Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/253
Karar No: 2016/75
Karar Tarihi: 22.01.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/253 Esas 2016/75 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/253 E.  ,  2016/75 K.
"İçtihat Metni"

##########
MAHKEMESİ : .......Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
##########
##########
##########
##########

Taraflar arasındaki “marka hakkına tecavüz nedeniyle maddi manevi tazminat ile tecavüzün önlenmesi ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ....Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.05.2012 gün ve 2011/320 E.-2012/121 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay ... Dairesinin 17.06.2013 gün ve 2012/13609 E.-2013/12581 K. sayılı kararı ile;
(...Davacı vekili, davalının TSE markasını izinsiz kullandığını, işyerinde davalının satışa sunduğu TSE markalı 355.000 Metre elektrik kablosu ve ambalajının tespit edildiğini, bundan dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, 6.500 TL maddi, 32.500 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan faizle birlikte davalıdan tahsiline, TSE markasına tecavüzün önlenmesine, tecavüze konu ürünlerin imhasına verilecek kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu olayda tespit edilen malların piyasaya satılmadığını, olaydan sonra TSE belgeli üretimin derhal durdurulduğunu ve TSE nezdinde belge başvurusu yapıldığını, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 13/07/2011 tarihinde davalıya ait işyerinde yapılan aramada kule markası taşıyan ve üzerinde davacı kurum adına tescilli 82347 no" lu TSE marka ve logosu bulunan kabloların ele geçirildiği, davalının eyleminin 556 sayılı KHK" nun 9 ve 61. Maddeleri gereğince, davacının garanti markası niteliğindeki marka hakkına tecavüz teşkil ettiği gerekçesiyle, davacıya ait TSE garanti markasının davalı tarafından izinsiz olarak kullanılması nedeniyle davalının bu markaya tecavüzünün önlenmesine, TSE garanti markasının izinsiz olarak kullanıldığı davaya konu ürünlerin toplatılarak karar kesinleştikten sonra imhasına, 6.500 TL maddi, 6.500 TL manevi tazminatın davalıdan 13.07.2011 tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde karar özetinin, masrafı davalıdan alınmak üzere, Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde, 1/8 gazetede tek sayfası ebadında ve bir kez ilanına karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davacı kuruma ait markanın davalı tarafından haksız olarak kullanılması nedeniyle uğranılan maddi manevi zararın tazmini ile markaya tecavüzün önlenmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece davacının istemleri haklı görülerek markaya tecavüzün men’i ile tazminata karar verilmiştir. Davacı taraf ayrı davalara konu olabilecek markaya tecavüzün men’i ile tazminat istemlerini tek bir davada istemiştir. O halde mahkemece, davacının kabul edilen markaya tecavüzün men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerinin her biri için davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, sadece maddi ve manevi tazminat kalemleri için ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi, tecavüzün önlenmesine ilişkin istem ile ilgili olarak vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

##########

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava: davacı kuruma ait markanın, davalı tarafından haksız kullanımı nedeniyle uğranılan maddi manevi zararın tazmini ile markaya tecavüzün önlenmesi ve fiili durumun ortadan kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında bir sözleşme bulunmaksızın imal ettiği ""Kule"" markalı kablolar üzerinde haksız yere TSE marka ve logosunun kullandığını, davalının TSE markasını yasal yollarla almadığından müvekkili kuruma ödemesi gereken marka, belge ve kullanma ücretlerini, ödemeyerek müvekkilini gelir kaybına uğrattığını ayrıca manevi olarak da zarar görmesine sebebiyet verdiğini, belirterek maddi ve manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan faizle birlikte davalıdan tahsiline, tecavüzün önlenmesine, fiili durumun ortadan kaldırılmasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından üretilen malların satışa sunulmadığını, üretimin derhal durdurularak davacı kurum nezdinde belge başvurusu yapıldığını, tazminat talebinin fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalıya ait işyerinde yapılan aramada Kule markası taşıyan ve üzerinde, davacı kurum adına tescilli 82347 numaralı TSE marka ve logosu bulunan kabloların ele geçirildiği, davalının eyleminin 556 sayılı KHK" nun 9 ve 61.maddeleri gereğince, davacının garanti markası niteliğindeki marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, aynı KHK"nun 62. maddesi gereğince marka sahibi olan davacının tecavüzün önlenmesini, durdurulmasını ve tecavüz sonucunda meydana gelen maddi ve manevi zararın tazminini talep edebileceği gerekçesiyle davacıya ait TSE garanti markasının davalı tarafından izinsiz kullanılması nedeniyle davalının bu markaya tecavüzünün önlenmesine TSE Garanti markasının izinsiz olarak kullanıldığı davaya konu ürünlerin toplatılarak karar kesinleştikten sonra imhasına; 6.500 TL maddi, 6.500 TL manevi tazminatın davalıdan 13.07.2011 tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, karar kesinleştiğinde karar özetinin, masrafı davalıdan alınmak üzere, Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde, 1/8 gazetede tek sayfası ebadında ve bir kez ilanına, karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince temyizi üzerine: Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; objektif dava birleşmesinin söz konusu olduğu her halde, her bir dava türü için tek bir vekalet ücretine mi hükmedileceği, yoksa her bir dava türü için ayrı ayrı mı vekalet ücretine hükmedileceği noktasında toplanmaktadır.
Objektif dava birleşmesi 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun aksine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş­tir. HUMK 43. maddesinde aynı davacının veya davacıların, birden çok davalı­yı ihtiyarî dava arkadaşı olarak tek dava içinde talep yöneltmelerinin şartları düzenlenmiş bulunmaktadır. Aynı davacının ya da dava­cıların birden çok bağımsız talebini aynı davalıya karşı ileri sürmesi olanağı ve şartları düzenlenmişken, hakkında doğrudan bir düzenlenme olmasa da gerek öğreti gerekse uygulamada HUMK 3. maddesindeki düzenlemeden yola çıkılarak objektif dava birleşmesi kabul edilmiştir. HUMK 3. maddesinde mahkemenin görevine ilişkin olarak, “müddeabihin birden fazla olması hali” şeklinde bir belirleme nedeniyle, HUMK yürürlüktey­ken de kabul edilen objektif dava birleşmesi, daha sonra ayrıca HMK 110. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden faz­la aslî talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır ”.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda: davacı, davalıya karşı birbirinden bağımsız olan birden fazla aslî talebini aynı davada birleştirebilir, yani birden fazla davasını aynı dava dilekçesiyle açabilir; buna objektif dava birleşmesi denir. Objektif dava birleşmesi tanımından da anlaşılacağı üzere bir da­vada aynı taraflar arasında birden fazla talebin ileri sürülmesi, yani aynı taraflar arasında birden fazla talep sonucunun mahkeme önüne çözümlenmesi amacıyla getirilmesidir. Objektif dava birleşmesinde görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcut olup, söz konusu birden fazla talep birbirinden bağımsızdır. Taleplerin birbirinden bağımsız olmasının birçok sonucu vardır. Bunlardan biri de talepler birbirinden bağımsız oldu­ğu için vekâlet ücretinin ayrı ayrı takdir edilmesine yöneliktir. Objektif dava birleşmesinde, taleplerden her biri ayrı ve eşit düzeyde dava konusudur. Aslında her bir talebin tek başına dava edilme olanağı vardır. Bu nedenle her bir talep bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince dava marka hakkına tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olmak üzere üç ayrı dava açılmıştır.
Bu durumda, her bir dava türü için davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğine Kurul çoğunluğunca karar verilmiştir.
Genel Kuruldaki görüşmelerde bir kısım üyelerce, somut olayda davacının davalıya karşı birbirinden bağımsız, birden fazla talepte bulunmadığı davaların yığılmasından (objektif dava birleşmesinden) söz edilemeyeceği, davacının talebinin birbirine bağlı talepler olduğu, eldeki davada tek bir müddeabih bulunduğu birbirinden bağımsız taleplerin varlığından bahisle ayrı ayrı vekalet ücreti takdirini gerektirir üç ayrı davanın varlığından söz edilemeyeceği bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği belirtilmiş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda açıklanan gerekçeyle benimsenmemiştir.
Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 22.01.2016 gününde oy çokluğu ile karar verildi.



##########

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi