Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18385
Karar No: 2017/102
Karar Tarihi: 16.01.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/18385 Esas 2017/102 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/18385 E.  ,  2017/102 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, Türk vatandaşı iken yaptığı hizmetlerini borçlanma hakkı olduğuna ve borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespitiyle, Kuruma başvuru tarihindeki prim tutarı üzerinden borçlanabileceğine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Davacı, ...sigortasına giriş tarihinin Türkiye"deki sigorta başlangıcı olarak tespitini, Türk vatandaşı iken yaptığı hizmetlerini borçlanma hakkı olduğunun tespitini ve ödemesi gereken miktarın davalı Kurum"a ilk başvuru tarihindeki şartlarda ve o tarihteki günlük prime esas değer üzerinden borçlanabileceğinin tespitini istemiştir.
    Mahkemece; davacının Türk vatandaşlığından çıkmadan Türk vatandaşlığında geçen 3201 Sayılı Yasa kapsamındaki süreleri borçlanabileceğinin tespitine, davacının borçlanmayı davalı Kurum"a ilk başvurduğu tarihteki prim tutarı üzerinden yapabileceğinin tespiti isteminin reddine karar verilmiş, davacının sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkin gerekçeli kararda değerlendirme yapılmadığı gibi hüküm de kurulmamıştır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 22.12.2003 tarihinde Türk vatandaşlığından izin ile çıktığı, 10.03.1982 – 13.06.2006 tarihleri arasında yurtdışı çalışması bulunduğu, ayrıca 05.02.2013 – 15.02.2013 tarihleri arasında da 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-a maddesi kapsamında çalışması bulunduğu, 25.11.2013 tarihinde yurtdışı borçlanması talebinde bulunan davacının talebinin davalı Kurum tarafından; davacının Türk vatandaşı olmadığından bahisle reddedildiği, davacının 18.07.2014 tarihinde aynı talepler ile dava açtığı, davacının vekilinin ilk celseye gelmediği, mazeret de göndermediği ve mahkemece dosyanın 15.12.2014 tarihinde işlemden kaldırıldığı, 12.05.2015 tarihinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, iş bu davada mahkemece davacının davalı Kurum"a başvuru tarihindeki prim tutarı üzerinden borçlanmaya karar verilmesine ilişkin talebinin; davacının daha önce aynı istemle açtığı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği gerekçesi ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
    5510 sayılı Kanun"un 38. maddesine ; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
    Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
    3201 sayılı Kanun"un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesinin son fıkrasında “ Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz. ” hükmü bulunmakta ise de; 02.11.1984 tarihinde imzalanan ve 05.12.1984 tarihli 3241 sayılı Kanunla onaylanıp 01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren ve Anayasa"nın 90. maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme olarak 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip bulunan 30 Nisan 1964 tarihli Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29.maddesinin 4. bendi hükmü uyarınca yurt dışında ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan; 3201 sayılı Yasanın "Döviz ile değerlendirme" başlıklı 4. maddesi, "Sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarı bir dolardır. Dövizin cinsi ve miktarı Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilebilir. Değişen miktar, tahakkuk ettirilmiş borçlanmanın tamamını ödememiş olanların bakiye borç sürelerine de uygulanır...." hükmünü; aynı Yasanın Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası ise, "Ancak, 4"üncü madde hükümlerine göre tahakkuk ettirilen borç miktarı, ödeme tarihindeki doların Türk Lirası karşılığı esas alınarak hesap ve tahsil edilir." hükmünü içermekte iken; anılan Geçici 2. madde, 5510 sayılı Yasanın 106. maddesi ile tamamen yürürlükten kaldırıldığı gibi; aynı Yasanın 4.maddesi de, 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı yasanın 79. maddesiyle değişikliğe uğramıştır.
    5754 sayılı Yasanın 79. maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasanın "borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 4. maddesi, "borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82"nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32"sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.
    Borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faizsiz olarak iade edilir…” hükmünü içermekte olup; anılan madde içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmalarda, borçlanma tutarının belirlenmesindeki "ödeme tarihi" kıstası, "borçlanma başvuru tarihi" olarak değişikliğe uğramıştır.
    Somut olayda ise; davacının, ...sigortasına giriş tarihinin Türkiye"deki sigorta başlangıcı olarak tespitine yönelik talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususta herhangi bir hüküm kurulmaması isabetsiz olmuştur. Ayrıca; davacının ödemesi gereken prim miktarının davalı Kurum"a ilk başvuru tarihindeki şartlarda ve o tarihteki günlük prime esas değer üzerinden borçlanabileceğinin tespiti istemi yönünden ise; davacının borçlanma talebinin, davalı Kurum tarafından; borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olmadığı gerekçesi ile reddedildiği ve bu itibarla davalı Kurum işleminin hukuka uygun olmadığı göz ardı edilerek, davacı tarafından daha önce aynı talepler ile dava açıldığı ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği gerekçeleri ile talebin reddine karar verilmesi de isabetsizdir.
    Mahkemece yapılacak iş; davacının ödemesi gereken prim miktarının davalı Kurum"a ilk başvuru tarihindeki şartlarda ve o tarihteki günlük prime esas değer üzerinden borçlanabileceğinin tespiti istemini kabul ederek, 18 yaşını doldurduğu tarihi de dikkate alarak ...sigortasına giriş tarihinin Türkiye"deki sigorta başlangıcı olarak tespiti istemi ile ilgili de olumlu ya da olumsuz bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davacıya iadesine, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi