14. Hukuk Dairesi 2019/350 E. , 2019/6984 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 13.07.2013 gününde verilen dilekçe ile eski hale getirme, müdahalenin men"i ve yıkım talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.10.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme isteğine ilişkindir.
Davacı, 693 ada 1 parsel 16 numaralı bağımsız bölümde ikamet ettiğini, davalının da aynı sitede 694 ada 1 parsel 7 nolu bağımsız bölümde ikamet ettiğini, davalının inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesine aykırı olarak çatısının üstünü kapatarak taşınmazının görüş alanını engellediğini, deniz manzaralı evinin artık deniz göremediğini, Seferihisar Belediyesi tarafından yıkım kararı alınmasına rağmen halen eski hale getirmediğini beyanla müdahalenin önlenmesi ve kal kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dairemizin bozma kararı sonrasında davacı, davalıya ait binadaki eklentinin çatı kısmının yıkılmasından vazgeçtiğini sadece pencerelerin sökülerek eski hale getirilmesini istediğini beyan etmiştir.
Davalı vekili, davacının imalatların yapılmasından sonra dava konusu taşınmazları satın aldığını, belediye tarafından alınmış herhangi bir yıkım kararı bulunmadığını, davacıya ait bina ile oturduğu bina arasında kot farkı bulunduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, ... Mahallesi 694 ada l no"lu parsel 7 no"lu bağımsız bölüm üzerindeki binaya çatı üst kotu artırılarak katılan kaçak eklentinin davalı tarafça yıkılarak kaldırılması suretiyle eski hale getirilmesine, yıkım ve kaldırım masraflarının davalı tarafça karşılanmasına karar verilmesi üzerine hüküm Dairemizin 08.02.2017 tarihli 2016/11417 Esas ve 2017/837 Karar sayılı ilamı ile "..davacının komşuluk hukukundan kaynaklanan zararı ile bunun giderilmesine ilişkin önlem ya da önlemlerin tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve sonrasında infaza elverişli bir hüküm kurulması gerektiği düşünülmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulü ile İzmir İli, Seferihisar İlçesi, Tepecik Mahallesi 694 ada l no"lu parsel 7 no"lu bağımsız bölüm üzerindeki davalıya ait terasta denize doğru inşa edilmiş mimari projeye aykırı eklentinin çatı kısmı haricinde kalan bölümlerinin yıkılarak kaldırılması suretiyle eski hale getirilmesine, yıkım masraflarının davalı tarafça karşılanmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683. maddesine göre "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bunun için de mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de; bozma ilamına aykırı olacak şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bozma ilamı sonrası aldırılan 11.04.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının manzarasında bir miktar azalma olduğu, inşaat işlerinin sökülerek eski hale getirilmesi halinde deniz manzarasında kısmi bir iyileşme olacağı yine de panaromik bir manzaranın olmayacağı belirtilmiş, 13.08.2018 havale tarihli ek raporda davalıya en az zarar verecek külfet yükleyecek önlemler bulunmamakla birlikte davalıya ait dava konusu yerin mimari projesine uygun hale getirilmesi gerektiği, eklenti nedeniyle davacının bir zararı olmadığı, taşınmazında değer azalması olmayacağı belirtilmiştir. Bu rapor üzerine mahkemece mimari projeye aykırı eklentinin çatı kısmı haricinde kalan bölümlerinin yıkılarak kaldırılmasına karar verilmiş, bu bölümlerin neler olduğu, sınırları ve ölçüsü tam olarak belirtilmeksizin infazı uygun olmayacak şekilde hüküm tesis edilmiştir. O halde davacının 16.10.2018 tarihli duruşmada alınan beyanları da gözetilerek oluşan zararın giderilmesi için hangi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiden ek rapor alınmak sureti ile belirlendikten sonra tereddüte mahal bırakmayacak şekilde infazı kabil hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.