Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/80
Karar No: 2016/59
Karar Tarihi: 22.01.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/80 Esas 2016/59 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/80 E.  ,  2016/59 K.
"İçtihat Metni"

##########
MAHKEMESİ :##########İcra Hukuk Mahkemesi
##########
##########
##########
##########


Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması ve tahliye"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; .....İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.04.2013 gün ve 2012/1010 E. 2013/381 K. sayılı kararın incelenmesi ...... tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin 01.07.2013 gün ve 2013/9449 E.- 2013/11311 K sayılı ilamı ile;
(... Dava, kira alacağının tahsiline yönelik icra takibine vaki itiraz nedeniyle itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, ödenmeyen 2012 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayı kira bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı borçlunun haksız ve yersiz olarak itiraz ettiğini, yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra 885 TL asıl alacak ve 83 TL faiz yönünden itirazın kaldırılması, akdin feshi ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, kiralanana yaptığı tadilat nedeniyle kira parasından mahsup yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı alacaklı, ödenmeyen 2012 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayı kira bedellerinin tahsili amacıyla 03.10.2012 tarihinde icra takibi başlatmış, davalı süresinde takibe itiraz etmiştir. Davalı dava aşamasındaki savunmasında taşınmaza tadilat masrafı yapıldığını, yapılan 885 TL. masrafın kira bedelinden mahsup edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01/02/2008 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kiracı tarafından yapılan tadilatların kira bedelinden düşüleceğine dair hüküm bulunmamaktadır. Davalının 12.10.2012 tarihinde yaptığı ve davacının da kabulünde bulunan 4354 TL ödemenin Ekim 2012 kirasını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Davacı eksik ödemeyi bu şekilde açıkladığına ve davalının da 885 TL tadilat nedeniyle eksik ödemeyi savunduğunun anlaşılmasına göre bu miktar üzerinden itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

##########

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,kira alacağının tahsili ve tahliye amacıyla başlatılan icra takibine itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar; Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını taraf vekilleri temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda işin esasına girilmeden önce mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında tahliye ve 885 TL asıl alacak yönünden bozma kararına direnildiği belirtilip hüküm kısmında 885 TL asıl alacak yönünden bir hüküm kurulmamış olması karşısında gerekçe ile hüküm arasında çelişki olup olmadığı hususu önsorun olarak ele alınıp, incelenmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde belirtilmiştir.(Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388.maddesi)Buna göre karar, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında tereddüte yol açacak çelişkiler taşımaması ile mümkündür.
Önemle vurgulanmalıdır ki, direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yapacağı inceleme ve değerlendirme sırasında gözeteceği temel unsurlardan birini, bozmaya karşı tarafların beyanlarının tespiti ile uyulup uyulmama konusunda verilen ara kararları ile sonuçta hüküm fıkrasını içeren kısa ve gerekçeli kararların birbiriyle tam uyumu ve buna bağlı olarak da kararın ortaya konulan sonucuna uygun gerekçesi oluşturmaktadır. Bunlardan birisinde ortaya çıkacak farklılık ya da aksama çelişki doğuracaktır ki bunun açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur.
Başka bir ifadeyle, mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, Özel Daire bozma ilamına hangi açılardan uyulup hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu ve bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanması, kararın yargısal denetimi açısından aranan ön koşullardır.
Nihayet, direnme kararları, yapıları gereği, yasanın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı bir Yargıtay dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında:
Mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında aynen ""...takip talebine göre aylık kira bedeli 439,12 TL olup taraflar arasında kira bedeli hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira kontratında kira bedelinin aylık peşin olarak ödeneceği belirtilmiş, davacı alacaklı da 01/02/2012 tarihinde başlayan yeni dönem için 8 aylık kira bedeli olan 3.413 TL"nin tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu da ödeme emrinde belirtilen 30 günlük ödeme süresi içerisinde takibe konulan kira bedelinin tamamını fazlasıyla kiralayan vekili hesabına ödediğinden, bu ödeme de alacaklı tarafça kabul edildiğinden, bu durumda borçlunun temerrüde düştüğünden bahsedilemez. Temerrüt şartları oluşmadığından tahliye talebinin reddine ilişkin önceki kararda aynen direnilmesi ile tahliye talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar Yargıtay bozma kararında 885 TL eksik ödeme ile ilgili itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere davalı borçlu tarafından takip konusu edilen asıl alacağın tamamı ödendiğinden, nitekim bu ödemenin Yargıtay bozmasında belirtildiği üzere ekim 2012 kirasını da kapsadığı belirtildiğinden, eksik ödendiği iddia edilen 885 TL takibe konu edilmediğinden, bu ihtilaflı durum takip tarihinden sonra işleyen kira bedellerine ilişkin olduğundan, bu miktar için itirazın kaldırılmasına karar verilmesi hukuken mümkün değildir.
Ancak davalı borçlu hem borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğinden ve aynı gün takip konusu asıl alacağı ödemiş ise de; ödeme tarihine kadar işleyen faiz, icra masrafları, icra vekalet ücreti gibi alacaklar yönünden de takip durduğundan, alacaklı asıl alacağın ferisi olan alacaklara kavuşamadığından, feri alacaklar yönünden itirazın kaldırılmasına, takibin devamına karar vermek gerekmiş....”
açıklamasından sonra hüküm kısmında;
""1-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile,
a-) Davacının borca itirazının kaldırılması ile ilgili talebinin kabulü ile takip çıktısı 3.596 TL alacağın sadece ferileri yönünden itirazın kaldırılmasına, feri alacakları yönünden takibin devamına,
b-) Feri alacaklar likit olarak belli olmadığından tespiti hesaplama gerektirdiğinden davacının tazminat talebinin reddine,
c-)Davacının tahliye talebinin reddi ile önceki kararda direnilmesine...."" şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Kararın gerekçe kısmında 885 TL asıl alacağın ödendiği belirtilerek asıl alacak yönünden itirazın kaldırılmadığı ve temerrüt oluşmadığından tahliye talebinin reddedildiği belirtilerek bu hususlarda direnildiği açıklanmakta ise de hükümde tahliye talebinin reddedildiği ve bu hususta direnildiği belirtilmesine rağmen 885 TL asıl alacağa yönelik itirazın kaldırılması ile ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı görülmektedir.
Açıklandığı üzere mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratacak şekilde bir karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yerel mahkeme kararının işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin salt bu usulü eksikliğe dayalı olarak bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 22.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi