Hukuk Genel Kurulu 2014/236 E. , 2016/72 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tapu iptali tescil olmadığı taktirde tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesince tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat isteminin kabulüne dair verilen 12.06.2012 gün ve 2010/301 E., 2012/316 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar Sevim ve Sebahat Özcan vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 26.11.2012 gün ve 2012/12277 E. - 2012/13665 K. sayılı ilamı ile;
“...Davacı vekili, dava konusu 2761 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada bulunan 3 numaralı dairenin davacı tarafından, davalı tarafın murisi Bilal Özcan"ın izniyle yaptırıldığını öne sürerek dairenin tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde daireye isabet eden bedelin tahsilini istemiştir.
Davalı ... ve ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davaya konu daire bedeli yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş ise de temliken tescil koşullarının oluşmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Davalı tarafın temyizi de davaya konu daire bedeline yöneliktir.
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi uyarınca taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Başka bir anlatımla davacı, davaya konu 2761 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3 numaralı dairenin inşaat masraflarını karşıladığını ispat etmesi gerekir. Kuşkusuz ispat edilmesi gereken husus maddi bir olay olduğundan iddianın tanık beyanları ile de ispatı mümkündür. Somut olayda ise; davacı dosyada mevcut delillerle davaya konu 2761 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3 numaralı dairenin masraflarını karşıladığını ispatlayamamıştır. Mahkemece bedele ilişkin davanın da bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 724. maddesi gereğince tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 2761 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada bulunan üç numaralı dairenin davacı tarafından, davalı tarafın murisi Bilal Özcan"ın izniyle yaptırıldığını öne sürerek dairenin tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde daireye isabet eden bedelin tahsilini talep etmiş, mahkemece temliken tescil koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davaya konu daire bedeli yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... Özcan (Karabıyık) ve Sebahat Özcan (Kökrem) vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, “dinlenen davacı tanıklarının davacının, muris Bilal Özcan"ın sağlığında ve onun rızasıyla davaya konu olan üç numaralı daireyi yaptığını ve tüm yapım masraflarının davacı tarafından karşılandığını açık bir şekilde yeminli ifadelerinde beyan ettiklerini, tanık ifadeleri arasında bu yönde bir çelişki bulunmadığı, dava konusu daire bedelinin davacı tarafından karşılandığının duraksayama yer vermeyecek şekilde somut olarak tanıklarca ortaya konulduğu” gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme hükmünü temyize davalılardan Sevim Özcan (Karabıyık) ve Sebahat Özcan (Kökrem) vekili getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu edilen dairenin inşaat masraflarının davacı tarafından karşılandığının ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrası “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” hükmünü içermekte olup 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesindeki karşılığı ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” şeklindedir.
Dava konusu yapılan hakkın (meselâ alacağın) gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddî hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur. İşte dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir (KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B. 6, C.I., İstanbul 2001, s. 1966).
İspat yükü ise yukarıda HMK’nin 190. maddesinde ve TMK’nin 6. maddesinde de ifade edildiği gibi iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan lehine hak çıkaran yana ait külfettir. Bununla birlikte ispat için bir yükümlülük olduğunu söyleyemeyiz.
Genel olarak ispat vasıtalarından olan tanık deliline ise HMK’nin senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen 200. maddesi ve senede karşı ispat yasağı başlıklı 201. maddesinde düzenlenen haller dışında başvurulabileceği söylenebilir. Bu bakımdan maddi bir vakıanın ispatı için de tanık deliline başvurulabilecektir.
Somut olayda davaya konu edilen üç numaralı dairenin kendisi tarafından yapıldığını iddia etmesi bakımından ispat yükünün davacıda olduğu ve bu maddi vakıanın tanık delili ile ispatlanabileceği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı sözkonusu dairenin yapım işinin kendisi tarafından icra edildiğini dokuz tanık dinleterek ispata çalışmış olup dinlenen tüm tanıklar dava konusu dairenin inşaat masraflarının davacı tarafından karşılandığını doğrular yönde beyanda bulunmuşlardır. Buna karşın davalılarca aksi yönde delil ortaya konulamamıştır. Bu bakımdan dava konusu dairenin inşaat masraflarının davacı tarafından karşılandığının başvurduğu tanık delili ile ispat etmiş olduğu yönündeki yerel mahkeme direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olup davalılardan Sevim Özcan (Karabıyık) ve Sebahat Özcan (Kökrem) vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 14.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.