Esas No: 2021/303
Karar No: 2022/394
Karar Tarihi: 25.01.2022
Danıştay 10. Daire 2021/303 Esas 2022/394 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/303 E. , 2022/394 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/303
Karar No : 2022/394
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ... ... 6- ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacıların annesi ...'ün, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesinde yapılan ameliyat ve sonrasındaki tedavi ve bakımı sırasında idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle 06/02/2010 tarihinde vefat etmesinde davalı idarenin kusurlu olduğu ileri sürülerek davacıların uğradığı zarara karşılık hastane masrafı olarak 3.808,16 TL maddi ve davacıların her biri için ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu ihlal kararı üzerine ...İdare Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın reddi yolunda verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı üzerine yeniden yapılan yargılamada ihlal kararına aykırı olacak şekilde karar verildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun iddiaları karşılamaktan uzak, eksik ve hatalı olduğu, dava konusu olayda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan; mükerrer ödemeye mahal bırakılmayacak şekilde, Anayasa Mahkemesi kararından önce davanın reddine ilişkin 13/12/2012 tarih ve E:2011/1032, K:2012/2024 sayılı Mahkeme kararı uyarınca davacılar tarafından vekalet ücretine yönelik olarak davalı idareye yapılan ödemelerin işbu karar üzerine hükmedilen vekalet ücretininden mahsup edilmesi gerektiği de açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Uyuşmazlıkta, Anayasa Mahkemesinin ...tarih ve ...sayılı başvuru kararında "yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna" ilişkin gerekçeleri;
1- Başvurucuların hastanın daha donanımlı olan postoperatif yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye çok geç sevk edildiği, dolayısıyla ameliyat sonrası sunulan sağlık hizmetinin geç ve kötü işlediği iddialarıyla ilgili olarak raporda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı belirtilerek söz konusu rapora itiraz ettikleri, söz konusu itiraz üzerine İdare Mahkemesince bu iddialara ilişkin yeni bir bilirkişi raporu alındığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosyada olmadığı,
2- Başvurucularının yakınının ameliyat tarihinde 78 yaşında olduğu, hipertansiyon, tek böbrek, böbrek yetmezliği ve Parkinson hastalığı gibi bazı rahatsızlıklarının bulunduğu, sevk edildiği hastanedeki muayenesi sonucu kendisine septik şoka bağlı çoklu organ yetmezliği (kardiovasküler sistem bozukluğu, solunum yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, dissemine intravasküler koagülasyon) tanısı konulduğu birlikte göz önüne alındığında Y.G.de ameliyat sonrası gelişen komplikasyonlar nedeniyle bir başka hastaneye sevkinin gerekip gerekmediği, ayrıca Rektörlüğün cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere yoğun bakım ünitesi bulunmayan hastanede ameliyat sonrası Y.G.'nin durumunun kötüleşmeye başladığı 29.01.2010 tarihinden septik şok ile bir başka hastaneye sevk edildiği 02.02.2010 tarihine kadar beş gün süreyle tedavisine devam edilmesinin teşhis ve tedavide gecikme oluşturup oluşturmadığı, nakilde yaşanan bir gecikme varsa bu gecikmenin Y.G.nin ölümü üzerinde bir etkisinin bulunup bulunmadığı hususlarında ATK raporunda herhangi bir değerlendirme olmamasının bir eksiklik olarak tespit edildiği,
3- Y.G.nin durumunun kötüleşmeye başlamasından beş gün sonra septik şok nedeniyle yoğun bakım ünitesi bulunan bir başka hastaneye sevk edilmiş olduğu da gözetildiğinde başvurucuların söz konusu iddialarının İdare Mahkemesi tarafından araştırılmasını müteakip ayrı ve açık bir yanıt verilmek suretiyle etkili bir şekilde karşılanması gerektiği halde söz konusu esaslı iddiaların İdare Mahkemesince tartışılıp gerekçeli kararda etkili bir şekilde karşılanmadığı,
4- Başvurucuların ameliyat sonrasında ameliyatı yapan doktora dört beş gün süreyle ulaşamadığı, yakınlarına uzman doktorlar tarafından değil pratisyen doktorlar tarafından tedavi uygulandığı, yakınlarının tek böbreği ve kronik böbrek rahatsızlığı olduğu, hastanede nefroloji kliniği ile dializ cihazı bulunmadığı, dolayısıyla hastanenin bu açılardan da ameliyat sonrası durumu kötüleşen yakınlarının tedavisi bakımından yetersiz olduğu, buna rağmen yakınlarının bir başka hastaneye sevkinde gecikildiği iddiaları bakımından da ne ATK raporunda ne de İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde yeterli bir değerlendirme yapılmadığı, ameliyat sonrası Y.G.'nin tedavisinde görev alan doktorların tespitine yönelik olarak İdare Mahkemesince bir araştırma yapılmadığının da tespit edildiği, hususlarında toplanmaktadır.
Mahkemece; Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsi geçen kararında ileri sürülen tıbbi eksiklikler, konunun uzmanları bilirkişiler marifetiyle aydınlığa kavuşturularak bilahare karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.