15. Hukuk Dairesi 2015/4967 E. , 2016/394 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin yerinde olmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/II. maddesi uyarınca; itirazın iptâli davasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı aleyhine talep halinde uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekir. Gerek alacaklı yararına hükmedilecek icra inkâr tazminatının, gerekse borçlu yararına hükmedilecek kötüniyet tazminatının ilk şartı, aleyhine tazminata hükmedilecek tarafın haksız olmasıdır. Haksızlık kavramı, alacağın belirlenebilir (likid) olmasını gerektirir. Bunun yanında, borçlu yararına tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının takibe girişmesinde haksız olması yeterli olmayıp, aynı zamanda kötüniyetli olması da gerekir.
Somut olayda; mahkemece, 14 ve 15 numaralı tutanaklar kapsamında kalan miktar yönünden davanın kabulüne, 45 numaralı tutanak kapsamında kalan miktar yönünden ise, davanın reddine karar verilmiştir. Alacağın varlığı ihtilâflı olduğundan, takibe girişen davacının alacağının olup olmadığı, varsa ne kadarlık alacağı istemekte haklı kabul edileceği,
davalı iş sahibinin dava konusu olan 14, 15 ve 45 numaralı tutanaklar nedeniyle yapmış olduğu kesintileri yapmaya hakkının bulunup bulunmadığı hususlarının tespiti sözleşme, şartname ve mevzuat hükümleri yorumlanmak ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle mümkün olmuştur. Bu halde, alacağın varlığı ihtilaflı olduğundan, davacı alacaklının icra takibine başlamakta, davalı borçlunun da takibe itiraz etmekte haksız olduğundan söz edilemez. Ayrıca, davacı yönünden, takibe girişmekte kötüniyetli olduğuna dair bir delil de bulunmadığından, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi bu yönüyle de mümkün değildir. Bu nedenlerle, mahkemece tarafların yasal koşulları oluşmayan icra inkâr ve kötüniyet tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı yararına icra inkâr tazminatına, reddedilen kısmı yönünde de davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Kararın bu nedenlerle bozulması gerekirse de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının hüküm kısmının (1) numaralı bendinin 3. paragrafının tümüyle karar metninden çıkarılmasına, yerine "Şartları oluşmadığından tarafların icra inkâr ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine," ifadesinin eklenmesine, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.