Esas No: 2022/3256
Karar No: 2022/3847
Karar Tarihi: 05.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/3256 Esas 2022/3847 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, hizmet alım sözleşmesi kapsamında emeklilik nedeniyle ayrılan işçisinin kıdem tazminatının davalılardan rücuen talep edilerek ödenmesini istemiştir. Mahkeme, sözleşmelerde alt yüklenicilerin sorumlu olduğuna dair hüküm olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, Adalet Bakanlığı bu kararı kanun yararına temyiz ederek, hizmet alım sözleşmesi çerçevesinde işçinin ücretinin ödenmesinden yükleniciye sorumluluğun ortaya çıkmayacağı, ancak rücu ilişkisinde tarafların imzalanan sözleşme hükümlerine uymak zorunda olduğu şeklinde bir karar çıkarmıştır. Buna göre, işçinin kıdem tazminatının tamamından işverenin ödemediği sürelerle orantılı olarak yüklenicilerin sorumlu olduğu ifade edilmiştir. Kararda, Türk Borçlar Kanunu'nun 117 ve 118. maddeleri, İş Kanunu'nun 112 ve 103. maddeleri, 7166 sayılı Kanun'un 11 ve 12. maddeleri anılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
- K A R A R -
Davacı vekili, Bölge Müdürlüğü tarafından ihale edilen ve ekli hizmet listesinde 15/11/2016-30/03/2018 tarihleri arasında, Nitelikli ve Yardımcı Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alım İşi kapsamında davalı şirketler nezdinde çalışan ve emeklilik nedeniyle işten ayrılan dava dışı işçi .....,'a idare tarafından kıdem tazminatı ödendiğini, dava dışı personelin davalı yüklenici firmaların kurumlarına ait işlerinde çalıştığını, bu bakımdan müvekkili idarenin asıl işveren, davalıların ise alt işveren konumunda olduğunu, dava dışı işçiye yapılan 4.331,31 TL kıdem tazminatı ödemesinin davalılardan rücuen tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, cevap vermemiştir.
Mahkemece; 22/02/2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7166 sayılı Kanunun 11.maddesi gereğince 4857 sayılı Yasanın 112.maddesinin değiştirildiği ve 4857 sayılı Yasaya sözkonusu 7166 sayılı Kanunun 12.maddesi gereğince geçici 9.maddesinin eklendiği, 7166 sayılı Yasanın 11.maddesine "22/05/2013 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 112.maddesine 5.fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklendiği, buna göre "4134 sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverene rücu edilemez" şeklinde düzenleme bulunduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin 11/09/2014 tarihinden sonra imzalandıkları, 2016-2018 dönemlerine ait olduğu, sözleşmelerde açıkça alt işverenlerin sorumlu olacağına dair hüküm bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, Adalet Bakanlığı tarafından, 6100 sayılı HMK’nın 363. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kanun yararına temyiz edilmiştir.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup, bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak davalı yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, işçi ile işveren arasında uygulanması gereken kanun maddeleri gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Bu nedenle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemi kabul edilerek, mahkeme kararının kanun yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile İzmir 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/44 Esas, 2021/287 Karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere HMK’nın 363/2. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, HMK'nın 363/3. maddesi uyarınca gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 05.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.