14. Hukuk Dairesi 2018/4944 E. , 2019/6930 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29/01/2014 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/05/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydındaki şerhin terkini istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... Köyü 25, 86, 126, 169, 231, 9, 36, 97, 143, 156, 139 ve 146 parsel sayılı taşınmazların maliki ... kızı ..."ın yasal mirasçısı olduğunu, davacının miras bırakanı adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının düzeltilmesi talebiyle açmış olduğu davanın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/10/2011 tarih ve 2010/252 Esas, 2011/490 Karar sayılı ilamı ile kabulüne karar verildiğini, ne var ki davacının intikal talebinde bulunmuş olmasına rağmen taşınmazların tapu kaydında "1062 sayılı Yasa gereği Hazinece el konulduğu" şerhi bulunduğu gerekçesiyle talebinin reddedildiğini, davacının miras bırakanı Verdi Yılmaz"ın Suriye uyruklu olmayıp Türk vatandaşı olduğunu belirterek dava konusu 12 adet taşınmazın tapu kaydındaki şerhin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Tapu kütüğüne esas itibarıyla mülkiyetin veya sınırlı ayni hakların iktisabına veya bunların kaybedilmelerine ilişkin tesciller yazılır. Geniş anlamda tescil ise kütüğe yazılan her husustur. Nitekim kütük sahifesinde mülkiyet, rehin ve irtifak hakları sütunları dışında bir de “şerh” ve “beyanlar” adı altında iki sütun daha vardır. Ancak bir hususun şerh veya beyanlar sütununa yazılması taşınmazın ayni hakka ilişkin statüsünde bir değişiklik meydana getirmez.
Şerhten amaç; ilişkin bulunduğu hukuki durumu üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale getirmek, hukuki duruma aleniyet kazandırmaktır. Bu yönü ile şerh ayni bir etki özelliğini gösterir. Hangi hakların tapu kütüğüne şerh edileceğini kanun belirlemiştir. Dolaysıyla kanunun belirlemediği bir hak tapu kütüğüne şerh edilemez.
TMK’nin 1009 ila 1011 ve Tapu Sicil Tüzüğünün 54 ila 66. maddelerinde düzenlenen şerhler, üç amaca yönelik bir tapu işlemidir. Şahsi hakların kuvvetlendirilmesini, malikin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını ve muvakkat (geçici) tescilin tapu kütüğüne yazılmasını sağlar.
Tapu kütüğüne şerh edilebilecek şahsi haklara gelince;
TMK’nin 1009. maddesinde arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz satış vaadi, kira, alım, önalım, gerialım sözleşmelerinden doğan haklar ile şerh edilebileceği kanunlarda açıkça öngörülen diğer hakların tapu kütüğüne şerh edilebileceği hükme bağlanmıştır.
“Tasarruf yetkisinin kısıtlanmasında” başlıklı TMK’nin 1010. maddesinde de aşağıdaki sebeplere dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceği belirtilmiştir;
1)Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları,
Örneğin; ifa edilmediği takdirde sahibine, malike karşı TMK’nin 716. maddesine göre cebri tescil davası açma hakkı veren şahsi haklar. Buradaki şerhin amacı üçüncü şahısların TMK’nin 1023. maddesine istinaden ayni hak iktisabını önlemektir. İkinci guruptaki haklar ise, taşınmazla ilgisi olmayan alacak haklarıdır. Buradaki amaç ise İİK’nun 277. maddesi anlamında alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla taşınmazı temlik edip, bu alacakların tahsilini imkansız kılmaya yönelik olarak taşınmaz malikinin yapacağı tasarrufi işlemleri önlemektir.
2)Haciz, iflas kararı veya konkordato ile verilen süre,
Bu halde yalnızca ilgili işlemlerin taalluk ettiği nispette taşınmaz malikinin taşınmaz üzerindeki tasarruf işlemleri alacaklılara karşı geçersiz olur ve bu hususlarda TMK’nin 1023. maddesi uygulanmaz.
3)Aile yurdu kurulması, art mirasçı atanması gibi şerh verilmesi kanunen öngörülen işlemler tapu kütüğüne şerh verilebilir.
Bu tür bir şerhle sonraki müktesipler kanundaki mükellefiyetlere katlanmak zorunda kalır.
Diğer taraftan TMK’nin 1011. maddesi hükmü gereğince de; iddia edilen bir ayni hakkın güvence altına alınması gerekiyorsa ve tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki noksanlıkların sonradan tamamlanmasına kanun olanak tanıyorsa hakkın geçici şerhi olanaklıdır.
Tüm bu açıklanan hakların şerhi koşulların bulunması halinde şerh tapu müdürlüğünce konulabileceği gibi hükmen de tapuya yazılabilir.
Şerhe ilişkin olarak yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerden sonra somut olaya gelince; mahkemece her ne kadar dava konusu 12 adet taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de noksan ikmali sonucu dosya arasına alınan kütük sayfaları ve tapu kayıtlarından anlaşıldığı üzere dava konusu 156, 146, 139, 143, 97, 36, 9, 86 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında dava konusu şerhin bulunmadığı, dava konusu 169, 231, 126 ve 25 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında davacının miras bırakanı olduğunu iddia ettiği Verdi"nin payı üzerinde "1062 sayılı Kanun gereğince Hazinece el konulmuştur Verdi hissesine" şeklinde şerh bulunduğu, öte yandan dava konusu taşınmazların 3083 sayılı Yasaya göre yapılan toplulaştırma işlemi sonucu 14/09/2017 tarihli, 9004 yevmiye sayılı işlemle kütük sayfalarının kapanarak başka parsel numaraları ile tescil olunduğu anlaşıldığından kapanan parsel numaraları üzerinden ve taşınmazların tümünün tapu kaydında yukarıda belirtildiği gibi davaya konu şerh bulunmadığı halde tüm taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.