Hukuk Genel Kurulu 2014/194 E. , 2016/65 K.
"İçtihat Metni"##########
MAHKEMESİ :##########İcra Hukuk Mahkemesi
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda ..... (Hukuk) Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 22.10.2012 gün ve 2012/1084 E.-2012/999 K. sayılı kararın incelenmesinin .... tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ...Hukuk Dairesinin 14.03.2013 gün ve 2012/33465 E.-2012/9304 K. sayılı kararı ile;
(...Alacaklı tarafından borçlu hakkında dört adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle borçlu tarafından İİK.nun 7l ve 33-a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır.
BK.nun 133. maddesinde aynen "Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş olur:1-) Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde, 2-) Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde" hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun"un “Müruru Zamandan feragat” başlıklı 139. maddesine ise "İptidaen müruru zamandan feragat batıldır. Müteselsil borçlulardan biri tarafından vukubulan feragat, diğerlerine karşı dermayan olunmaz. Feragat, taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından biri tarafından sadır olduğu takdirde de hüküm böyledir. Asıl borçlu tarafında vukubulan feragat, kezalik kefile karşıda dermayan olunamaz." düzenlemesi yer almıştır.
Yukarıda açıkça yer verilen kanun maddeleri uyarınca, borçlunun borcunu ikrar etmesi zamanaşımını kesen nedenlerden birisidir. Borcun ikrar edilmesi, tek yanlı bir irade açıklaması olup; borçlunun kendi borcunun devam etmekte olduğunu kabul anlamındadır. Borç ikrarının sonuç doğurabilmesi için, fiil ehliyetine ve malları üzerinde tasarruf yetkisine, sahip olan borçlunun veya yetkili vekilinin, bu iradeyi alacaklıya yöneltmiş bulunması ve ayrıca zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir.
Diğer taraftan borçlunun zamanaşımı def"ini ileri sürme hakkından önceden feragat etmesi geçersizdir. Önceden feragattan amaç, sözleşme yapılmadan önce veya yapılırken vaki feragattir. Oysa daha sonra vazgeçmenin geçersiz sayılacağına ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. O nedenle borç zamanaşımına uğradıktan sonra borçlu zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat edebilir. Zira, burada doğmuş bir def"i hakkından feragat söz konusudur ve hukuken geçerlidir (EREN, Fikret; Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, (İstanbul:Beta Yayını, 2003), s.1245).
Zamanaşımı süresinin sona ermesinden sonra borç ikrarının, zamanaşımı def"inden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiği, öğretideki baskın görüşlerle ve yargıtay içtihatları ile kabulu edilmektedir (Anderas Von Tuhr, Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, II. Cild,(Çeviren Av.Cevad Edege), (İstanbul: Yeni Matbaba,1953 Sh. 762; Hukuk Genel Kurulu"nun 33.02.2000 T. 2000/15-17 Esas 2000/116 Karar sayılı kararı). Zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun da bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı def"ini ileri sürmesi çelişkili davranış yasağını oluşturur ve TMK.nun 2. maddesine aykırıdır.
Somut olayda, şikayetçi borçluya çıkartlan ödeme emri tebligatı 19.07.2012 tarihinde tebliğ edildikten sonra, takibin 8.İcra Müdürlüğü"nün 2012/8993 sayılı dosyasında yapılan 11.09.2012 tarihli hacze kadar zamanaşımına uğradığı mahkemenin kabulündedir ve tartışmasızdır. Ne var ki, şikayetçi borçlu 11.09.2012 tarihli haciz tutanağında borcu ikrar etdiğinden zamananşımı def"inden zımnen feragat etmiştir.
O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 71/2 ve 33/a maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına ilişkindir.
Şikâyetçi borçlu vekili, kambiyo senetlerine mahsus yolla girişilen icra takibinin 02.08.2004 başlangıç tarihli olup takip edilmediğinden işlemden kaldırıldığını, alacaklı vekilinin talebi üzerine 11.11.2008 tarihinde yenilendiğini, takipsizlik nedeni ile bu takibin de işlemden kaldırıldığını, alacaklı vekilinin yenileme talebi üzerine 19.07.2012 tarihinde yenilendiğini ancak yenileme dilekçesinin tebliğ edilmediğini, takip konusu bonoların 3 yılda zamanaşımına uğradığını, icra takibinin zamanaşımı ve takibin yenilendiğinin tebliğ edilmemesi nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek icra takibinin geri bırakılmasını talep etmiştir.
İcra Mahkemesince, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu, icra dosyasında son işlem tarihinin 11/11/2008 olduğu, yenileme harcının 19/07/2012 tarihinde yatırıldığı gerekçesiyle bonolarda uygulanması gereken 3 yıllık zamanaşımı süresinden sonra yenilendiği anlaşılan icra takibinin geri bırakılmasına dair verilen karar, karşı taraf (alacaklı) vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda gösterilen gerekçe ile bozulmuş ve mahkemece önceki gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı karşı taraf (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; takip borçlusunun haciz işleminin gerçekleştirildiği sıradaki beyanlarının borç ikrarı veya zamanaşımından zımni feragat olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği, somut olayda icranın geri bırakılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İcra aşamasında zamanaşımına ilişkin def’i iki şekilde ileri sürülmektedir; birincisi takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımı defi, diğeri ise, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı defidir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte; takibin kesinleşmesinden önceki devrede zamanaşımı definin İİK"nun 168/5. maddesi uyarınca yasal 5 günlük şikâyet süresinde ileri sürülmesi gerekir. Takipten sonraki devrede ise İİK"nun 170/b maddesi yollaması ile aynı Kanunun 71. ve 33/a maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürebilir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 71/2. maddesi gereğince borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33a. maddesi hükmü kıyasen uygulanır.
Anılan 33/a maddesi:
“İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir.
Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.
İcranın devamına karar verilmesi halinde 33 üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır.” hükmünü haizdir.
Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonra borcun zamanaşımına uğraması halinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesini ister. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 662.ve 663 maddeleri ve Borçlar Kanununun 133 ve 136. maddeleri gereğince zamanaşımının kesildiği ya da durduğu resmi ya da imzası borçlu tarafından ikrar edilen adi belge ile kanıtlanmadıkça icranın geri bırakılmasına karar verilmelidir.
Somut olayda; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte bonoya dayalı olarak 02.08.2004 tarihinde şikayet eden (borçlu) aleyhine icra takibi başlatılmış, takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılan icra takibi 11.11.2008 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle yenilenmiş, yine takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılmış ve 19.07.2012 tarihinde harcı ödenmek suretiyle yenilenmiştir.
Bilindiği üzere; TTK’nın 661.maddesi gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip konusu bonoya ilişkin alacak hakkı borçluya karşı vadeden başlayarak 3 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Şikayete konu icra takibinde son işlem tarihi olan 11.11.2008 tarihinden yenileme tarihi olan 19.07.2012 tarihine kadar hiçbir takip işlemi yapılmamış olup TTK’nın 662 ve 663. maddeleri gereğince zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı iddia ve ispat edilmemiştir. Borçlar Kanununun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK.nun 662. maddesi poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamış olup Borçlar Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar için geçerli olan BK’nun 133, 136 ve 139. maddelerinin somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu nedenle, kambiyo senetlerine mahsus yolla takip konusu bonoların takip kesinleştikten sonraki dönemde üç yıl süre işlem yapılmaması nedeniyle zamanaşımına uğramasından kaynaklanan icranın geri bırakılmasına dair yerel mahkemece verilen direnme kararı isabetli olup, onanması gerekmiştir.
S O N U Ç : Karşı taraf (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA, eksik yatırılan 4,9 TL harcın temyiz edenden alınmasına, 22.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
##########