13. Hukuk Dairesi 2017/752 E. , 2020/1341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca duruşmalı temyiz edilmiş ise de, dava miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı firma tarafından ... İli ... İlçesi ... Mahallesi 15217 ada, 4 parselde inşa edilen konutlardan A Blok. 2.KAT 11 nolu daireyi 353.000,00 TL bedelle satın aldığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşme eki teknik şartnamenin 9. maddesi gereğince dubleks daireler ve 4+1 daireler için 2 araçlık kapalı otopark alanı tahsis edileceğinin düzenlendiğini,kendi konutunun 4+1 dairelerden olmasına rağmen davalı şirketin 1 araçlık kapalı otopark alanı tahsis ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 2.500,00 TL"nin 26.3.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın Kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin ayıplı olduğunu, bu nedenle dairede değer düşüklüğü meydana geldiğini ileri sürerek, değer düşüklüğü nedeniyle değer kaybının kendisine ödenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, alınan bilirkişi kurulunun ek raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, "mutlak ...", "nispi ..." ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi ..." olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (13.HDT.26.12.1997, E. 1997/7580; K. 1997/10870) Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Somut olayda, bu hususlar gözetilmeksizin, sözleşmedeki satış bedeli üzerinden başka bir dosyada esas alınan %5 değer kaybının bu dosya içinde uygun olduğu belirtilerek indirilmesi gereken tutar belirlenmiştir.
Oysa, yukarıda açıklandığı gibi dava konusu dairenin satın alındığı tarih gözetilerek, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu metoda göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gereklidir. O halde, mahkemece, bu hususları içeren ilk rapor da dikkate alınmak suretiyle, satış tarihi itibariyle dairenin ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı rayiç değeri ayrı ayrı belirlenmeli, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da taraflar arasında gerçek satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktar bu şekilde belirlenmeli, davacı talebi ile tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmelidir. Açıklanan husus gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.