, 31/12/2011 tarihi itibarıyla aydınlatma tesislerine ait sayaçların da OSOS kapsamına dâhil edilmesinin zorunlu hâle getirildiği, bu sayaçların dava konusu Yönetmelik değişikliğinden çok önce Kurul kararıyla belirlenen asgarî teknik özelliklere sahip olması gerektiğinin anlaşıldığı;
Bu itibarla, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Kullanılacak sayaçlar, yük profili alma özelliğine sahip ve OSOS uyumlu olmalıdır." ibaresinde hukuka aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesiyle eklenen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 25. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik maddesine göre, TEDAŞ'ın, dağıtım şirketleri nezdinde yanmayan armatürlerin kontrolü amaçlı denetimler yapacağı; söz konusu denetimler neticesinde tespit edilen eksikliklerin giderilmesinin dağıtım şirketlerine çeşitli haberleşme vasıtalarıyla bildirileceği; tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için, eksikliğin bulunduğu yerin imar alanı içinde bulunup bulunmadığına ve eksikliğin türüne göre değişen süreler verileceği, bu süreler içerisinde eksiklikler giderilmezse yaptırım uygulanacağı ve gerektiği takdirde maddenin uygulanmasına yönelik usul ve esasların TEDAŞ tarafından belirleneceği;
6446 sayılı Kanun'un 16. maddesinin sekizinci fıkrasına yer verilerek; davalı idare tarafından, dağıtım şirketlerinin faaliyetlerinin incelenmesine ve denetimine ilişkin olarak 31/05/2017 tarihli Olur ile TEDAŞ’a yetki devri yapıldığı, bu tarih itibarıyla dağıtım şirketlerinin denetiminin TEDAŞ tarafından yürütüldüğü, zira, 6446 sayılı Kanun'un 15. maddesinin birinci fıkrasının, davalı idarenin dağıtım şirketlerinin denetimini, bu konuda ihtisas sahibi olan kuruluşlara yetki devretmek suretiyle yaptırabileceğini kurala bağladığı;
Bununla birlikte, 6446 sayılı Kanun genel aydınlatma kapsamındaki armatür ve/veya direklere ilişkin eksikliklerin tespit esaslarının yönetmelikle düzenleneceğini kurala bağlamış olup, söz konusu tespit yönteminin ve/veya metodunun idarenin takdirine bıraktığı; aynı şekilde, eksikliklerin giderilmesi için verilecek sürenin de idare tarafından belirlenebileceği;
Öte yandan, Dairelerinin 04/02/2019 tarihli ara kararıyla, davalı idareden, yerinde olmayan armatür ve/veya önceden mevcut olan direklere ilişkin eksikliklerin ilgili şirketlere elektronik, mail, yazı ve bunun gibi yollarla bildirileceği belirtildiğinden dolayı, "bunun gibi yollarla" ibaresinden hangi iletişim yolunun kastedildiğinin açıklanmasının istenildiği;
Ara kararına cevaben alınan yazıda, 6446 sayılı Kanun'un 16. maddesinin verdiği yetki uyarınca dava konusu maddenin Yönetmeliğe eklendiği, "bunun gibi yollarla" ifadesi ile, mobil uygulama gibi yeni yöntemler ile elektronik haberleşmede yaşanacak yeni gelişmelerin kastedildiğinin belirtildiği;
TEDAŞ'ın, 7201 sayılı Kanun kapsamında olmayıp, tüketici memnuniyetine yönelik daha kısa süre içerisinde eksikliklere müdahale edilebilmesi ve haberleşme sektörünün dinamik yapısı çerçevesinde yeni iletişim kanallarının ortaya çıkmasıyla birlikte daha hızlı bildirim yapılabileceği dikkate alındığında, söz konusu kuralın esnek bir iletişim ağını öngördüğünün anlaşıldığı;
Diğer taraftan, 6446 sayılı Kanun süre ve eksikliklerin tespit esaslarının Yönetmelikle belirleneceğinin kurala bağlandığı; Oysaki, bu maddeye özgü uygulamaya ilişkin usul ve esasların idare tarafından belirlenmesinin, yürütülen faaliyetin gereği olduğu; zira tespit edilen eksikliklerin süresi içerisinde giderilmemesi hâlinde dağıtım şirketleri hakkında idarî para cezası uygulanacağı, dolayısıyla tespiti yapacak olan idarenin bu tespitin kurallarını da öngörmesinin düzenleme yetkisinin doğal bir sonucu olduğu;
Bu itibarla, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 25. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 17. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "başvurulması hâlinde dağıtım şirketi tarafından başvuru tarihinden itibaren 30'uncu gün itibarıyla devir alınmış sayılır." ibaresi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik maddesine göre, belediyeler, il özel idareleri, Karayolları, küçük sanayi siteleri, konut kooperatifleri, site yönetimleri, dağıtım lisansı olmayan OSB’ler ve Toplu Konut İdaresi tarafından genel aydınlatma kapsamında tesis edilerek işletmeye alınmış olan aydınlatma tesislerinin, proje, onay ve kabul şartı aranmaksızın mevcut durumun tespiti yapılarak taraflar arasında imzalanacak bir protokolle, mülkiyeti TEDAŞ’a ait olmak üzere, 31/12/2018 tarihine kadar ilgili dağıtım şirketine iz bedelle devredileceği; devrin gerçekleşmemesi hâlinde ise, bu tesislerin dağıtım şirketleri tarafından kendilerine yapılan başvuru tarihinden itibaren otuzuncu gün itibarıyla devralınmış sayılacağı;
6446 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, dağıtım sisteminin, bir dağıtım şirketinin, lisansında belirlenmiş dağıtım bölgesinde işlettiği elektrik dağıtım tesisleri ve şebekesini; (f) bendinde, dağıtım tesisinin, iletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden, alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar, bina giriş ve sayaç arası hariç, elektrik dağıtımı için teçhiz edilmiş tesis ve teçhizat ile dağıtım şirketince teçhiz edilen ya da devralınan sayaçları ifade ettiği; 9. maddesinin onbirinci fıkrasında, dağıtım şirketinin, dağıtım bölgesinde, genel aydınlatmadan ve bunlara ait gerekli ölçüm sistemlerinin tesis edilmesi ve işletilmesinden sorumlu olduğu kuralının yer aldığı;
Kamu hizmeti niteliğini haiz olan genel aydınlatmanın, aynı zamanda kamu düzenine de ilişkin olduğu; örneğin, kamunun genel kullanımına yönelik bir alanın yeterince ve/veya hiç aydınlatılmamasının hırsızlık, gasp, trafik kazası ve benzeri durumlarda can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürebilecek nitelikte olduğu, şüphesiz, bu durumun kamu zararına da neden olacağı;
6446 sayılı Kanun, dağıtım şirketlerini, dağıtım tesislerini yenilemek, kapasite ikame ve artırım yatırımlarını yapmakla yükümlü kıldığı; özelleştirme sonrası elektrik dağıtım tesislerinin iyileştirilmesi, güçlendirilmesi ve genişletilmesi için yapılan yatırımların mülkiyetinin kamuya ait olduğunu belirttiği; özelleştirilen elektrik dağıtım tesis ve varlıklarına ilişkin her türlü işletme ile yatırım planlaması ve uygulamasında onay ve değişiklik yetkisini Kurula verdiği;
Bu çerçevede, mülkiyeti TEDAŞ'a ait olmak üzere, dağıtım tesisi niteliğindeki aydınlatma tesislerinin kamu veya özel ayrımı yapmaksızın işletilmesinden dağıtım şirketlerinin sorumlu tutulduğu; çünkü, aydınlatma tesislerinin herhangi bir proje, onay ve kabul şartı aranmaksızın ilgili dağıtım şirketine devri ile kamu düzeninin sağlanmasının amaçlandığı;
Mülkiyet hakkının ise, 19/03/1954 tarih ve 8662 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek Protokol'ün 1. maddesinde, "Her hakikî veya hükmi şahıs mallarının masuniyetine riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak âmme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumî prensipleri dâhilinde mülkünden mahrum edilebilir. Yukardaki hükümler, devletlerin, emvalin umumî menfaate uygun olarak istimalini tanzim veya vergilerin veyahut sair mükellefiyetlerin veyahut da para cezalarının tahsili için zaruri gördükleri kanunları yürürlüğe koymak hususunda malik bulundukları hukuka hâlel getirmez." şeklinde ifade edildiği;
Yine, Anayasa Mahkemesinin 15/04/2014 tarih ve 2012/636 Başvuru Numaralı kararında, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkının; mevcut mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvence olduğu, bir kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkının (kişinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun) Anayasa ve Sözleşme'yle korunan mülkiyet kavramı içinde olmadığı, bu hususun istisnası olarak belli durumlarda bir "ekonomik değer" veya icrası mümkün bir "alacak" iddiasını elde etmeye yönelik "meşru bir beklentinin", Anayasa'nın ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabileceğinin belirtildiği;
Oysaki, dava konusu Yönetmelik maddesiyle, dağıtım şirketlerinin mülkiyetinde olan herhangi bir ekonomik değere müdahale edilmediği, bilakis maddede sayılan çeşitli kamu ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetindeki aydınlatma tesislerinin dağıtım şirketleri tarafından devralınacağının kurala bağlandığı;
Bu tesislerin dağıtım şirketleri tarafından devralınması için Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin yayımlandığı 27/07/2013 tarihinden bu yana müteaddit defalar süre uzatımı yapılmış olup, söz konusu devrin gerçekleşmediği ve 6446 sayılı Kanun uyarınca aydınlatma tesislerinin işletilmesinden dağıtım şirketlerinin sorumlu olduğunun anlaşıldığı;
Bu itibarla, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde, Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Başvurulması hâlinde dağıtım şirketi tarafından başvuru tarihinden itibaren 30'uncu gün itibarıyla devir alınmış sayılır." ibaresinde hukuka aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesiyle eklenen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 18. maddesinin 4. fıkrası; 11. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "bu kapsamda dağıtım şirketleri, sayaç üzerinden alınan verilerin (yük profili, tüketim değerleri, kesinti bilgileri, sayaç bilgileri ve benzeri) anlık ve/veya çevrimiçi olarak izlenmesinden sorumludur." ibaresi ile 18. maddesiyle eklenen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin Geçici 7. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik maddelerine göre, 01/01/2019 tarihinden itibaren TEDAŞ tarafından anlık ve/veya çevrimiçi izlenemeyen genel aydınlatma sayaçlarının tüketim giderleri ödemesinin yapılmayacağı, dağıtım şirketlerinin bu sayaçlar üzerinden alınan verilerin anlık ve/veya çevrimiçi izlenmesinden sorumlu olacağı; TEDAŞ tarafından OSOS kapsamına uygun olmadığı tespit edilen sayaçlar dışında, genel aydınlatma sayaçlarının tamamının 31/12/2018 tarihine kadar OSOS kapsamına alınacağı ve OSOS kapsamına alınması gerektiği hâlde alınmayan sayaçların ise tüketim değerlerine ilişkin ödeme yapılmayacağı ve bu sayaçların tüketim değerlerinin TEDAŞ tarafından gerçek zamanlı izlenmesine ilişkin altyapının dağıtım şirketleri tarafından oluşturulacağı;
Ancak, 29/12/2020 tarih ve 31349 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin Geçici 7. maddesinde yer alan sürelerin 31/12/2021 ve 01/01/2022 tarihlerine kadar uzatıldığı, bu hâliyle, Yönetmeliğin Geçici 7. maddesindeki "31/12/2018" ve "01/01/2019" tarihleri yönünden davanın konusunun kalmadığı anlaşıldığından, esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığı;
Yönetmeliğin 18. maddesinin 4. fıkrası, 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Bu kapsamda dağıtım şirketleri, sayaç üzerinden alınan verilerin (yük profili, tüketim değerleri, kesinti bilgileri, sayaç bilgileri ve benzeri) anlık ve/veya çevrimiçi olarak izlenmesinden sorumludur." ibaresi ve Geçici 7. maddesinin diğer kısımlarına gelince;
6446 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesinin altıncı fıkrasında, aydınlatmayla ilgili ölçüme ilişkin teknik esaslar ile ödemeye, kesinti yapılmasına, uygulamaya ve denetime ilişkin usul ve esasların Bakanlık tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenleneceği kuralın yer aldığı;
Dairelerinin 04/02/2019 tarihli ara kararıyla, davalı idareden, Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 18. maddesine, "Genel aydınlatma sayaçlarına ilişkin olarak TEDAŞ tarafından anlık ve/veya çevrimiçi izlenemeyen sayaçların tüketim giderlerinin ödemesi yapılmaz." şeklinde yeni bir fıkra eklenmesinin gerekçeleri ile bu düzenleme öncesinde genel aydınlatma kapsamında tanımlanan yerlere yönelik tüketim ödemelerinin yapılmasında genel aydınlatma sayaçlarına ilişkin nasıl bir sistem olduğunun yeni sistemle karşılaştırılması; Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 20. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklikle, OSOS kapsamında dağıtım şirketlerinin sayaç üzerinden alınan verilerin anlık ve/veya çevrimiçi olarak izlenmesinden sorumlu tutulmasının gerekçelerinin; Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin Geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında, TEDAŞ tarafından iletişim altyapısı bakımından yapılacak değerlendirmeler sonucunda OSOS kapsamına uygun olmadığı tespit edilen sayaçlar haricinde, genel aydınlatma sayaçlarının tamamının OSOS kapsamına alınması işleminin 31/12/2018 tarihine kadar tamamlanacağı; aynı Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasında ise, genel aydınlatma sayaçlarının tamamının uzaktan okuma kapsamına alınmasının dağıtım şirketlerince gerçekleştirileceğinin belirtildiği görüldüğünden, her iki madde arasındaki farklılığın açıklanmasının istenildiği;
Ara kararına cevaben alınan yazıda, mevcut durumda, TEDAŞ'ın kendisine iletilen faturaları, sadece sistemine kayıtlı güç bilgisi değerleri ile karşılaştırarak kontrolünü gerçekleştirebildiği, bu güç bilgisinin de dağıtım şirketlerince belirlenip TEDAŞ’a beyan edilen bilgiler olduğu, söz konusu beyanların usulüne uygun tüketimler açısından doğruluğunun ise ancak sahada yapılan denetimler ile teyit edilebildiği, saha denetimlerinin, denetimin yapıldığı zaman dilimindeki verilerin tespitine yönelik olduğu, ülke geneline yayılmış yüzbinlerce genel aydınlatma abonesi olduğu düşünüldüğünde, sahadaki fiili denetimlerin zaman, personel, araç-gereç ve benzeri açılardan zorluğu hususunun açık olduğu, sayaç üzerindeki bilgileri almak için "okuma komutu" gönderilmesi ve gönderilen bu komut ile sayaç üzerindeki bazı bilgilerin alınabildiği, sistemde yaklaşık 216.000 genel aydınlatma sayacı bulunduğundan her sayaca ayrı ayrı "bilgi gönder komutu" gönderilmesinin işletme açısından mümkün olamayacağı; yeni düzenlemeyle ise, TEDAŞ'ın genel aydınlatma abonelerine ilişkin sayaç verilerini sürekli alabilecek imkâna kavuşacağı, beyan ile fiili tüketimlerin teyidinin yapılmasının anlık olarak sağlanabileceği, böylece kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı ile genel aydınlatma bütçesinin doğruluğunun daha yüksek oranda teyit edilmiş tüketim için kullanılmasının sağlanacağı, ayrıca, mevcut durumda genel aydınlatma tesislerinin aydınlatmaya ihtiyaç olmayan zamanlarda da yanıyor olması ihtimali ve/veya genel aydınlatma tesislerinden usulsüz kullanımların olması ihtimali de göz önüne alındığında, yeni düzenleme ile anlık izleme gerçekleştirilebilecek olduğundan söz konusu durumların tespitinin de daha kolay olacağı; dava konusu Yönetmelik değişikliği öncesinde de, Yönetmeliğin "Uzaktan Okuma" başlıklı 20. maddesi var olmasına rağmen, dağıtım şirketlerince aydınlatma sayaçlarının bir kısmının OSOS kapsamına alındığı, OSOS kapsamına alınan sayaçlara da kendileri tarafından yeterli erişimin sağlanamadığı, uzaktan erişim için herhangi bir ilerleme kaydedilmediğinin yapılan denetimlerde görüldüğü, bu nedenle dava konusu Yönetmelik değişikliği ile dağıtım şirketlerinin yükümlülüklerini gereğince yerine getirmesinin amaçlandığı; Yönetmeliğin 20. maddesinde yapılan değişiklik ile sayaçların tamamının OSOS kapsamına alınması gerektiği hususunun düzenlendiği, ancak OSOS kapsamına alınan sayaçların uzaktan erişimi için çoğunlukla GSM haberleşmesi kullanılması ve ülkemizin bazı coğrafi bölgelerinde GSM haberleşmesinin sağlanamaması ya da haberleşmenin sık sık kesintiye uğradığı yerlerin bulunmasından dolayı Yönetmeliğe Geçici 7. maddenin eklendiği, anılan madde ile OSOS sistemi kurulumunun tamamlanması gereken süre belirtilerek bu süre zarfında OSOS kurulumu uygun olmasına rağmen gerekli sistemleri kurulmayan sayaçlara ait tüketimlerin ödenmeyeceğinin kurala bağlandığı, ayrıca söz konusu kuraldan muaf olunacak duruma açıklık getirildiğinin belirtildiği;
Yine, aynı ara kararla, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan, elektrik dağıtım şirketlerinin genel aydınlatma sayaçları dâhil olmak üzere, sayaçların okunması ve veri aktarımına ilişkin OSOS ve/veya benzeri yükümlülüklerinin neler olduğunun, Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 14., 18. ve 20. maddelerinde yer alan "anlık ve/veya çevrimiçi izlenmenin" mevcut sistem içerisinde mümkün olup olmadığının, mümkün değilse "anlık ve/veya çevrimiçi izlenmenin" ne şekilde sağlanabileceğinin ayrıntılı olarak açıklanmasının istenildiği;
Ara kararına cevaben alınan yazıda, sayaçların uzaktan okunmasına ilişkin genel aydınlatma ve genel aydınlatma dışında diğer tesisler bazında olmak üzere dağıtım şirketlerinde sistem olarak tek bir OSOS sisteminin bulunduğu, Kurum tarafından çıkarılan OSOS Usul ve Esaslarında veya OSOS’a Dair Asgarî Teknik Özelliklerde, OSOS sistemiyle üretim ve tüketim tesislerinin üretimlerini ve tüketimlerini anlık ve/veya çevrimiçi izlenmesini öngören bir düzenleme bulunmadığı gibi, mevcut piyasa koşullarında teknik bakımdan da ihtiyaç bulunmadığı, OSOS’ların yük profilini 15, 30 ve 60’ar dakikalık periyotlarla verebilecek ve her 15 dakikalık ölçümleri içeren yük profili değerlerini 90 gün süreyle saklayabilecek özellikte olmasının yeterli görüldüğü, mevcut sistem vasıtasıyla anlık ve/veya çevrimiçi izlemenin mümkün olmadığı, sistemin tasarımı bu minvalde yapıldığından mevcut sistemle anlık ve/veya çevrimiçi izlemenin yapılabilmesi için ilave altyapı yatırımı yapılmasının gerekeceği, bu masrafların da elektrik tarifelerinden karşılanacağından tüketicilere maliyet olarak yansıyacağının değerlendirildiği;
Ancak, yukarıda da belirtildiği üzere, 2011 yılında genel aydınlatma sayaçlarının OSOS kapsamına alındığı, OSOS kapsamında yer alacak bu sayaçlar ile sayaç üzerinde yer alacak uzaktan haberleşme donanımının ve/veya portu ve OSOS ile iletişim kurulması için gerekli teçhizatın ve altyapının temini ve kurulmasının ilgili dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğu, OSOS kapsamında yer alan aydınlatma sistemlerine ait sayaçların tüketim verilerinin, ilgili mevzuat çerçevesinde denetim yetkisini haiz taraflara dağıtım şirketlerince temin edileceğinin açık olduğu;
Bununla birlikte, bu sayaçların, haberleşme ünitesi vasıtasıyla sayaçlardaki verilerin tamamının veya tercihe göre bir kısmının (tahakkuka esas veriler, günlük yük profili, olay kayıtlar, aktif-reaktif tüketimler, vb) kontrol merkezine transfer edilebilmesine ilişkin asgarî teknik özelliğe sahip olmasının da zorunlu kılındığı;
Bu çerçevede, dava konusu Yönetmelik değişikliğiyle öngörülen "anlık ve/veya çevrimiçi izlenmenin", aslında 2011 yılından itibaren dağıtım şirketlerinin OSOS kapsamına dâhil edecekleri genel aydınlatma sayaçlarına erişimin sağlanması için zorunlu bir unsur olduğu, fakat dağıtım şirketlerinin bu sorumluluklarını yerine getirmediğinin anlaşıldığı;
Her ne kadar, genel aydınlatma tesislerine ilişkin sayaçların anlık ve/veya çevrimiçi izlenmesinin dağıtım şirketlerince ilave yatırım yapılmasını gerektirdiği ve söz konusu yatırım harcamalarının elektrik tarifelerine yansıtılacağı belirtilmiş ise de; OSOS Verilerinin Toplanmasına ve Ödemeye İlişkin Usul ve Esaslar'ın Geçici 1. maddesinde, dağıtım şirketleri tarafından hâlihazırda kullanılmakta olan sayaçların, anılan Usul ve Esaslar'ın 6. maddesinde belirtilen verilerin (yük profili, tüketim değerleri, kesinti bilgileri, sayaç bilgileri ve benzeri) anlık ve/veya çevrimiçi olarak izlenmesi için gerekli altyapıya sahipse kullanımına devam edilebileceği kurala bağlandığından, bu hususa itibar edilmediği;
Bu itibarla, yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde Genel Aydınlatma Yönetmeliği'nin 18. maddesinin 4. fıkrasında; 20. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Bu kapsamda dağıtım şirketleri, sayaç üzerinden alınan verilerin (yük profili, tüketim değerleri, kesinti bilgileri, sayaç bilgileri ve benzeri) anlık ve/veya çevrimiçi olarak izlenmesinden sorumludur." ibaresinde ve Geçici 7. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle;
Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 11. maddesiyle değiştirilen aynı Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasındaki "aktif-reaktif (kombi)" ibaresi ile 18. maddesinde yer alan "31/12/2018" ve "01/01/2019" tarihlerinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu diğer düzenlemeler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Dairece eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak karar verildiği, dava konusu Yönetmelik düzenlemelerinin Anayasa'nın 124. maddesi ile benimsenen kanunilik ilkesine aykırı olduğu, 6446 sayılı Kanun ile belirlenen sınırların aşıldığı belirtilerek, Daire kararının davanın reddine yönelik kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın temyize konu bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmın reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin 27/04/2021 tarih ve E:2018/2222, K:2021/1573 sayılı kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. 24/01/2022 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.