Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/22626 Esas 2014/27628 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22626
Karar No: 2014/27628

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/22626 Esas 2014/27628 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, davalı işverenlere ait iş yerlerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaların tespitini istemiştir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüyle, davacının davalı şirket ve ortakları yanındaki işyerinde 01.05.1986-31.12.1990 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar vermiştir. Ancak, ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silindiği ve tüzel kişiliğin sona erdiği anlaşıldığı için, davanın taraflarının taraf ehliyetine sahip olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermek zorunda kalmıştır.
Kanun Maddeleri: Tarafların dava ehliyetine ve taraf ehliyetine sahip olması gerektiği, dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukundaki bürünümü olduğu, taraf ehliyetinin medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül ettiği belirtilmiştir. Ticari şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin tamamlanması gerektiği ve tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde taraf teşkili sağlanarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği kanun maddeleri olarak belirtilmiştir.
10. Hukuk Dairesi         2014/22626 E.  ,  2014/27628 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İstanbul 10. İş Mahkemesi
    Tarihi :18.02.2014
    No :2010/598-2014/131

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalılardan Kurum ile M.. K.. ve C.. K.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı, 01.02.1986-30.12.1990 tarihleri arasında davalı işverenlere ait iş yerlerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaların tespitini istemiş; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının, davalı şirket ve ortakları yanındaki işyerinde 01.05.1986-31.12.1990 tarihleri arasında, sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
    Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla, bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
    Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
    Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Bas. İstanbul 2000, s.288).
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas-2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile A.Ş."nin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
    Somut olayda; anılan HGK kararı çerçevesinde, 31.07.2013 tarihinde ticaret sicilden kaydının resen silindiği anlaşılan ve tüzel kişiliği sona eren davalı ... Metal işleme ve Kaynak İmalatı San Tic.Ltd.Şti ."nin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek, ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde, bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
    O hâlde, temyiz yoluna başvuran davalılar vekillerinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, sair yönler incelenmeksizin, hüküm bozulmalıdır
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan M.. K.. ve C.. K.."e iadesine, sair hususlar incelenmeksizin 22.12.2014. gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.