20. Hukuk Dairesi 2017/10775 E. , 2018/3807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVACI-DAVALI : ...
DAVALI-DAVACI : Orman Yönetimi
DAVALILAR : ...-Ziraat Bankası Altınova Şb.Müd.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 27/05/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile; davacı adına kayıtlı olan ... ili, ... ilçesi, ... köyü 111 ada 4 (eski 916) parsel sayılı taşınmazın ormanla ilgisi olmadığı halde, 2013 yılında yapılan orman kadastro çalışması sonucunda orman sınırı içine alındığını belirterek, taşınmazın orman sınırı dışına çıkarılması istemiyle dava açmış, davalı/karşı davacı ... Yönetimi vekili de 27/06/2013 tarihli karşı dava dilekçesi ile kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla, tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, davanın reddine, karşı davanın tefrikine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında keşinleşen orman kadastrosu, 30/04/2013 tarihinde ilan edilip kesinleşen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 1958 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
Dava, orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmaya göre, çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı, yörede 1950 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre makiye ayırma çalışması; 1958 yılında Temmuz 1938 tarihli idari yoldan, tapu komisyon kararı ile oluşan tapu kaydı uygulanmak suretiyle genel arazi kadastrosu yapıldığı, 2013 yılında yapılan aplikasyonda bir bölümünün yine orman sınırı içinde kalmaya devam ettiği, bir bölümünün 2/B ye ayrıldığı; yörede maki sahalarının tesbitine dair talimatnamenin 5. ve 6. maddeleri gereğince orman muhafaza karakteri taşıyan taşınmazların orman rejimi dışına çıkartılmaması gerektiği açıklanarak, daha önce yapılan işlemin yasa ve yönetmeliğe aykırı olması nedeniyle makiye ayırma işleminin iptal edildiği, 5653 sayılı Kanunda ve 17/08/1950 tarihli yönetmelikte maki komisyonlarının kesinleşmiş orman sınırı içinde maki tesbit işlemi yapacağı konusunda hiçbir hüküm bulunmadığı gibi, ormanların ve orman muhafaza karakteri taşıyan makiliklerin hiç bir zaman makiye ayrılamayacağı, ayrılmış olsa bile yasaya aykırı olarak yapılan işlemin yok hükmünde olacağı, HGK"nın, YKD"nin Ekim 2002 sayısında yayınlanan 27.02.2002 gün ve 2002/1-19/97 sayılı kararında kabul edildiği gibi taşınmazlar 1949 yılında kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kaldığından, çekişmeli taşınmaza revizyon gören tapu kayıtlarının hukuki değerini
-2- 2017/10775-2018/3807
yitirdiği, orman içinde kalan ya da orman sınırı dışına çıkartılan alanlarda tapu kayıtlarına değer verileceğine ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45. maddesi, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün 31/13 ve 14/03/1989 gün 35/13 ve 13/06/1989 gün 7/25 sayılı kararları ile iptal edildiğinden, davacı kişilerin dayanacağı bir yasal yolun bulunmadığı, açıklanan nedenlerle geçerli bir makiye ayırma işlemi olmayan ve makiye ayırma işlemi de iptal edilen taşınmazlarla ilgili, ilk orman kadastrosuna itiraz davası açmak için hak düşürücü sürelerin geçtiği, aplikasyonun doğru yapıldığı, yeni bir orman sınırı içine alma işleminin bulunmadığı, 02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması hakkındaki Yönetmeliğin 44. ve 25523 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 15.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmeliğin 43 ve devamı maddelerine göre, aplikasyon işleminin davacıya yeni dava hakkı vermeyeceği belirlenerek, gerçek kişinin orman kadastrosuna (aplikasyona) itiraz davasının reddine; Orman Yönetiminin yenilik doğurucu karar verilmesini gerektiren tapu iptali tescil davasının tefrikine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kadastro mahkemesince 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/son maddesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti hesaplanmış olması doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple hükmün 4. paragrafında yazılı “.... Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 1.500,00 TL.....” sözlerinin hükümden çıkarılarak, bunun yerine “....3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/son maddesi gereğince takdir edilen 500,00.-TL maktu vekalet ücretinin..." sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.