Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/1022
Karar No: 2022/134
Karar Tarihi: 24.01.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1022 Esas 2022/134 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/1022 E.  ,  2022/134 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/1022
    Karar No : 2022/134


    TEMYİZ EDENLER :1- (DAVACI): …
    VEKİLERİ: Av. …
    2- (DAVALI): … Kurumu
    VEKİLİ: Av….

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 18/11/2020 tarih ve E:2018/575, K:2020/3235 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.


    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulunun 01/06/2017 tarih ve 03/102 sayılı kararı ile bu işlemin dayanağı olduğu belirtilen Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 18/11/2020 tarih ve E:2018/575, K:2020/3235 sayılı kararıyla;
    Davacı tarafından bağımsız denetçi olarak yetkilendirmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun, "davacıya, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Disiplin Kurulu kararı ile, meslek ruhsat yetkilerini meslek mensubu olmayan birine kullandırdığından “6 ay süreyle geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma” cezası verildiği, disiplin cezasına konu fiilin bağımsız denetimle bağdaştırılamayacağı, dolayısıyla davacının Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde yer alan şartı sağlamadığından” bahisle dava konusu işlemle reddi üzerine, anılan işlemle birlikte, dayanağı Yönetmeliğin 14. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı;
    Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan haliyle Anayasa'nın 124. maddesi, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. ve 2. maddeleri, 9. maddesinin birinci fıkrasının (ç), (f) ve (h) bentleri, 27. maddesinin birinci fıkrası ve 31. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 400. maddesine yer verilerek;
    660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, bağımsız denetim alanındaki dağınık yapıyı ortadan kaldırmak, denetim standartlarını tek elden belirlemek, bağımsız denetçileri ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek, bu kişilerin tescili, sürekli eğitimi, meslekî etik kuralları, soruşturma ve disiplin faaliyetlerinin belirlenmesi, bağımsız denetim kuruluşları ve denetim uygulamalarının kontrolü ve kalite güvencesine ilişkin düzenlemeleri yapmak ve bağımsız denetim alanında kamu gözetimi fonksiyonunu icra etmek amacıyla, kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun kurulduğu;
    Uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturma ve yayımlama, bağımsız denetimde uygulama birliğini, gerekli güveni ve kaliteyi sağlama, denetim standartlarını belirleme, bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirme ve bunların faaliyetlerini denetleme, bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapma hususları ile ilgili olarak düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı Kurumun, ilgili bulunduğu sektörde, kaliteli ve güvenilir bir finansal raporlama ve bağımsız denetim ortamı oluşturmak ve finansal raporların uluslararası standartlarla uyumlu olarak düzenlenmesini ve denetlenmesini sağlayacak standartları yürürlüğe koymak ve etkin bir kamu gözetimini gerçekleştirmek amacıyla 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 6102 sayılı Kanun ile kendisine tanınan bu yetkiyi Bağımsız Denetim Yönetmeliği'ni çıkarmak suretiyle kullandığı;
    Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin "Denetçilerin yetkilendirilmesi" başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi yönünden;
    Yönetmeliğin dava konusu edilen 14. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde, denetim faaliyetinde bulunmak isteyenlerin, bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durumunun bulunmaması, olumsuz bir itibara sahip olmaması gerektiği düzenlemesinin yer aldığı;
    Davacı tarafından, "Gerek 6102 sayılı Kanun'da gerekse 660 sayılı KHK'da, denetçi olmak isteyenler için YMM veya SMMM ruhsatına sahip olmak dışında başkaca bir şartın aranmadığı, uyuşmazlıkta ise 6102 sayılı Kanun'da ve 660 sayılı KHK'da aranmadığı hâlde Yönetmeliğin 14. maddesinin (ğ) bendi gerekçe gösterilerek yetkilendirme taleplerinin reddedildiği, bağımsız denetim görevinin bir kamu hizmeti olduğu, kamu hizmetinin ise Anayasa gereği temel bir hak olduğu, temel haklarla ilgili sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği, oysa kamu hizmetine girme hakkının dava konusu Yönetmelik kuralıyla sınırlandırıldığı, bu durumun Anayasa’ya aykırı olduğu" ileri sürülerek anılan kuralın iptalinin istenildiği;
    660 sayılı KHK'nın 9. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, Kurulun görev ve yetkileri arasında, "Bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını belirlemek, bu şartları taşıyan kuruluşları ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarını yetkilendirerek listeler hâlinde ilan etmek ve bunları oluşturacağı resmî sicile kaydederek Kurumun internet sitesinde kamuoyunun erişimine sürekli olarak açık tutmak"; (f) bendinde, "Bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarına yönelik sınav, yetkilendirme ve tescil yapmak, disiplin ve soruşturma işlemlerini yürütmek, sürekli eğitim standartları ile meslekî etik kurallarını belirlemek, bunlara yönelik olarak kalite güvence sistemini oluşturmak ve bu alanlardaki eksikliklerin düzeltilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak"; (h) bendinde, "Düzenlemek ve denetlemekle görevli olduğu alanla ilgili ikincil düzenlemeleri yapmak ve bu konularda gerekli kararları almak"nın sayıldığı;
    Aktarılan kurallardan, bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını belirlemenin ve bu şartları taşıyan kuruluşları ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarını yetkilendirmenin, ayrıca bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarına yönelik sınav, yetkilendirme ve tescil yapmanın, sürekli eğitim standartlarını belirlemenin Kurulun görev ve yetkileri arasında sayıldığı;
    Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nde, bağımsız denetçi olarak yetkilendirilmek isteyen meslek mensupları ile, bağımsız denetim alanında faaliyet izni talebinde bulunan denetim kuruluşlarının taşımaları gereken niteliklere yönelik kurallara yer verildiği; Kurum tarafından, denetçilerle ilgili yetkilendirme şartları belirlenirken, Avrupa Birliğinin revize 8 numaralı Şirketler Hukuku Direktifi'ndeki esasların da göz önüne alındığı;
    Bu itibarla, Kurumun, bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını belirleme ve bu şartları taşıyan kuruluşları ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarını yetkilendirme görev ve yetkisi bulunduğu açık olduğundan, denetim faaliyetinde bulunmak isteyenlerin yetkilendirilme şartlarına yönelik dava konusu kuralda hukuka aykırılık görülmediği;
    Öte yandan, dava konusu kuralla davalı idareye, bağımsız denetçi olarak yetkilendirme talebinde bulunan meslek mensuplarının, bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durumunun bulunup bulunmadığı ve olumsuz bir itibara sahip olup olmadığının değerlendirilmesi hususunda takdir yetkisi verilmiş ise de, bu takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı, hukukun genel ilkelerine, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması gerektiğinin açık olduğu;
    01/06/2017 tarih ve 03/102 sayılı Kurul kararı yönünden;
    Davacı tarafından bağımsız denetçi olarak yetkilendirilmesi istemiyle davalı idareye başvuru yapıldığı, anılan başvurunun, davacıya İstanbul SMMM Odası Disiplin Kurulu kararı ile, meslek ruhsat yetkilerini meslek mensubu olmayan birine kullandırdığından “6 ay süreyle geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma” cezası verildiği, disiplin cezasına konu fiilin bağımsız denetimle bağdaştırılamayacağı, dolayısıyla davacının Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde yer alan şartı sağlamadığından bahisle dava konusu işlemle reddedildiği, davacı tarafından, bağımsız denetçi olarak yetkilendirilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemle birlikte dayanağı Yönetmelik kuralının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı;
    Her ne kadar davalı idareye, bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını belirleme ve bu şartları taşıyan kuruluşları ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarını yetkilendirme konusunda yetki verilmiş ise de, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmadığı, hukukun genel ilkelerine, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması gerektiği;
    Uyuşmazlığın, davacıya İstanbul SMMM Odası tarafından verilen, meslek ruhsat yetkilerini meslek mensubu olmayan birine kullandırdığından “6 ay süreyle geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma” cezasının, bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durum olarak veya davacının olumsuz bir itibara sahip olduğu şeklinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususuna ilişkin olduğu;
    Anayasa Mahkemesinin birçok kararında, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesiyle devletin tüm faaliyetlerinde hukukun egemen olmasının amaçlandığı, bu amacın gerçekleşmesinin konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin göz önünde tutulması ile mümkün olacağı, hukuk güvenliğinin, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığının belirtildiği;
    Hukuk devletinin en önemli unsurlarından birinin de ölçülülük ilkesi olduğu; bu ilkenin, amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun adil bir dengenin bulunması gereğini ifade ettiği; bu nedenle, idarelerin, takdir yetkisine sahip oldukları ya da bir değerlendirme yapma durumunda bulundukları her bir somut olayın özelliklerini göz önüne alarak konuyu değerlendirmesi ve işlemi tesis ederken ölçülülük ilkesini dikkate alarak tasarrufta bulunması gerektiği;
    Davacının yetkilendirme başvurusunun reddine gerekçe olarak gösterilen İstanbul SMMM Odası tarafından verilen disiplin cezasının üzerinden çok uzun bir zaman geçtiği, davacının Odaya verdiği savunmasında samimi beyanlarda bulunduğu, pişmanlığını dile getirdiği ve yaptığı hatanın farkında olduğu, başvuru tarihi itibarıyla da anılan disiplin cezası dışında aldığı başkaca herhangi bir disiplin ya da adli cezasının bulunmadığının anlaşıldığı;
    Bu durumda, mesleğin ilk yıllarında yapılan bir hata nedeniyle verilen disiplin cezası gerekçe gösterilerek bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme başvurusunun reddedilmesinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, dava konusu işleme dayanak alınan kuralda öngörülen amaçla davacı hakkında tesis edilen işlem arasında hakkaniyete uygun, adil ve makûl bir dengenin bulunmadığı sonucuna varıldığı;
    Bu itibarla, davacı tarafından bağımsız denetçi olarak yetkilendirilmesi istemiyle yapılan başvurunun, disiplin cezası gerekçe gösterilerek reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle,
    Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinin iptali istemi yönünden davanın reddine, 01/06/2017 tarih ve 03/102 sayılı Kurul kararının iptaline karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    Davacı tarafından, 660 s. KHK’da bağımsız denetçi olarak yetkilendirilmek için SMMM veya YMM olmak dışında başka bir şartın aranmadığı, Kanun'da sayılmayan bir koşulun Yönetmelik ile getirilmesinin hukuka aykırı olduğu, bağımsız denetim görevinin bir kamu hizmeti olduğu, kamu hizmetine girmenin ise Anayasa gereği bir temel hak ve özgürlük olduğu ve ancak kanunla sınırlanabileceği ileri sürülmektedir.
    Davalı idare tarafından, davacının talebinin disiplin cezası aldığı için değil, disiplin cezasına konu fiilin niteliği gereği reddedildiği, salt disiplin cezası verilmesinin yetkilendirmeye engel teşkil etmediği, davacının işlediği fiilin ise aslında meslekten çıkarmayı gerektiren bir fiil olduğu, bağımsız denetimin ortaya çıkışındaki faktörler, bağımsız denetim faaliyetinin niteliği ve bağımsız denetimin kamu yararına etki derecesi gibi hususular gözetildiğinde, meslek ruhsat yetkilerinin meslek mensubu olamayan birine kullandırılması fiilinin bağımsız denetim faaliyetleri ile bağdaştırılamayacağı, idare mahkemesi kararlarının da benzer durumda olanlar için davanın reddi yönünde olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
    Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
    Davalı idare tarafından, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, davacının bu kısma yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
    2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu düzenleme yönünden davanın reddi, dava konusu bireysel işlemin iptali yolundaki Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 18/11/2020 tarih ve E:2018/575, K:2020/3235 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Kullanılmayan 97,70 TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davalı idareye iadesine,
    4. 24/01/2022 tarihinde oyçokluğu ile kesin olarak karar verildi.



    KARŞI OY

    X- Temyize konu edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme istemiyle yapılan başvurunun, hakkında İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından açılan disiplin soruşturması sonucunda, meslek ruhsat yetkilerini meslek mensubu olmayan bir şahsa kullandırarak kaçak muhasebecilik yapmasına göz yumduğundan bahisle … tarih ve … sayılı kararla meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve söz konusu cezanın 3568 sayılı Kanun'un 48. maddesindeki takdir hakkı kullanılarak bir derece hafif ceza olan 6 ay süreyle geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezasına çevrildiğinin tespit edilmesi üzerine Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14/1-ğ maddesinde yer alan, "Bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durumunun bulunmaması, olumsuz bir itibara sahip olmaması" şartını sağlamadığından bahisle … tarih ve … sayılı Kurul kararıyla reddedilmesi sonucunda bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Olayda, davacının aldığı disiplin cezasına konu eylemin niteliği ve ağırlığı değerlendirilerek, yukarıda aktarılan mevzuatla tanınan ve hukuka uygun bulunan yetki kullanılmak suretiyle davacının bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme başvurusunun reddine karar verildiği görüldüğünden, anılan işlemde kamu yararına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bireysel işlemin iptaline ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.



    KARŞI OY

    XX- 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "bağımsız denetçi", "bağımsız denetim yapmak üzere, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'na göre yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış meslek mensupları arasından Kurum tarafından yetkilendirilen kişiler" şeklinde tanımlanmış; anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinde, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulunun görev ve yetkileri arasında, "Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulamasına yönelik ikincil düzenlemeleri yapmak ve gerekli kararları almak, bu konuda kendi alanları itibarıyla düzenleme yetkisi bulunan kurum ve kuruluşların yapacakları düzenlemeler hakkında onay vermek", "Bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını belirlemek, bu şartları taşıyan kuruluşları ve bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarını yetkilendirerek listeler hâlinde ilan etmek ve bunları oluşturacağı resmi sicile kaydederek Kurumun internet sitesinde kamuoyunun erişimine sürekli olarak açık tutmak", "Bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının faaliyetleri ile denetim çalışmalarının, Kurumca yayımlanan standart ve düzenlemelere uyumunu gözetlemek ve denetlemek" de yer almış; aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesinde de, Kurulun, sayılan yetkilerin kullanılmasına yönelik usul ve esasları çıkaracağı yönetmeliklerle belirleyeceği kurala bağlanmıştır.
    660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye dayanılarak yürürlüğe konulan Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin "Denetçilerin yetkilendirilmesi" başlıklı 14. maddesinde, "(1) Denetim faaliyetinde bulunmak isteyenlerin; (...) ğ) Bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durumunun bulunmaması, olumsuz bir itibara sahip olmaması, şartlarını taşıması gerekir." kuralına yer verilmiştir.
    3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 4. maddesinde ise, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir olabilmek için genel şartlar, "a) T.C. vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci mali müşavirler hakkındaki hüküm saklıdır) b) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak d) Türk Ceza Kanununun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak", e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak, f) Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak" şeklinde belirlenmiş; anılan Kanun'un 5. maddesinde de, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavir olabilmek için gereken özel şartlar ise, "a) Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer öğretim kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisanüstü seviyesinde diploma almış olmak b) En az üç yıl staj yapmış olmak c) Serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavını kazanmış olmak. Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavında başarılı olduktan sonra yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş olanlarda, serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavını kazanmış olma şartı aranmaz. d) Serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış olmak" şeklinde belirlenmiştir.
    3568 sayılı Kanun'a göre tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin (TÜRMOB) yönetim kurulunun görevleri, anılan Kanun'un 36. maddesinde sıralanmış ve (h) bendinde, yönetim kurulu mesleki ruhsatları vermekle görevlendirilmiştir.
    Aktarılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, yeminli mali müşavirlik ile serbest muhasebeci mali müşavirlik mesleğinin niteliklerinin ve ruhsat alma koşullarının 3568 sayılı Kanun'da düzenlendiği ve bu Kanun hükümlerinin uygulanması konusundaki yetki ve sorumluluğun TÜRMOB'a ait olduğu, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile davalı idareye, ruhsatını almış anılan meslek mensuplarının niteliklerini yeniden belirlemek gibi bir yetki verilmediği, 3568 sayılı Kanun'a göre ruhsatını almış meslek mensupları arasından bağımsız denetçi yetkilendirmek konusunda yetki verildiği, bu konuda davalı idareye düşen görevin yetkilendirme konusunda kuralları belirlemek olduğu anlaşılmaktadır.
    Buna karışılık, dava konusu Yönetmelik ile kanunen yetki verilmediği hâlde, 3568 sayılı Kanun'da yeminli mali müşavir ve serbest muhasebeci mali müşavir olabilmek için aranan genel ve özel şartların, yetkilendirme kriteri olarak belirlenmek suretiyle 3568 sayılı Kanun'a göre ruhsatını almış ve mesleğini icra etmekte olan meslek mensuplarının niteliklerinin davalı idare tarafından yeniden değerlendirmeye tabi tutulduğu görülmektedir.
    660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile davalı idareye verilen yetkinin, meslek mensuplarının niteliklerini belirlemek olmayıp ruhsatını almış, mesleğini icra eden meslek mensupları arasında bağımsız denetçi olacakları seçmek ve seçime ilişkin bu kriterleri yetkilendirme adı altında belirlemek ile sınırlı olduğu, aksi bir uygulamanın 3568 sayılı Kanun'a göre TÜRMOB'dan ruhsatını almış, mesleğini icra eden bir meslek mensubunun, adı geçen Kurum tarafından genel ve özel şartlar itibarıyla yeniden değerlendirmeye tabi tutulmasına ve şartları haiz olmadığı sonucuna ulaşılması durumunda hiçbir şekilde bağımsız denetçi olamamasına neden olacağı, ancak yasa koyucu tarafından davalı idareye böyle bir yetkinin verilmediği açıktır.
    Bu durumda, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de bağımsız denetçinin, 3568 sayılı Kanun'a göre yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış meslek mensupları arasından Kurum tarafından yetkilendirilecek kişileri ifade ettiğinin belirtilmiş olması ve 3568 sayılı Kanun hükümlerine göre yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir olabilmenin genel ve özel şartlarını taşıyan kişilere TÜRMOB yönetim kurulu tarafından meslek ruhsatlarının verilmesi karşısında, aldığı ruhsat ile meslek mensubu olan ve mesleğini icra etme hak ve yetkisi bulunan kişilerin bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme taleplerinin reddedilme nedenleri arasında sayılan Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14/1-ğ maddesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
    Öte yandan, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşulları arasında "hukuki güvenlik ilkesi" bulunmakta olup, bu ilke, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılarken; anılan ilkenin unsurlarından biri olan "hukuki belirlilik ilkesi" ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermeyi ifade etmektedir.
    Bağımsız Denetim Yönetmeliği'nin 14/1-ğ maddesinde yer alan, "Bağımsız denetim mesleğinin gerektirdiği şeref ve haysiyete uymayan bir durumunun bulunmaması, olumsuz bir itibara sahip olmaması" yönündeki dava konusu ibarenin ise, soyut, göreceli, muğlak ve sınırlarının belirsiz olduğu, bu haliyle anılan ibarenin "hukuki belirlilik" ve "hukuki güvenlik" ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu Daire kararın düzenleyici işlem yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi