Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının genel haciz yoluyla başlattığı takibin müddet takipsiz bırakılması halinde takibin kesinleştiği de gözönüne alınarak daha sonra takip borçluları hakkında takibin yenilenmesi talebinde  bulunabileceği icra mahkemesi karar yerinde de doğru olarak belirtmiştir. Ancak; bu yenileme talebi üzerine muteriz borçlu R. G.."un kredi sözleşmesinde kefil olduğunu, sorumluluğunun  kefalet limiti ile sınırlı olan 40.000.000 TL nin ödendiğini, bu nedenle de alacaklının 2.9.1999 tarihinde icra dosyasında hakkındaki haciz işlemlerinin fekkini istediğini ileri sürmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece bu durumda yapılması gereken iş alacaklı bankadan da 2.9.1999 tarihli hacizlerin fekkine ilişkin talebin (Dairemiz süregelen içtihatlarında da benimsendiği gibi borcun ödendiğine karine teşkil edeceği) belirtilmek suretiyle ve kefilin kredi sözleşmelerindeki sorumlu olduğu miktarın gerçekten ödenip ödenmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.