19. Hukuk Dairesi 2016/11972 E. , 2017/1688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ... ile davalılar vek. Av. ... gelmiş olduğundan, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ...-... İnşaat…A.Ş. arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların da bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, bayilik sözleşmesinin sona erdiğini, bayilik sözleşmesinin yürürlükte kaldığı dönem için davalı bayinin 6.476,99 m3 eksik beyaz ürün aldığını, bunun karşılığının 323.849,00 USD cezai şart olduğunu iddia ederek 323.849,00 TL’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa uyarınca faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, ayrıca talep edilen cezai şart miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davasını cezai şarta hasrettiği, kar mahrumiyeti ve sebepsiz zenginleşmeye ilişkin taleplerinin bu davanın konusu olmadığı, davacının taraflar arasındaki 13.05.2008 tarihli protokol ve aynı tarihli satış taahhütnamesi gereğince cezai şart isteyebilmesi için bir yıldan uzun süreli protokole göre taahhütnamedeki asgari alım taahhüdünü yerine getirmeyen davalı şirkete karşı takip eden yıllar bakımından her yıla ilişkin edimin yerine getirilmesi için ihtar çektiğini veya müteakip teslimleri ihtirazi kayıt koyarak yaptığını ispat etmesi gerektiği, bu konuda dosyaya herhangi bir belge ibraz edilmediği, bilirkişi heyetinin bayilik sözleşmesinin son yılını (13.05.2012-13.05.2013) dikkate alarak yaptığı inceleme sonunda davalı şirketin davacıdan 2.072,135 m3 beyaz ürün aldığını tespit ettiği, taahhütnameye göre ise her yıl 2.000,00 m3 beyaz ürün alması gerektiği, davalı şirketin son dönemde taahhütten daha fazla miktarda ürün aldığı, açıklanan gerekçelerle davacının cezai şart talebinin yerine olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
(1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2) Davacı ... şirketi ile bayi arasında imzalanan 19.02.2010 tarihli uzlaşma tutanağının 4. maddesinin b bendi, “Bayi, TP’nin sözleşme ve eklerinin yürürlükte kaldığı süre içinde doğmuş ve doğacak tüm haklarını (özellikle satış taahhüdünden kaynaklanan cezai şartı) saklı tuttuğunu kabul ve taahhüt eder” düzenlemesini içermektedir. Bu düzenleme uyarınca davacı ... şirketi bayilik sözleşmesinin yürürlükte kaldığı süre için asgari alım taahhüdünün yerine getirilmemesi nedeniyle cezai şart isteyebilecektir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/03/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Taraflar arasında imzalanan 19.02.2010 tarihli uzlaşma tutanağının 4. maddesinde yer alan düzenlemede "doğmuş ve doğacak tüm haklar"dan söz edilmiştir. Ancak davacı bu tutanağı imzalamadan önceki yıllarda davalıya ihtirazı kayıtsız ürün vermeye devam ettiği için bu dönemde davacının "doğmuş bir cezai şart alacağı" yoktur. Taraflar arasındaki uzlaşma tutanağındaki bu hüküm tutanak imzalandığında doğmuş hakları saklı tutmakta olup doğmamış hakları eskiye dönük olarak canlandırmasına hukuken imkan bulunmamaktadır.
Davacı sadece uzlaşma tutanağının imzalanmasından sonra doğan cezai şart alacağı varsa bunu talep edebilecektir.
Bu itibarla saygıdeğer çoğunluğun bu ayrıntıyı dikkate almayan bozma kararına içeriği itibariyle muhalifim. 02.03.2017