Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5157
Karar No: 2019/6940
Karar Tarihi: 22.10.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/5157 Esas 2019/6940 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, kendisine ait olan bir taşınmazın yanındaki davalıya ait taşınmazdaki binanın bir kısmının kendi taşınmazına taşkın olduğunu ileri sürerek, taşkın bina nedeniyle oluşan elatmanın önlenmesi, taşan kısmın yıkılması ve binanın yapılış tarihinden dava tarihine kadar işlemiş ecrimisil bedelinin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise binanın ruhsatlı olduğunu, projesinin belediye tarafından onaylanmasından sonra inşaatın yapıldığını, taşınmaz üzerindeki binanın önceki malikleri tarafından yapıldığından müvekkilinin iyiniyetli kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, asıl davanın reddi ile davalının temliken tescil isteminin kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davacının talebinin kabul edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesi, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkını o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Ancak tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın olduğu durumda, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek yoktur. Ayrıca yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olması ve yapı sahibinin taşınmaz malikine bu bedeli ödemesi gerekmektedir. Taşkın yapının zeminindeki arazi parças
14. Hukuk Dairesi         2018/5157 E.  ,  2019/6940 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.11.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve davalı tarafça savunma yoluyla TMK’nın 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacı yanın taleplerinin reddi ile davalı yanın temliken tescil isteminin kabulüne dair verilen 08.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemine ilişkin olup davalı tarafça savunma yoluyla TMK’nin 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuştur.
    Davacı vekili, müvekkilinin 536 ada 190 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı adına kayıtlı 536 ada 191 parsel sayılı taşınmazdaki davalıya ait binanın bir kısmının davacının taşınmazına taşkın olduğunu ileri sürerek, taşkın bina nedeniyle oluşan elatmanın önlenmesini, taşan kısmın yıkılmasını ve binanın yapılış tarihinden dava tarihine kadar işlemiş ecrimisil bedelinin yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davalıya ait taşınmaz üzerinde bulunan binanın ruhsatlı olduğunu, projesinin belediye tarafından onaylanmasından sonra inşaatın yapıldığını, taşınmaz üzerindeki binanın önceki malikler tarafından yapıldığından müvekkilinin iyiniyetli kabul edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş, taşkın kısmın rayiç bedelinin ödenmesi karşılığında davacı adına tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece asıl davanın reddi ile davalının temliken tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
    Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nin 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nin 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nin 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
    İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. (Sübjektif koşul)
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacıya ait 536 ada 190 parsel ve davalıya ait aynı ada 191 parsel sayılı taşınmazın geldi parsellerinin 13 ada 32, 33 ve 34 parsel sayılı taşınmazlar olduğu, bu kütük sayfalarının, önce tevhit nedeniyle daha sonrasında ifraz nedeniyle kapanması sonucu 536 ada 190 ve 191 parsel sayılı taşınmazların 18/09/1975 tarih ve 3006 yevmiye sayılı işlem ile önceki malikler adına tescil olunduğu, geldi parsellerin kadastro tespitinin 1969 senesinde kesinleşerek taşınmazların çapa bağlandığı, davalıya ait 536 ada 191 parsel üzerindeki yapının yapı kullanma izin belgesinde inşaata başlama tarihinin 11/12/1987, inşaatın bitiş tarihinin ise 28/07/1989 olduğu anlaşıldığından yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davalının iyiniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden, TMK’nin 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinin reddi, davacının davasının ise kabulü gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi