16. Hukuk Dairesi 2016/4379 E. , 2019/294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 287 parsel sayılı 4.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 190 ada 23 parsel numarasıyla ve 5.564,44 metrekare yüzölçümlü olarak; eski 288 parsel sayılı 3.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 174 ada 3 parsel numarasıyla ve 3.014,96 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 289 parsel sayılı 1.650,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 190 ada 22 parsel numarasıyla ve 1.932,46 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiş; ... tarafından komisyona itiraz edilmesi üzerine ise 190 ada 23 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü 5.281,14 metrekare olarak; 190 ada 22 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü ise 2.215,76 metrekare olarak düzeltilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait eski 287 yeni 190 ada 23 parsel sayılı taşınmazın sınırının yanlış belirlendiği ve yanlışlığın davalıya ait eski 289 yeni 190 ada 22 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve eski 289 yeni 190 ada 22 parsel sayılı taşınmazın uygulama tespitinin komisyon kararı gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, bilirkişiden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, uzman bilirkişi raporunda tesis kadastrosu, uygulama kadastrosu ve orto fotonun çakıştırılması sonucunda teknik hataya rastlanmadığının bildirildiği ve davacının taşınmazının yüzölçümünün azalmayıp aksine arttığının anlaşıldığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tesis kadastrosu sırasında oluşturulan sınır ile uygulama kadastrosu sırasında oluşturulan sınır örtüşmediği halde taşınmazlar arasındaki sınır farklılıklarının nedeni somut olarak açıklanmamış, uygulama kadastrosu sırasında taşınmazların ara sınırı sabit sınır olarak belirlendiği, buna karşın alınan beyanlara ve teknik bilirkişi raporuna göre taşınmazlar arasında sabit nitelikte sınır bulunmadığının anlaşıldığı ve tesis kadastro paftası ile uygulama paftası sınırları da örtüşmediği halde uygulama kadastrosu sırasında yapılan tespitin hangi gerekçeler ile yerinde olduğunun belirtildiği üzerinde de durulmamıştır. Hal böyle olunca; öncelikle çekişmeli 190 ada 22 ve 23 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastrosuna ait ölçü krokisi, tesis ve uygulama kadastrosuna ait hesap cetvelleri, ölçü cetvelleri ile arazi kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, daha sonra harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmalı, taşınmazlardaki sınır farklılığının hangi nedenden kaynaklandığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davacının (eski 288) yeni 174 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak bir davası bulunmadığı gibi keşif sırasında da açıkça bu parsele yönelik bir iddiası bulunmadığını belirttiği halde tutanak aslı dosyada bulunan 174 ada 3 parselin uygulama tutanak aslının olağan usullere göre kesinleştirme yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmemesi ve dava konusu olup uygulama kadastro tespiti henüz kesinleşmeyen eski 287 yeni 190 ada 23 parsel sayılı taşınmaz hakkında sicil oluşturacak şekilde tescil hükmü kurulmaması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.