10. Hukuk Dairesi 2019/5362 E. , 2020/3034 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2018/2901-2019/1406
İlk Derece
Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi
No : 2016/653-2018/266
Dava,davacının kendisi fiilen çalıştığı halde kardeşi adına bildirilen 27/02/1971-02//08/1976 tarihleri arasındaki kesintisiz çalışmaların kendisine ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ... ile fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ... ile fer"i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili fiilen çalıştığı halde kardeşi ... adına bildirilen 27/02/1971-02//08/1976 tarihleri arasındaki kesintisiz çalışmaların müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı ... vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süreye uğradığını, yasal dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz olan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Feri müdahil Kurum vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davaya dahil edilen ... ise davayı kabul ettiğini, esasında davalı işyerinde çalışan kişinin kardeşi olduğunu beyan etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekili istinaf talebini içeren dilekçesinde, hak düşürücü sürenin geçtiğini, fiili çalışma olgusunun usul ve yasaya uygun olarak ispat edilmesi gerektiğini, davalının kusuru bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde; davacının 4. maddenin a, b, c bentlerine tabi hiçbir sigortalılığının bulunmadığını, resmi Kurum kayıtlarının aksinin yazıl kayıtlarla ispatının gerektiğini, emsay Yargıtay kararları dikkate alınarak, kararın kaldırılması ve davanın reddini talep etmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... ve fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... ve fer"i müdahil Kurum vekili, istinaf dilekçelerinin içeriğini tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
1- Dava 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan, mülga 506 sayılı Kanun’un 79/10 hükmü uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır bu nedenle, Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
İncelenen dosyada; davalı ... adına düzenlenmiş olup da davacıya ait olduğu iddia edilen 26.02.1971 tarihli işe giriş bildirgesinde, işveren olarak ... sicil no.lu “... Konfeksiyon” olarak belirtildiği,bu işyeri ile ilgili olarak dosyaya gelen Kurum kayıtlarına göre “... Konfeksiyon” unvanlı bu işyerinin 01.12.1963-01.01.1990 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu ve 02.01.2013 tarihinde dosyasına iz işlemi yapıldığı, işyeri yetkilisi olarak ... isimli kişinin bildirildiği, dava konusu dönemle ilgili olarak davalı ...’in hizmet döküm cetvelinde 27.02.1971-30.06.1971 döneminde bu işyerinden bildirimlerin yapıldığı, öte yandan 01.06.1971-02.08.1976 tarihleri arasındaki bildirimlerin ise ... sicil no.lu “... Tekstil ve Konf. San. A.Ş.”den yapıldığı,ancak dosyaya davalı ... tarafından sunulan 1973 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayları ile 1974-1975 yıllarının ve 1976 yılı Nisan-Ağustos aylarına ait dönem bordrolarında ise ... sicil no.lu işyeri unvanının “...-... Tekstil ve Konfeksiyon” olarak belirtildiği görülmekle; Mahkemece evveliyatla Kurumdaki işveren sicil dosyası ve ticaret sicil kayıtları celb edilmek suretiyle tespite konu dönemde gerçek işveren veya işverenler belirlenmeli, işverenin farklı olduğunun saptanması halinde, HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle usulüne uygun olarak husumet yönetilmesi gerekmektedir.
2-Öte yandan, her ne kadar davalı ... davaya konu dönemdeki çalışmanın kendisine ait olmadığını, bu çalışmanın kardeşi davacıya ait olduğu yönünde beyanda bulunmak suretiyle davayı kabul etmişse de davalının bu yöndeki kabulü geçerli değildir. Mahkemece, davacıya işyerinin hangi kısmında, kimlerle çalıştığı sorulmak suretiyle işyerinin bildirilen kısmındaki kişiler arasından resen bordro tanıklarını saptayarak, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylece, bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip, takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı ... ile fer"i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf istemlerinin reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.