20. Hukuk Dairesi 2017/9041 E. , 2018/3806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVACI-DAVALI : ...
DAVALI-DAVACI : Orman Yönetimi
DAVALILAR : ... - ...
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi, 25/01/2013 havale tarihli dava dilekçesi ile; adına kayıtlı olan ... ili, ... i köyü 493 ve 501 parsel sayılı taşınmazların ormanla ilgisi olmadığı halde, 2013 yılında yapılan orman kadastro çalışması sonucunda orman sınırı içine alındığını belirterek, taşınmazların orman sınırı dışına çıkarılarak adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmış, davalı-karşı davacı ... Yönetimi vekili de 18/02/2013 tarihli karşı dava dilekçesi ile kesinleşen orman sınırı içinde kaldıkları iddiasıyla, tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, ... aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz davasının husumetten; diğer davalılar aleyhine açılan orman kadastrosuna itiraz davasının esastan reddine, karşı tapu iptali tescil davasının tefrikine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında keşinleşen orman kadastrosu, 25/12/2012 tarihinde ilan edilip kesinleşen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 1955 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
Dava, orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmaya göre, çekişmeli taşınmazların 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı, yörede 1950 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre makiye ayırma çalışması; 1955 yılında genel arazi kadastrosu yapıldığı, 2013 yılında yapılan aplikasyonda 493 parselin orman sınırı içinde kalmaya devam ettiği, 501 parselin bir bölümünün 2/B ye ayrıldığı, özel kanunlar uyarınca verilmiş bir tapu kaydının bulunmadığı, senetsizden tespit yapıldığı, kaldı ki; yörede maki sahalarının tesbitine dair talimatnamenin 5. ve 6. maddeleri gereğince orman muhafaza karakteri taşıyan taşınmazların orman rejimi dışına çıkartılmaması gerektiği açıklanarak, daha önce yapılan işlemin yasa ve yönetmeliğe aykırı olması nedeniyle makiye ayırma işleminin iptal edildiği, 5653 sayılı Kanunda ve 17/08/1950 tarihli yönetmelikte maki komisyonlarının kesinleşmiş orman sınırı içinde maki tesbit işlemi yapacağı konusunda hiçbir hüküm bulunmadığı, gerçek kişilerin dayanacağı bir yasal yolun bulunmadığı, taşınmazların bir bölümünün 1949 yılında yapılan orman sınırları içinde kalmaya devam ettiği, 2013 yılında yapılan aplikasyon işleminin kişiye yeni bir dava hakkı vermeyeceği saptanarak gerçek kişinin
- 2 -
2017/9041 - 2018/3806
orman kadastrosuna (aplikasyona) itiraz davasının reddine; Orman Yönetiminin yenilik doğurucu karar verilmesini gerektiren tapu iptali tescil davasının tefrikine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır, ancak kadastro mahkemesince 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/son maddesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti hesaplanmış olması doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple hükmün B bendinin 4.ve 5. paragraflarında yazılı “...Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 1.500,00.-TL...” sözlerinin hükümden çıkarılarak, bunun yerine “...3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/son maddesi gereğince takdir edilen 500,00.-TL maktu vekalet ücretinin..." yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.