8. Hukuk Dairesi 2014/19054 E. , 2016/1948 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair.... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.02.2014 gün ve 458/39 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların paydaş olduğu 7 parsel sayılı taşınmaza davacı tarafından 400 adet bağ omcası ile 5 adet ceviz, 2 adet kiraz, 2 adet elma 4 adet erik, 1 adet şeftali ve 1 adet kayısı fidanlarının ekiminin yapıldığını, ayrıca davacının taşınmazın etrafını 1600 metrelik kalın alüminyum bağ teli ve 68 adet alüminyum boru direk dikerek çevrelediğini açıklayarak bu hususun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ..., ... ve ... duruşmadaki beyanlarında davayı kabul ettiklerini belirtmiş, diğer davalılar ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mevcut 360 kök bağ omcası, 8 adet meyve ağacı, tel örgü ve demir boru direklerin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki
yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi amacıyla Uzunköprü Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/755 Esas ve 2010/1286 Karar sayılı ilamı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği dolayısıyla davacının başlangıçta var olan güncel hukuki yararının da ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. Mahkemece güncel hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (HMK 115) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I. Maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 277,25 TL peşin harcın istek halinde davalı ..."e iadesine 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.