Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/3809
Karar No: 2022/131
Karar Tarihi: 24.01.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3809 Esas 2022/131 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3809 E.  ,  2022/131 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/3809
    Karar No : 2022/131

    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): I- … Varisleri;
    1- …
    2- …

    3- …
    4- …
    II- … Vasisi …

    III- …

    IV- …

    V- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- …
    VEKİLİ: Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü …
    2- … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ: Av. …

    İSTEMLERİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 21/09/2021 tarih ve E:2021/6706, K:2021/9772 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Sakarya İli, … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, "Akyazı Otobüs Terminali" yapımı amacıyla Akyazı Belediye Başkanlığı adına tescil edilmek üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesine göre acele kamulaştırılmasına ilişkin 03/06/2017 tarih ve 30085 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17/04/2017 tarih ve 2017/10295 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 21/09/2021 tarih ve E:2021/6706, K:2021/9772 sayılı kararıyla;
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin dördüncü fıkrasında, Danıştay'ın bozma kararlarına karşı mahkemelere "bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebilme" yetkisi tanındığı halde, anılan maddenin altıncı fıkrasında yer verilen "Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin dördüncü fıkrası hariç diğer fıkraları kıyasen uygulanır." yolundaki hükümle, Danıştay Dava Dairelerince ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davalarla ilgili bozma kararlarına karşı eski kararlarında ısrar edebilme yetkisi tanınmadığından, Dairelerinin 11/09/2019 tarih ve E:2019/870, K:2019/7103 sayılı dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararının bozulması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/09/2020 tarih ve E:2020/1714, K:2020/1562 sayılı bozma kararına uyularak 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca dosyadaki belgelerin incelendiği ve,
    Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından Dairelerinin anılan kararının, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanınmadan karar verilmiş olduğu, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanındıktan sonra uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ise de; Danıştay savcı düşüncesinin davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına 10/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/09/2020 tarih ve E:2020/1714 K:2020/1562 sayılı bozma kararının ise 16/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı Cumhurbaşkanlığının karar tarihine kadar savcı düşüncesine karşı beyanda bulunmadığı, bakılan davanın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu da dikkate alınarak işin esasının incelenmesine geçildiği belirtilerek,
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesinde, aceleliğine Cumhurbaşkanınca (mülga Bakanlar Kurulunca) karar alınacak hallerde, taşınmaz malların acele kamulaştırma işlemine konu edilebileceğinin belirtildiği, anılan maddede, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebepten biri olan "aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilen haller" bakımından kanunda açık bir düzenleme bulunmadığından, sebep unsuru yönünden idareye takdir yetkisi tanındığının açık olduğu,
    İdarenin takdir hakkının kullanıldığı işlemlerin hukuka uygunluk denetimlerinde, idarenin takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde yargı kararı verilmesinden kaçınılmasının hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda Anayasa'nın 125. maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen; yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği yolundaki hükmün de zorunlu bir sonucu olduğu,
    Bu bakımdan "açık takdir hatası" ve/veya "ölçülülük ilkesine aykırılık" halleri hariç, idareye tanınan takdir yetkisi üzerinde yargısal tasarrufta bulunulmaması gerektiği,
    2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde Cumhurbaşkanına (mülga Bakanlar Kuruluna) tanınan takdir yetkisinin hukuka uygunluk denetiminin de, acele kamulaştırma işleminin kamu yararı amacına hizmet edip etmediği ve kamu yararı ile davacıların kişisel çıkarları arasında adil bir dengenin bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılması gerektiği,
    Başka deyişle, yargısal denetimin, bu hususlar açısından açık takdir hatası bulunup bulunmadığı ve/veya ölçülülük ilkesine aykırı hareket edilip edilmediği noktasında yapılması gerektiği, Kanun'un açık lafzında yer almayan "özel ve istisnai koşulların" gerçekleşip gerçekleşmediğinin aranılmasının, sosyal ve ekonomik politikalar üzerinde yargısal denetim yapma anlamı taşıyacağından, kabulünün mümkün olmadığı,
    Olayda, hangi kamu hizmetleri için acele kamulaştırma yönteminin kullanılacağının, hizmetin niteliği, özelliği, mahalli ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerektiği hususlarının hizmeti yürüten idarece belirlenip takdir edileceği gerçeği karşısında, belirtilen hususların somut bir şekilde hukuken geçerli bilgi ve belgeler ile ortaya konulması halinde Kanun'da öngörülen acele kamulaştırma koşullarının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği,
    Dosyanın incelenmesinden, … tarih ve … sayılı Akyazı Belediye Meclisi kararında, Marmara ve Düzce depremleri sırasında ilçe merkezinin büyük hasar gördüğü, hükümet konağının yıkılarak terminal yerine yeni bir hükümet konağı yapıldığı, yaşanan depremlerin ardından belediye meclis kararının alındığı, 2016 yılına kadar ilçenin şehirlerarası terminalinin olmadığı, mahallelere ulaşan minibüslerin sabit bir yerinin bulunmadığı, ilçe merkezindeki trafik yoğunluğunun görüntü ve gürültü kirliliğine neden olduğu, hem görüntü ve gürültü kirliliğinin önüne geçmek hem de maddi ve ölümcül kazaları asgari seviyeye çekmek amacıyla dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı,
    Uyuşmazlıkta, acele kamulaştırma kararına dayanak oluşturan Akyazı Belediye Meclisinin, yukarıda belirtilen kararı içeriğinde aktarılan hususlar ve dosya kapsamı bütünüyle incelenip değerlendirildiğinde, acele kamulaştırmayı gerektiren koşulların oluştuğu sonucuna varıldığından, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık bulunmadığı,
    gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, 2942 sayılı Kanun'da belirtilen usullere uyulmadığı gibi acele kamulaştırma için gerekli şartların da oluşmadığı, tesisin yapımına henüz başlanılmadığından acelelik halinin bulunmadığı, 1999 yılında meydana gelen depremin üzerinden 18 yıl geçtikten sonra karar alınmasının da acelelik bulunmadığını gösterdiği, ayrıca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında belirtilen usuli eksiklik giderilmeden karar verildiği, bu nedenle Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup; diğer davalı Akyazı Belediye Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Bakılan davanın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, yalnızca davacılar tarafından temyiz yoluna başvurulduğu ve Daire kararının heyetin çoğunluğunu oluşturan üç üyenin aynı yöndeki oylarıyla alındığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, temyiz talebi hakkında uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Marmara ve Düzce depremleri sırasında Akyazı ilçesinde büyük hasar meydana gelmesi üzerine İlçe hükümet konağı yıkılmış ve terminal alanının bulunduğu yere yeni hükümet konağı inşa edilmiştir. İlçede uzun zamandır şehirler arası terminal bulunmaması nedeniyle oluşan trafik yoğunluğu ve gürültü kirliliğinin önüne geçmek amacıyla … Mahallesi, … ada üzerindeki …, …, … ve … sayılı parseller 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda "terminal alanı" olarak belirlenmiştir.
    Terminal alanına acil ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile Akyazı Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile acele kamulaştırma kararı alınabilmesi için İçişleri Bakanlığına müracaat edilmesi yolunda karar alınmış, … tarih ve … sayılı yazı ile Belediye Başkanı tarafından İçişleri Bakanlığına müracaatta bulunulmuştur.
    İçişleri Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısına binaen, Bakanlar Kurulunun 17/04/2017 tarih ve 2017/10295 sayılı Kararı ile dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar verilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT :
    2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 13. maddesinin ikinci fıkrasında, "Her dairede bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Heyetler bir başkan ve dört üyenin katılmasıyla toplanır, salt çoğunluk ile karar verir..." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Aynı Kanun'un "Savcıların görevleri" başlıklı 61. maddesinin birinci fıkrasında, "Savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülen dava dosyalarından kendilerine havale olunanları Başsavcı adına incelerler ve esas hakkındaki düşüncelerini, bir ay içinde gerekçeli ve yazılı olarak verirler. Bu süreler geçirilirse durumu sebepleriyle birlikte Başsavcıya bildirirler..." kuralı yer almaktadır.
    Buna paralel olarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tebligat ve cevap verme" başlıklı 16. maddesinin altıncı fıkrasında ise, "Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Yine, 2577 sayılı Kanun'un "Davaların karara bağlanması" başlıklı 22. maddesinde ise, "Konular aydınlandığında meseleler sırasıyla oya konulur ve karara bağlanır. 15 nci maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usullerine ilişkin meselelerde azınlıkta kalanlar işin esası hakkında da oylarını kullanırlar. Azınlıkta kalanların görüşleri, kararların altına yazılır." kuralı yer almaktadır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Yukarıda içeriğine yer verilen usul düzenlemelerine göre, Danıştay dava dairelerinin, bir başkan ve dört üyenin katılımı ile oluşturulan heyetçe, heyete katılanların salt çoğunluğu ile karar vermesi; ilk inceleme hususlarında veya yargılama usullerine ilişkin meselelerde azınlıkta kalan Daire üyelerinin ise, bu yöndeki görüşlerini kararın altına dercettikten sonra, uyuşmazlığın esası hakkında da oylarını kullanması gerekmektedir.
    Uyuşmazlıkta, Danıştay Altıncı Dairesince, başkan vekili ve dört üyenin katılımıyla toplanılarak, salt çoğunluk ile işin esası hakkında bir karar verilmiş ise de; başkan vekili ile bir üyenin, "Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında belirtilen ve usulü eksiklik olan Danıştay savcı düşüncesinin davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına yeniden tebliğ edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği, bu aşamada anılan usulü eksiklik tamamlanmadan işin esası hakkında karar verilemeyeceği sonucuna varıldığından, Dairemizce işin esası hakkında verilen karara katılmıyoruz." gerekçesiyle yargılama usulüne ilişkin bir meselede azınlıkta kalmalarına rağmen, 2577 sayılı Kanun'un 22. maddesindeki kurala aykırı bir şekilde işin esası hakkında oylarını kullanmadıkları ve işin esasının heyete katılan diğer üç Daire üyesinin aynı yöndeki oylarıyla karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, Kurulumuzca, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından bu aşamada, temyiz kanun yoluna başvurulmamış olsa da, doğrudan dava dosyasının tekemmülüyle ilgili olması nedeniyle, anılan davalı idareye savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanının tanınıp tanınmadığı meselesinin de incelenmesi gerekli görülmüştür.
    Bu çerçevede, Danıştay Altıncı Dairesince uyuşmazlık hakkında verilen 11/09/2019 tarih ve E:2019/870, K:2019/7103 sayılı dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın bozulması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/09/2020 tarih ve E:2020/1714, K:2020/1562 sayılı bozma kararında yer alan, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanınmayan davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanındıktan sonra uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğine yönelik gerekçe doğrultusunda, Danıştay Altıncı Dairesince, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesi yeniden tebliğ edilmek suretiyle, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanınması gerekirken, bunun yapılmadığı anlaşıldığından, temyize konu Daire kararında bu yönüyle de usul kurallarına uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu durumda, yukarıda belirtilen usuli eksiklikler nedeniyle temyize konu Daire kararında usul ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacıların temyiz istemlerinin KABULÜNE;
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 21/09/2021 tarih ve E:2021/6706, K:2021/9772 sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
    4. Kesin olarak, 24/01/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY
    X- 2575 sayılı Danıştay Kanunu ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda yer alan usul düzenlemelerine göre; Danıştay Dairelerinin, bir başkan ve dört üyenin katılımı ile oluşturulan heyetçe, heyete katılanların salt çoğunluğu ile karar vermesi ve ilk inceleme hususlarında veya yargılama usullerine ilişkin meselelerde azınlıkta kalan Daire üyelerinin ise, bu yöndeki görüşlerini kararın altına dercettikten sonra, uyuşmazlığın esası hakkında da oylarını kullanması gerekmektedir.
    Ancak, uyuşmazlıkta, işin esasına yönelik Daire kararının, heyetin çoğunluğunu oluşturan üç üyenin aynı yöndeki oylarıyla alındığı ve bu haliyle 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 13. maddesine uygun olarak, karar sonucu ve gerekçede salt çoğunluğun sağlandığı anlaşılmakta olup; yargılama usulüne ilişkin meselede azınlıkta kalan başkan vekili ve bir üyenin esas hakkında aksi yönde oylarını kullanmış olsalar dahi bu sonucun değişmeyeceği görülmektedir.
    Dolayısıyla, bakılan davanın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, salt çoğunluğun sağlanması suretiyle verildiği anlaşılan işin esasına yönelik temyize konu Daire kararının, yargılama usulüne ilişkin meselede azınlıkta kalan başkan vekili ve bir üyenin esas hakkında oylarını kullanmadıkları gerekçesiyle bozulmasının pratik bir faydasının bulunmadığı ve Anayasa'nın 141. maddesinde yer verilen "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmüne de aykırı olacağı açıktır.
    Öte yandan, Danıştay Altıncı Dairesince uyuşmazlık hakkında verilen 11/09/2019 tarih ve E:2019/870, K:2019/7103 sayılı dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın bozulması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/09/2020 tarih ve E:2020/1714, K:2020/1562 sayılı bozma kararında yer alan, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanınmayan davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanındıktan sonra uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğine yönelik gerekçe doğrultusunda, Danıştay Altıncı Dairesince, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesi yeniden tebliğ edilmek suretiyle, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanınması gerekirken, bunun yapılmadığı anlaşılmakta ise de; konunun asıl tarafı olan davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığınca, bu aşamada, temyiz kanun yoluna başvurulmadığından ve yine bakılan davanın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, belirtilen usul eksikliğinin de bozmayı gerektirmeyeceği değerlendirilmiştir.
    Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz talebi hakkında, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi