15. Ceza Dairesi 2020/607 E. , 2020/8514 K.
"İçtihat Metni"Dolandırıcılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde kamu davasının durmasına dair Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2018 tarihli ve 2018/649 esas, 2018/621 sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 20/12/2019 gün ve 94660652-105-06-6528-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/01/2020 gün ve 2019/136082 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya aslının temyiz incelemesi nedeniyle Yargıtayda olduğu bildirildiğinden suret üzerinden yapılan incelemede;
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince, "...Ankara CBS"nin sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği, bu kararların Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili tarafından iade edilmesi üzerine sanık hakkında bu müştekilere yönelik dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı,...kararların müştekilere tebliğ edilmediği, bu nedenle müştekilere yasal süresinde bu kararlara karşı CMK 173. Maddesinde öngörülen itiraz yoluna başvuru imkanı tanınmadığı, CMK 172/2. Maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağı, Cumhuriyet Başsavcısı veya Vekillerinin kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararları Cumhuriyet Savcılarına iade etmesine yönelik yasal bir düzenlemenin bulunmadığı," gerekçesi ile durma kararı verilmiş ise de;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 20/11/2017 tarihli ve 2018/3667 esas, 2018/6665 karar sayılı ilamında yer alan "...Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararın görüldü işlemini de yapmasının yetki ve görevleri arasında bulunduğu, ancak bu işlemin, Cumhuriyet savcısının işlemlerinin Cumhuriyet başsavcılığı adına tanzim edildiği ve her bir mahkeme karşısında tekil olarak Cumhuriyet Savcısının değil Cumhuriyet Başsavcılığının bir bütün olarak bulunduğu, dolayısıyla bu görüldü işleminin mahkemelerin veya hakimliklerin kararlarına karşı yapılan görüldü işlemlerinden ayrı ve bağımsız olarak Cumhuriyet başsavcılığının bütünlüğü içerisinde gerçekleşen işlemden ibaret olduğu,... kararın görüldü yapılmadan kesinleşmesinin söz konusu olmadığı gibi esasen ortada henüz hukuk düzeninde doğmuş bir kararın da bulunmadığı, zira Cumhuriyet başsavcılığı adına hukuk düzeninde doğacak olan kararın henüz Başsavcılığı temsil eden makam tarafından hukuk düzenine katılmadığı, Cumhuriyet başsavcısının bu kapsamda Cumhuriyet savcısının kararı üzerinde esasını değiştirmeye yetkili bir makam gibi ret işlemi yapamayacağı ancak kararın esas sahibi Cumhuriyet savcısının yeniden bir değerlendirme yapmasını sağlayabileceği, bu aşamada kararın niteliğinin değişmesi söz konusu olmadığı gibi yetkinin de halen Cumhuriyet savcısında bulunduğu değerlendirilmekle;..." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre; Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imza ile imzalanan ancak görüldü işlemleri sırasında yeniden değerlendirilmek üzere gönderilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra, eksikliğin anlaşılması üzerine soruşturmaya devam edildiği, bu kapsamda iddianame düzenlendiği, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, görüldü işlemi sırasında Cumhuriyet Başsavcısının gerekçesi ile birlikte yeniden değerlendirmek üzere dosyayı iade yetkisinin bulunduğu ancak bu yetkinin elbette ki hukuki değerlendirmeye yönelik olamayacağı ancak hukuk düzeninde var olacak evrakın da Cumhuriyet Başsavcılığı adına düzenlenmiş olacağının da gözetilmesi gerektiği, dolayısı ile ortada henüz tamamlanmış bir karardan söz edilemeyeceği gibi anılan kararın görüldü ve imza aşamasının bu şekilde kalması durumunda da taraflara tebliğe çıkarılmasının mümkün olmadığı; kaldı ki kararın müşteki kurumlara ve şüpheliye tebliğ edilmediğinden kovuşturmaya yer olmadığı kararının da kesinleşmediği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170/2.maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda Mahkemesince, yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında çok sayıda müştekiye yönelik dolandırıcılık iddiası ile soruşturma yürütüldüğünden ve sanığın suçu meslek edindiğinden bahisle kanun yararına bozma talebine konu karardaki üç katılana yönelik eylemler için verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın başsavcılık tarafından iadesi üzerine, Cumhuriyet savcılığınca diğer soruşturma dosyası ile birleştirme kararı verilerek 11/03/2013 tarihinde kamu davası açılmasının sağlandığı, mahkeme tarafından 09/07/2013 tarihli karar ile sanığın mahkumiyetine hükmedildiği ve dosyanın dairemiz tarafından uzlaştırma kurumunun uygulanması için bozulması üzerine mahkeme tarafından yürütülen yargılama neticesinde bu dosyaya konu üç katılan yönünden mahkeme tarafından tefrik kararı verilip yeni esas alındığı ve bu dosya üzerinden sanık hakkında 2012 ve 2013 yıllarındaki takipsizlik kararları yönünden CMK"nın 172 ve 173. Maddelerine uygun hareket edilmediğinden ve bu yollar tüketilmediği için usulüne uygun bir şekilde dava açıldığından bahsedilemeyeceğinden bahisle durma kararı verildiği ve bu kararın kesinleştirilmesi üzerine, Başsavcılık tarafından görüldü işlemleri neticesinde yapılan iade sonrası savcılık tarafından dosyanın ele alınabileceği ve tebligat ve dolayısıyla kesinleşme şartlarının oluşmadığından bahisle kamu davası açılmasının usulüne uygun olduğu gerekçesiyle kesinleşmiş durma kararına yönelik kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu anlaşılmış olup;
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın Cumhuriyet savcısı tarafından elektronik imzayla imzalanması sonrasında, Cumhuriyet başsavcısı tarafından, benzer türden suçların olduğu belirtilerek dosyanın iade edilmesi üzerine ilgili savcı tarafından dosyanın yeniden ele alındığı ve diğer dosyalarla birleştirme kararı verilerek kamu davası açılmasının sağlandığı,
Mahkeme tarafından belirtilen daha önce aynı konuya ilişkin olarak verilen ve Cumhuriyet savcısı tarafından imzalandığı anda hukuken geçerli bir ceza muhakemesi işlemi haline gelen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlardan sonra, CMK’nın 172/2. maddesi gereğince, yeni delil elde edilmedikçe ve sulh ceza hâkimliğince karar alınmadıkça kamu davası açılamayacağı gerekçesiyle evrakı tefrik edilen bu üç katılana yönelik dava bakımından CMK"nın 223/8 maddesi gereğince durma kararının verilmiş olması usul ve yasaya uygun olduğundan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2018 tarihli ve 2018/649 esas, 2018/621 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE 05/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.