Hukuk Genel Kurulu 2015/3504 E. , 2016/92 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 15. İş Mahkemesince mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 20.02.2015 gün ve 2014/891 E., 2015/149 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 20.04.2015 gün ve 2015/7450 E., 2015/8594 K. sayılı ilamı ile,
(...Dava, iş kazası sonucu vefat edenin hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, yetkisizlik kararı verilerek dava dosyasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 7/1 maddesi gereğince ortak yetkiyi taşıyan görevli ve yetkili Soma Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, belirgin olarak 5521 sayılı yasanın 5. maddesidir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesinde "İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşmeler muteber sayılmaz" hükmü öngörülmüştür.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 447/2.maddesine göre "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır" hükmü gereğince uyuşmazlığın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5 ve 15. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetkiye ilişkin hükümleri doğrultusunda çözüme kavuşturulması gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 7. maddesine göre "Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir."
Somut olayda, davalı ..."nün açık adresinin Yenimahalle/Ankara olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılar vekilinin, davalıların birden fazla olduğu bu davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 7. maddesine göre seçimlik hakkını davalı ..."nün yerleşim yeri İş Mahkemesinde dava açarak kullanması hukuka uygun olup mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,iş kazası sonucu ölenin desteğinden yoksun kalanların uğradıkları maddi ve manevi zarar ile diğer yakınlarının uğradığı manevi zararların tazmini istemlerine ilişkindir.
Davacılar vekili; davacıların eşi, babası, çocukları ve kardeşi olan murislerinin davalı TKİ"nin ruhsat sahibi ve asıl işvereni olup diğer yüklenici işveren tarafından işletilen kömür işletme sahasında 13.05.2014 tarihinde meydana gelen iş kazasında öldüğünü, davacılardan eş ve çocukların murisin desteğinden yoksun kaldığı gibi tüm davacıların manevi zarara uğradıklarını belirterek öncelikle adli yardım kararı verilmek suretiyle şimdilik davacılardan eş Sevinç için 2.000,00 TL, ve çocuklar Gülnur Cemile ve Öznur Ceylan için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi tazminat ile eş için 250,000,00 TL, çocuklar için 200.000,00 TL, ana ve baba için 100.000,00 TL, kardeşler için 75.000,00 TL olmak üzere toplam 1.004.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan TKİ Kurumu Genel Müdürlüğü vekili; davada Soma mahkemelerinin yetkili olduğunu, ihale makamında konumunda olan müvekkiline husumet düşmeyeceğini, işletmede sözleşme gereğince sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı .... vekili ise; ortak yetkili mahkemelerin Soma Mahkemeleri olduğunu, kazanın oluş sebebinin henüz tespit edilemediğini, davalı şirketin iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda alınması gereken tüm tedbirleri zamanında ve eksiksiz olarak aldığını, periyodik olarak denetimlerinin de yapıldığını, adli soruşturma sonucunun beklenilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalılardan TKİ nin yerleşim yerinin Ankara, diğer davalı şirketin yerleşim yerinin İstanbul; davacılardan bir kısmının yerleşim yerinin Soma, bir kısmının ise Gediz olduğu, işyerinin ise Soma"da bulunduğunun anlaşıldığı; iş kazasının da bu yerde meydana geldiğini, buna göre davada kesin yetkili ortak mahkeme işyeri için yetkili olan Soma İş Mahkemesi olduğu gerekçeleri ile yetkisizlik kararı verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacılar vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Davalının birden fazla olması hâlinde yetki"yi düzenleyen 7. maddesinin somut olaya uygulanma imkanının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne esas olmak üzere öncelikle yasal mevzuatın açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde, iş mahkemelerinde açılacak her davaya, açıldığı tarihte dava olunanın, Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı sözleşmenin muteber sayılmayacağı, aynı Kanun’un 15 maddesinde de, bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı düzenlemesi bulunmaktadır.
Buna göre, iş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun yetki kurallarına uygun olup, buna ek olarak işçinin işinin yapıldığı yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır.
Nitekim, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinin gerekçesinde de “gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükümet tasarısında derpiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikametgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın medeni Kanun gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle işverenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya işyeri dahili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir” denilmektedir.
5521 sayılı Kanun’un 5. maddesinin kamu düzeni etkisinin ilke olarak, işverene karşı ve yalnız işçinin yararına olduğu, burada işçinin değil işverenin sözleşme serbestisinin kısıtlandığı, bu nedenle anılan maddenin yetki ile ilgili genel hükümleri kaldırmadığı, sadece genel hükümlerle birlikte öngörmüş olduğu, iş yeri esasına dayanan yetkiyi bertaraf edecek anlaşmaları geçersiz kılacağı, geçersizliğin sadece işvereni hedef tuttuğu anlaşılmaktadır (Çemberci, M.: İş Mahkemeleri Kanunu Şerhi, Güzel İstanbul Matbaası, Ankara 1969, s. 69-71).
Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda, davanın davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün ikametgahının bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde açıldığı, 5521 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca Ankara İş Mahkemesinin yetkili bulunduğu anlaşılmaktadır.
Anılan hükümler karşısında, davalılardan ... yönünden Ankara İş Mahkemesinin yetkili olduğu ve davanın iş kazasından kaynaklandığı gözetildiğinde 5521 sayılı Kanun’un 5. maddesinin uygulanmasının gerekeceği açıktır.
Bu nedenle mahkemece, yetki itirazının reddi ile işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir.
Belirtilen nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçeden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.01.2016 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Genel Kurul’un sayın çoğunluğunca, iş kazasından doğan tazminat davasında davalıların birden fazla olması halinde İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesinin uygulanması gerektiği, HMK’nın 7.maddesinin uygulanamayacağına ilişkin görüşlerine katılmıyoruz.
İş Mahkemeleri Kanunu’nun yargılama usullerine ilişkin hükümlerinin HMK’ya göre özel düzenleme mahiyetinde olduğu ve öncelikle uygulanması gerektiği konusunda çoğunluk ile aramızda bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan;
“İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz”
Şeklindeki düzenleme karşısında, şayet iş mahkemelerinde açılan bir davada davalının tek olması halinde 5.madde uyarınca davanın davalının ikamet adresinde veya işin yapıldığı yer mahkemesinin alternatif yetkili mahkemeler olduğunu biz de kabul etmekteyiz. Bununla birlikte somut olayda birden fazla davalı bulunmakta olup her ikisinin ikametgah adresi de birbirinden farklıdır. Her iki davalı da süresi içerisinde HMK’nın 7/1 maddesi uyarınca yetkisizlik itirazında bulunmuştur.
İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15.maddesinde yer alan;
“Bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır”
Şeklindeki açık düzenleme karşısında, davalının birden fazla olduğu durumlarda hangi davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olacağı hususunu İş Mah. K. da her hangi bir cevap verilmediğinden, bu soruya cevap veren HMK’nın 7.maddesinin uygulanması gerekir. HMK’nın 7/1.maddesinde yer alan;
“Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır”
Şeklindeki düzenleme sebebiyle somut olayda tüm davalılar için ortak yetkili mahkemenin bulunup bulunmadığına bakılmalıdır. Yerel mahkeme isabetli şekilde ortak yetkili mahkemeyi haksız fiilin gerçekleştiği (aynı zamanda işyerinin bulunduğu) yer mahkemesi olan Soma mahkemesi olarak tespit ederek yetkisizlik kararı vermiştir.
Özel Daire, hem İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, hem de HMK’nın 7-1- 1.cümlesine istinaden yerel mahkeme kararını bozmuş ise de yerel mahkemece aynı gerekçelerle direnme kararı vermiştir. Özel Daire Bozma gerekçesinde, hem İş M. K.’nın 5.maddesi hem de HMK’nın 7.maddesine birlikte atıfta bulunması doğru olmakla birlikte, 2015/21-3504 E. 7.maddenin sadece 1.fıkrasının 1.cümlesinin uygulanabileceğini söylemesi çelişki olmuştur. Nitekim Özel Daire müzakereler sırasında bu çelişkinin farkına varmış ve Bozma kararının 7.maddeyle ilgili kısmı gerekçeden çıkartılarak yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini savunmuş, Hukuk Genel Kurulunun sayın çoğunluğu da aynı doğrultuda görüş bildirmiş ise de, yerel mahkeme birden fazla davalının bulunduğu davalar yönünden yerel mahkemenin İş M.K.’nın 15.maddesini uygulama imkanını ortadan kaldırmıştır. Ulaşılan sonuç kanundaki açık düzenlemelere aykırı olduğundan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 27.01.2016