Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4111
Karar No: 2018/2869
Karar Tarihi: 10.04.2018

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/4111 Esas 2018/2869 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2017/4111 E.  ,  2018/2869 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ...Ş. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/11/2012 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın pasif taraf ehliyeti yokluğundan reddine dair verilen 25/05/2017 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 10/04/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili...geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, indirimli tarifeden faydalanan dava dışı üçüncü kişi tarafından açılan davada kabul edilip ödenen tazminatın, rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın pasif taraf ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkeme tarafından verilen 12/03/2015 tarihli ilk karar, Dairemizin 02/11/2015 gün 2015/11791 esas, 2015/12162 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamında; 637 sayılı ..."nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye göre davalı ..."nın taraf sıfatı bulunmadığından, hakkında açılan davanın pasif taraf ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve belirtilen şekilde karar verilmiştir.
    Konu ile ilgili yasal mevzuat incelendiğinde; 23/05/2002 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren ancak 19/01/2002 tarihinden itibaren geçerli olacağı kararlaştırılan 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında; “2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunun 16. maddesine göre turizm belgeli yatırım ve işletmelere en düşük tarife üzerinden elektrik enerjisi verileceği, gelir kaybı tutarının, ilgili abone grubu aylık ortalama satış fiyatı ile uygulanan satış fiyatı arasındaki fark kadar belirleneceği ve gelir kaybının tutarı ile buna ilişkin KDV miktarının ilgisine göre Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş."ye ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş."ye ait olduğu yılın veya izleyen yılın genel bütçesine konulacak ödenekten Hazinece karşılanacağı” ve yine 06/10/2006 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 2006/19021 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı"nın Turizm yatırımları başlıklı 10. maddesinde; “Turizm Yatırım veya Turizm İşletme belgeli turizm yatırımları veya işletmelerinin 2004 yılı Nisan ayından sonraki elektrik enerjisi giderlerinin, şantiye dönemi de dahil olmak üzere o bölgedeki mesken ve sanayi abonelerine uygulanan tarifelerden en düşüğü ile kendi abone grubuna uygulanan tarife arasındaki farkın Hazinece karşılanacağı”
    düzenlenmiş iken; daha sonra, 29/06/2010 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 2010/478 sayılı Turizm Belgeli Yatırım ve İşletmelere Elektrik Enerjisi Desteği Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı"nın 3. maddesinde; “Elektrik enerjisi desteği ödemelerinin, Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanacağı”, 7. maddesinde de; “12/04/2002 tarihli ve 2002/4100 sayılı Kararnamenin eki kararın 2 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin yürürlükten kaldırıldığı” düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra, anılan 2010/478 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı"nın “Yürürlük” başlıklı 8. maddesinde ise; “Bu karar 16/07/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe girer.” hükmü yer almaktadır.
    Dosya kapsamından, davacı ...Ş."nin, dava dışı 3. kişiye ödemek zorunda kaldığı elektrik enerjisi desteğinin (normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farkın), 08/2006-16/07/2009 tarihleri arasındaki faturalara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, 08/06/2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 637 sayılı ..."nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Dış Ticaret Müsteşarlığı merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatları ile Hazine Müsteşarlığı"ndan Bakanlığa devredilen Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ile Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğü"ne ait her türlü taşınır, taşıt, ..., gereç ve malzeme, her türlü borç ve alacaklar, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve diğer dokümanlar ile kadro ve pozisyonlarda bulunan personel hiçbir işleme gerek kalmaksızın ..."na devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, Dış Ticaret Müsteşarlığı"na tahsis edilmiş taşınmazlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere ..."na tahsis edilmiş sayılır.” hükmü ve yine bu Kanun Hükmünde Kararname"nin geçici 2. maddesinin 6. fıkrasında ise; “Mevzuatta Dış Ticaret Müsteşarlığına, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezine ve Hazine Müsteşarlığı"nın bu Kanun Hükmünde Kararname ile Ekonomi Bakanlığına devredilen birimlerinin görevleri nedeniyle Hazine Müsteşarlığı"na yapılmış olan atıflar ..."na yapılmış sayılır.” hükmü yer almaktadır.
    Eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan bu hüküm gereğince, Hazine Müsteşarlığı"nın her türlü borç ve alacakları hiçbir işleme gerek kalmaksızın ..."na devredilmiş olduğuna ve davaya konu istem 16/07/2009 tarihinden önceki faturalara ilişkin bulunduğuna göre; husumetin davalı ..."na yöneltilmesinin doğru olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple Dairemizin 02/11/2015 gün 2015/11791 esas, 2015/12162 karar sayılı bozma ilamı maddi hataya dayanmaktadır.
    Bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmakla, davalı lehine usuli kazanılmış hak doğup doğmayacağı hususunun da irdelenmesi gerekmektedir. Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Mahkemece Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Yani bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme yükümlülüğü meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz ve bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen, "bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme" durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak yahut usule ait kazanılmış hak denilmektedir. Usuli kazanılmış hak, kamu düzeni ile ilgilidir. (İBK. 09/05/1960 gün ve 21/9)
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen "usuli kazanılmış hak" olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. "Maddi hata" bu istisnalardan biridir. Maddi bir hatanın bulunması durumunda, usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
    Şu halde, Mahkemece işin esası incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın pasif taraf ehliyeti yokluğundan reddine hükmedilmesi yerinde görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi