11. Hukuk Dairesi 2019/2918 E. , 2020/1185 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 08/02/2018 tarih ve 2017/344-2018/119 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, davalılar ile müvekkilleri ile arasında düzenlenen...Finans Faktoring Hizmetleri A.Ş"ye ait hisselerin davacılara devrinin kararlaştırıldığını, hisse alım satımının sonuçlandırılmasından sonra anılan sözleşmelerde açıkça devreden davalıların yükümlülüğünde olan hukuki ve mali yükümlülüklerin ortaya çıktığını, davalıların ihtara rağmen bu yükümlülükleri ifa etmediklerini, davalıların hisse alım satımına konu şirket kayıtları ile ilgili olarak müvekkilerini yanılttıkları ve bazı bilgileri sakladıklarının resmi merciler tarafından düzenlenen raporlarla anlaşıldığını ileri sürerek, şimdilik davalıların yükümlülüğünde olan 2004-2005 yıllarına ait şirket ortakları tarafından kullanılmış ancak faiz alınmamış avanslardan dolayı kurumlar vergisi, pişmanlık zammı ve damga vergisi tutarından şimdilik 5.000 TL"nin, 27/10/2005 tarihinden önceki tarihte şirkette çalışan ..."e ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve mahkeme masrafı tutarlarından şimdilik 1.000 TL"nin,..."a ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve mahkeme masrafı tutarından şimdilik 500 TL"nin, 2004 yılı sonu ve 2005 yılı Mart ve Haziran dönemine ait olup, tahakkuk ettirildiği halde ödenmeyen kurumlar vergisi-geçici vergi tutarından 1.000 TL"nin, 2004 yılına ait Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda tespit edilen, tahakkuk ettirilen ve uzlaşma sonucunda ödenen vergi ziyai ve cezası tutarından şimdilik 10.000,00 TL"nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Asıl davada davalılar vekili, davanın usul ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalı ... arasında 14.09.2005 tarihli hisse devir sözleşmesi ve ek protokol sonucu hisse devrinin gerçekleştiğini, 14.09.2005 tarihli sözleşmenin 4-B maddesinde şirket alacaklarından alıcıların istedikleri alacakların anlaşılacak bedelle devrolunacağı, alıcıların devralmak istemedikleri alacakların satıcı veya onun öngördüğü kişilere devredileceğinin kararlaştırıldığını, protokol ekinde yer alan devredilen şirketin mizanının da devir anında 544.549,80 TL kanuni takipte olan alacağı olduğunun belirtildiğini, ancak ihtara rağmen devredilmesi gereken alacakların devredilmediğini ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL"sinin temerrüt tarihi olan 14.09.2006 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile istemini davalılardan ... yönünden 544.549,80 TL"ye yükseltmiştir.
Birleşen davada davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak asıl davanın reddine dair verilen kararın kesinleştiği, birleşen davanın 14/09/2005 tarihli hisse devir sözleşmesine aykırılık nedeni ile doğan tazminat alacağının tahsili talebine ilişkin olduğu, sözleşmeyi satıcıları temsilen davacı ...’in, alıcıları temsilen davalı ...’ın imzaladığı, daha sonra 27/10/2005 tarihli hisse devir protokolü düzenlendiğini, protokolü hisseleri devir alanlar adına ...’ın, hisseleri devir edenler adına ...’in imzaladığı, Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere anılan sözleşmenin 4/B maddesinde yer alan yükümlülüklerin tüm alıcılar ve satıcılar üzerinde hisseleri oranında sonuç doğuracağının kabulünün gerektiği, birleşen davada davacı ...’in tek başına satıcıları temsilen işbu davayı açamayağı ve davayı alıcıları temsilen sadece ..."a yöneltemeyeceği, davalı...Finans Faktoring A.Ş."nin de sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle davada aktif ve pasif husumet ehliyeti olmadığından birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine, asıl davanın reddine dair verilen karar kesinleşmiş olmakla asıl dava ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Birleşen dava 14.09.2005 tarihli hisse devir sözleşmesine aykırılık nedeni ile tazminat alacağının tahsili istemine ilişkin olup, işbu davada birleşen davanın kısmen kabulüne dair karar, Dairemizin 02/03/2017 tarih ve 2015/15320-E 2017/1237 K. sayılı ilamıyla, "birleşen davaya dayanak yapılan sözleşme davalı ... ile davacı ... tarafından alıcıları ve satıcıları temsilen imzalanmış ise de, anılan sözleşmenin 4/B maddesinin tüm alıcılar ve satıcılar üzerinde hisseleri oranında sonuç doğuracağı, bu bağlamda davacı ..."in tüm hisseler için tek başına dava açamayacağı gibi, davalı ... hakkında da tüm hisselere ilişkin olarak mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulduktan sonra birleşen davada davacı ...’in aktif husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa 27.10.2005 tarihli hissse devir protokolü doğrultusunda, davacı ...’e ait 1.000,00 YTL sermaye paylı ve 1.000,00 YTL nominal değerindeki 1 adet hissenin davalı ...’a devredildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Bu durumda birleşen davada, davacı ...’e ait 1 adet hissenin davalı ...’a devri nedeniyle, davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davacı ...’in aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.