Hukuk Genel Kurulu 2015/2905 E. , 2016/91 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ : Yargıtay ... Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı, Yargıtay .... Hukuk Dairesinden verilen 01/10/2013 gün ve 2012/62 E.- 2013/71 K. sayılı karara karşı ileri sürülen temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 18/02/2015 gün, 2014/4-387 Esas, 2015/813 Karar sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi.... tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 261,00-TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, Harçlar Kanunu uyarınca eksik yatırılan 3,20-TL ilam harcının karar düzeltme talep edenden alınmasına, 27.01.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, hakim aleyhinde açılmıştır. Davacı, "sanık" olarak yargılandığı .... Ağır Ceza Mahkemesindeki 2009/191 esas numaralı davanın, 1.11.2012 tarihli oturumunda "Mart" kod isimli kişinin "gizli tanık" olarak dinlendiğini, ancak, Ceza Muhakemesi Kanununun 203 ve 206"ncı maddeleri ile 5276 sayılı Tanık Koruma Kanununa aykırı davranıldığını, sanık olarak kendisinin sözlü taleplerinin mahkeme başkanı olan davalı hakim tarafından reddedildiğini, tanığın yönlendirildiğini, kendisine tanığa soru sorma imkanının tanınmadığını, hakimin bu tutumunun kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek, etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitine karar verilmesini, tespit hükmünün yurt çapında yayınlanmasını istemiş, bilahare yayın isteğinden feragat ettiğini, talebinin sadece hukuka aykırılığın tespitinden ibaret olduğunu" bildirmiştir. Davacının tazminat talebi bulunmamaktadır. Bu haliyle dava, kişilik haklarına saldırılan kimse tarafından, saldırıda bulunanlara karşı açılan, etkisi devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti talebinden ibaret olup, Türk Medeni Kanununun 25/1. maddesine dayanmaktadır. Dava tarihinden önce 1.10.2011 tareihinde yürürlüğe girmiş olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2"nci maddesine göre, aksine bir düzenleme bulunmadıkça şahısvarlığına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Davaya ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakan Yargıtay ...Hukuk Dairesi; 14.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6110 sayılı Kanunun 12"nci maddesiyle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa ilave edilen 93/A maddesinde yer alan, hakimler ve savcıların bir soruşturma ve kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar sebebiyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği hükmünden yola çıkarak, bu hüküm karşısında "davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını" gerekçe göstererek davayı reddetmiş; davacının temyizi üzerine temyiz mercii olarak dosyayı inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise, 18.2.2015 tarihli kararıyla; " davacının yayın isteğinin bir nev"i tazminat talebi niteliğinde olduğunu" kabul ederek, karar tarihinden sonra 18.6.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun, hakim ve savcıların yargısal faaliyetleri sebebiyle açılan tazminat davalarında görevli mahkeme konusunda yeni düzenlemeler getirdiği, bu düzenlemelerin görülmekte olan davalara da uygulanacağı dikkate alınarak dava hakkında karar verilmesi gerektiğini" belirterek .... Hukuk Dairesi"nin kararını bozmuştur. Bozma 6545 sayılı Kanunla getirilen görevle ilgili düzenleme dikkate alınarak bir hüküm tesis edilmesi gerektiğine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulunun, temyiz mercii olarak vermiş olduğu bu karara karşı davacı karar düzeltme talebinde bulunmaktadır.
Davada, etkileri devam eden hukuka aykırılığın tespiti istenmektedir. Davada tazminat taalebi yoktur. 18.6.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun, 70"nci maddesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Koruma Önlemleri Nedeniyle Tazminat" başlığını taşıyan yedinci bölümünde yer alan 141"nci maddesine eklenen 3. fıkra; "Birinci fıkrada yazan haller dışında, suç soruşturması ve kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakim ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davalarının Devlet aleyhine açılabileceğini, Devletin ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hakimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu edeceğini" hükme bağlamaktadır. 6545 sayılı Yasanın 86"ncı maddesiyle 5320 sayılı Kanuna ileve edilen Geçici 8"nci madde de, "Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte halen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların.... yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceğini" belirtmektedir. Görüldüğü gibi, 6545 sayılı Kanunla 5271 ve 5320 sayılı Kanunlarda yapılan değişiklik, tazminat davalarına ilişkindir. Eldeki davada bir tazminat talebi bulunmamaktadır. Davacı sadece, kişilik haklarına saldırı oluşturan eylemin, hukuka aykırılığının tespitini istemektedir. Dolayısıyla bozmada yer verilen 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, davadaki talep nazara alındığında, davanın konusuyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunun 25/1. maddesine dayanan bu isteğin görüleceği yer, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 142"nci maddesinde gösterilen ağır ceza mahkemesi değil, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2"nci maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesidir. O halde, davacının bu yöne temas eden karar düzeltme talebi haklı ve yerinde olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/I-4. maddesi gereğince kabulü ile, Hukuk Genel Kurulu"nun 6545 sayılı Kanunla getirilen göreve ilişkin hükümlerin dikate alınması gerektieği yönündeki bozma kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi sıfatıyla davaya bakan Yargıtay .... Hukuk Dairesi"nin yukarıda açıklanan sebeple davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olması sebebiyle bu gerekçeyle bozulmasına karar verilmelidir. Bu bakımdan sayın çoğunluğun karar düzeltme talebinin reddine ilişkin görüşüne katılamıyorum.