11. Hukuk Dairesi 2018/3001 E. , 2019/4565 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/11/2016 tarih ve 2015/102 E. - 2016/932
K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 11/04/2018 tarih ve 2017/1467-2018/685 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin taahhüdü altında yapım çalışmaları gerçekleştirilen iş kapsamında kazı makinelerinin asfalt seviyesinden orta refüjdeki bordür ve toprakları kazmaya başladıkları sırada kablo ile temas ettiğini, bu hususun 20/06/2006 tarihli tutanak ile saptandığını, hasarın olduğu bölgede 3 adet 154.000 KWA kablonun üzerinde ikaz bantlarının ve sarı kum tabakası yastıklamanın olmadığını, ayrıca asfalt kotu ile kabloların üstleri arasındaki mesafenin 20 cm derinlikte olduğu, hasar sebebiyle TEİAŞ tarafından müvekkili hakkında Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/318 Esas sayılı dosyasından 56.389,46 TL alacağın tahsili için dava açıldığını, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 39.742,62 TL zararın işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verildiğini ve kararın 20/11/2014 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafından kararın icra takibine konu edilip asıl alacak, faiz ve yargılama giderleri ile birlikte hesaplanan 132.224,82 TL borcun 23/12/2014 tarihinde müvekkili tarafından ödendiğini, davalı ile müvekkili arasında İnşaat All Risk Sigorta Poliçesi imzalandığını, riskin poliçe teminatı süresi içinde gerçekleştiğini, ileri sürerek 132.224,32 TL.nin ödeme tarihi itibarıyla işleyen en yüksek Banka avans faizi ile davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, sigorta poliçesindeki Munich RE 102 klozunda belirlenen şartların yerine getirilmesi halinde ve poliçede belirlenen limitler dahilinde tazminat yükümlülüklerinin bulunduğunu, davacı sigortalının anılan kloz uyarıca kazı işine başlamadan önce ilgili yetkililerle bağlantı kurup bu tesisatların yerini ilgili plan ve projelerine göre tam olarak (fiilen) saptaması ve bunların zarar görmesini engellemek için gerekli önlemleri alması gerektiğini, Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/585 E.-2013/387 K. sayılı kararı ile davacının %70 kusurlu bulunduğu ve davacı sigortalı tarafından ilgili yetkililerle bağlantı kurularak yer altındaki mevcut kablo boru ve benzer donanımların yerleri tam olarak saptanmadan ve kabloların zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almadan kazı faaliyetine başladığınının sabit olduğunu, bu ilamın kesinleşmiş olması sebebiyle bağlayıcı nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, poliçenin Münich Re 102 klozunda diğer şartlar ile birlikte tazminatın karşılaması için davacıya bir takım yükümlülükler getirildiği, davacının işe başlamadan önce kablo sahibi olan TEİAŞ ile irtibat kurarak mevcut kablo ve boruların yerlerinin tam olarak saptanması ve bunların hasarlarını önlemek üzere gerekli önlemleri alma yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.