14. Hukuk Dairesi 2016/9539 E. , 2019/6926 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-birleştirilen davada davacılar vekilleri tarafından, davalı- birleştirilen davada davalı aleyhine 12.12.2014 ve 05.02.2015 günlerinde verilen dilekçeler ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 03.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava-birleştirilen dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ve birleştirilen davada davacı vekilleri, müvekkillerinin paydaşı oldukları 13 parsel sayılı taşınmazda paydaş ... ve Cabbar Yükselay"ın paylarını 08.04.2014 ve 09.10.2014 tarihlerinde davalıya sattığını belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir.
Davalı-birleştirilen davada davalı vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksimin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı-birleştirilen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu paya ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Fiili taksim, her bir dava konusu taşınmaz yönünden ayrı değerlendirilmelidir.
Somut olayda, davacı tanıklarının beyanlarından da anlaşıldığı üzere fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 1262,17 m2"lik kısmın davacı ... tarafından kullanıldığı, (C) ile gösterilen 3352,84 m2"lik kısmın birleştirilen davada davacılar ... ile ... tarafından kullanıldığı, (D) ile gösterilen 12648,05 m2"lik kısmın ise davalıya pay satan .... tarafından kullanıldığı, (B) ile gösterilen 1386,94 m2"lik kısmın ise ... mirasçılarına ait olduğu, ..."in taşınmazdaki payının ... mirasçısı olması ve taşınmazda pay satın almak suretiyle edinildiği, davalıya pay satan ...."ın ise yine ... mirasçısı olduğu, ..."e ait kısmın davacı ... tarafından icarlanmak suretiyle kullanıldığının tanık ... tarafından da ifade edilmesi karşısında ve tarafların fiili kullanımları ile tapudaki paylarına isabet eden kısımlara ilişkin yüzölçümün tam olarak eşit olmaması hususunun fiili taksimin varlığını belirlemede etkili olamayacağı hususu da göz önünde bulundurularak fiili taksim nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı- birleştirilen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.