13. Hukuk Dairesi 2019/3707 E. , 2020/1361 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davacılar vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, ..."ın, davacılardan ..."nın imam nikahlı eşi, diğer davacıların da babası olduğunu, ..."ın ... Tarım Ür. Üretim Paz. San. ve Tic. A.Ş.’de 10 yıl hem işçi hem de elçi(takım klavuzu)olarak çalıştığını, ..."ın narenciye toplama, sulama ve budama işleri için bulduğu işçilerle birlikte davalı şirketin ..., ..., Misis"de bulunan tarlalarında çalıştığını, ..."ın beraberindeki işçilerle birlikte işten dönerken 16.09.2010 tarihinde içinde bulunduğu servis aracının devrilmesi sonucunda vefat ettiğini, kaza yapan servis aracının ... Tarım Ür. Üretim Paz. San. ve Tic. A.Ş."nin servis aracı olduğunu, davalılardan aracı kullanan ... hakkında ... 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda tam kusurlu bulunduğu, ayrıca davalı işverenin ağır kusurlu olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 400.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren Yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacı tarafından açılan davada Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2012/8643- 8741 E.K. Sayılı 21/05/2012 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere öncelikle olayın iş kazası olup olmadığı yönünde tespit davası açılması gerektiği, davacı tarafın bu yönde bir dava açmadığı, bu durumun usulü bir dava şartı olduğu anlaşılmakla açılan davanın usulden reddine dair verilen kararın dairemizce 2014/14087 Esas ve 2014/35393 Karar sayılı ilamı ile 12.11.2014 tarihinde; mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, davacının; dava konusu kazanın iş kazası olup olmadığı yönünde tespit davası açmaması, davacıların bu delilden vazgeçmiş sayılacağının kabulünü gerektirdiğinden, dosyadaki mevcut deliler ve özellikle SGK’nın 14.09.2012 tarihli yazısı da dikkate alınarak mahkemenin görevli olduğu kabul edilerek esas hakkında karar verilmesi gerekir gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Somut uyuşmazlıkta dava, davacılardan ...’nin imam nikahlı eşi, diğer davacıların babası olan ..."ın ... Tarım Ür. Üretim Paz. San. ve Tic. A.Ş.’de elçi olarak işçilerini çalıştırdığı sırada davalı şirkete ait olan davalı ... tarafından kullanılan araçla çalıştıkları tarladan dönerken kaza yapmaları neticesinde vefatı üzerine davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece kazanın iş kazası olup olmadığı yönünde tespit davası açılmaması davacıların bu delilden vazgeçmiş sayılacağının kabulünü gerektirdiğinden dosyadaki mevcut deliller ve özellikle SGK yazısı dikkate alınarak davacının davasını ispatlayamadığı, tazminat talep etme koşulları davacı lehine gerçekleşmediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak uyuşmazlığın sadece iş kazası olup olmadığına göre çözümlenmesi hatalıdır. Zira kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan 818 Sayılı B.K."nun 41. maddesinde yer alan “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.” hükmü, 55. maddesinde yer alan “Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki, böyle bir zararın vuku bulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamayacağını ispat ederse mesul olmaz. İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır.” hükmü ve 100. maddesinde yer alan “Bir borcun ifasını veya bir borçtan mütevellit bir hakkın kullanılmasını kendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse, bunların işlerini icra esnasında ika ettikleri zarardan dolayı diğer tarafa karşı mesuldür. Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti, evvelce iki taraf arasında yapılan bir mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir. Alacaklı, borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; borçlu mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir.” hükmü ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde yer alan “Bir motorlu aracın işletil-mesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca, aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığınca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır. İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması gerekir. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmünün de uyuşmazlığa uygulanıp uygulanmayacağı belirlenmelidir.
Davalı ...’ın davacıların desteği olan ..."ın kaza sırasında içinde bulunduğu aracın sürücüsü olduğu ve bu nedenle 818 Sayılı BK’nun 41. maddesinde yer alan haksız fiilden sorumluluğunun söz konusu olacağı, davalı ...’ın kaza yapan aracın sahibi olması nedeniyle KTK’nun 85. maddesine göre sorumluluğunun doğacağı, davalı şirketin 818 Sayılı BK’nun 55. ve 100. maddelerine göre ... ile aralarındaki ilişki belirlenerek sorumluluğunun bulunup bulunmadığı değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi