Esas No: 2019/1140
Karar No: 2022/27
Karar Tarihi: 25.01.2022
Danıştay 9. Daire 2019/1140 Esas 2022/27 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2019/1140 E. , 2022/27 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/1140
Karar No : 2022/27
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü-…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat Taahhüt A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına dayanılarak 2015/Aralık dönemi için re'sen tarh edilen damga vergisi ile bir kat kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; Anayasa Mahkemesinin E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararında, Anayasada yer alan hukuk devletinin en önemli ilkelerinden olan hukuk güvenliğinin, belirliliği zorunlu kıldığı, vergilemede belirlilik ilkesinin, yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerektirdiğinin belirtildiği, anılan kararda, belirliliğin takdir komisyonunda geçen süreyi dikkate alarak zamanaşımı bağlamında değerlendirildiği fakat belirlilik ilkesinin sadece zamanaşımıyla ilgili olmayıp, her türlü değişimden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmeye açık olan ekonomik hayatın dinamikliliği de gözönüne alındığında, mükelleflerin ticari hayatta ve ekonominin diğer alanlarında alacakları kararları etkilemesi nedeniyle ayrıca öneme sahip olduğu, bu kapsamda, mükelleflerin ticari faaliyetlerini, mal varlıklarını ve ileriye dönük kararlarını doğrudan etkileyecek olan tarhiyatların temelinde yer alan takdir komisyonu kararlarının alınma süresinin de belirli olması gerektiği, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen bir yıllık sürenin, sadece zamanaşımının duracağı süreye ilişkin olmayıp, söz konusu bir yılı aynı zamanda takdir komisyonunun matrah takdiri için kullanabileceği azami süre olarak kabul etmenin mükelleflere hukuki güvence sağlayan belirlilik ilkesinin de bir gereği olduğu, aksi halde, sınırsız veya genel zamanaşımıyla sınırlı sürede matrah takdir edilebileceği, ancak bu sürenin sadece bir yıllık kısmının zamanaşımını durduracağının kabul edilmesi, Anayasa Mahkemesin kararında sözü edilen ve eleştirilen idarenin öngörülemeyen keyfiliğini doğuracağı ve bu durumunda açıkça hukuk devletine aykırılık teşkil edeceği, bu sebeple de dava konusu olayda takdir komisyonu kararı bir yıllık azami süre aşılarak alındığından, söz konusu idari işlem şekil yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, bu işleme dayalı olarak yapılan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığından, davanın kabulüne cezalı tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek başvurunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Atıfta bulunduğu sözleşmeyi değiştiren bir kağıt mahiyetinde olduğu anlaşılan iş bitirme belgesinin ihtiva ettiği tutar üzerinden 488 sayılı Damga vergisi Kanunu'nun (1) sayılı tablosuna göre damga vergisine tabi tutulması gerektiğinden yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ: Daire kararında belirtilen gerekçe ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY: Davacı adına, takdir komisyonu kararına dayanılarak 2015/Aralık dönemi için re'sen tarh edilen damga vergisi ile bir kat kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Takdir Kararı" başlıklı 31. maddesinde takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanacağı, takdir kararlarının komisyon başkan ve üyeleri tarafından imzalanacağı belirtilmiş ve takdir kararlarında bulunması gereken bilgiler sekiz bent halinde sayılmıştır.
Anılan Kanun'un 114. maddesinin birinci fıkrasında "Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar." ikinci fıkrasının zamanaşımının durma süresinin belirsizliğinin Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin, 15/10/2009 tarihli ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra 23/07/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle yeniden düzenlenen halinde ise "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz." düzenlemelerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Takdir Kararı" başlıklı 31. maddesinde takdir komisyonu kararlarında bulunması gereken hususlar tek tek saymak suretiyle belirlenmiş, takdir komisyonu kararı olarak adlandırılan belgenin şekli tespit edilmiştir. Buna göre takdir komisyonu kararlarında kararın sıra numarasının, kararın tarihinin, mükellefin soyadı ve adının (tüzel kişilerde unvanının), mükellefin açık adresinin, takdirin ilgili bulunduğu verginin, takdirin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin, takdir edilen matrahın, takdirin müstenidatının ve takdir hakkında izahatın bulunması gerekmektedir.
Dava konusu vergi ve cezaların dayanağı takdir komisyonu kararlarında yukarıda belirtilen hususların tamamı hakkında gerekli bilginin yer aldığı görülmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda takdir komisyonuna başvurulmasına bağlanan ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 23/07/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle yeniden düzenlenmek suretiyle yürürlük tarihinden sonraki vergilendirme dönemleri için belirlilik ve öngörülebilirlik arz eden hukuki sonuç takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durmasıdır. İptal kararından sonra işlemeyen sürenin her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı yönündeki düzenleme ile belirtilen bir yıllık süre ise, takdire sevk ile durması öngörülen sürenin azami sınırını belirleyen bir düzenleme olup, takdir komisyonu kararının şekline yönelik bir düzenleme içermemektedir.
Dolayısıyla, takdir komisyonu kararlarının, takdire sevk tarihinden itibaren bir yıllık süre geçirildikten sonra verilmiş olması, bu kararları şekil unsuru yönünden hukuka aykırı kılan bir neden olarak kabul edilemeyeceği gibi takdire sevk ile duran zamanaşımı süresinin, bir yıllık sürenin dolmasından sonra yeniden işlemeye başlamasıyla belirsizliğin ortadan kalktığı dikkate alındığında, mükelleflerin hukuki güvenliğinin sağlanması açısından, belirlilik ilkesine aykırı bir durum söz konusu değildir.
Ayrıca, 2015 yılına ilişkin olarak 31/12/2020 tarihinde dolacak olan tarh zamanaşımı süresinin dolmasından önce 23/08/2016 tarihinde yapılan takdire sevk işlemi ile zamanaşımı süresinin durduğu ve bir yıllık sürenin dolmasından sonra zamanaşımı süresinin 23/09/2017 tarihi itibarıyla tekrar işlemeye başladığı, ihbarnamelerin de davacıya 11/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden cezalı tarhiyatın zamanaşıma uğramadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, takdir komisyonu kararının duran zamanaşımı süresi içerisinde bir yıllık süre aşılarak alınması sebebiyle şekil yönünden hukuka aykırı olduğundan bahisle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmayıp, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 25/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.