11. Hukuk Dairesi 2018/3123 E. , 2019/4521 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/10/2016 tarih ve 2015/149 E. - 2016/838 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 19/04/2018 tarih ve 2017/886-2018/418 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Filiz Yılmaztarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %28 kalan %72 hissenin ise eski eşi ..."a ait olduğunu, Erol"un davalı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkisi bulunduğunu müvekkilinin Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi"nin 16.04.2014 tarihli kararı ile boşandığını, boşanma davasında tedbiren tapuda davalı şirket adına kayıtlı olan ve şirket lojmanı olarak kullanılan gayrimenkulün müvekkili ve müşterek çocuklarına tahsis edildiğini, davalı şirket ortağı ve müdürü olan ...’un, şirket adına keşide ettiği 17.10. 2014 tarihli noter ihtarnamesi ile taşınmazın tahliye edilmesini ve boşanma davasının sonuçlandığı tarihinden itibaren kullanılmasından dolayı her ay için 10.000 TL ecri misil ödenmesini istediğini, 10.11.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında her ay için 10.000 TL ecrimisil ödemesine karar verildiğini, kararın kanuna, ana sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dava dışı hakim ortağın hakkını kötüye kullandığını, öç alma saikiyle hareket ettiğini ileri sürerek davalı şirketin 10.11.2014 tarihli genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın üç aylık süre içerisinde açılmadığını, davacının şirket ortaklığından ayrılmak için İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2012/223 E. sayılı dosyasıyla dava açtığını, şirket yetkilisi ...’un da 05.02.2015 tarihli duruşmada bu talebi kabul ettiğini, davacının şirkete zarar vermek kastıyla konutta oturmaya devam ettiğini, müvekkilinin davacının bu tutumu nedeniyle zarara uğramakta olduğunu, genel kurul kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; uyuşmazlığa konu konutun davacı ile dava dışı şirket ortağı ..."un aile konutu olarak kullandığı, boşanma davası sırasında davanın sonuçlanmasına kadar tedbiren davacıya tahsisine karar verildiği, boşanma davasının sonuçlanarak kesinleşmesine rağmen davalının konutta oturmasına ses çıkartmadığı, aile konutu olduğu sürece davacı tarafından kullanılan bu konut nedeniyle şirketin zarara uğramadığı, genel kurul kararının dava dışı ortağın davalı şirketteki hakim durumunu azlık pay sahibi ortak ve eski eşi zor durumda bırakmak için alındığı , objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin 10.11.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan 1 ve 2 nolu kararlarının iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı şirket vekilinin istinaf başvurusu üzerine davacı şirket, kendi mülkiyetindeki taşınmazın ne şekilde kullanılacağına karar verme ve tasarrufta bulunma hakkını haiz olduğu, davacının şirket ortağı olması sonuca etkili olmadığı, davacının şirket ortağı olması, şirkete ait taşınmazı hiç bir hukuki sebebe dayanmadan kullanma hakkı vermeyeceği, davalının mülkiyetten doğan hak ve yetkilerini kullanması da hakkın kötüye kullanılması anlamına gelmeyeceği, taşınmazın daha önce lojman olarak kullanılmasına karşın, malik davalının bu kullanım şeklini değiştirme hakkının olduğu, bu kullanım şeklinin yeterli karar nisabıyla alınmasının mümkün olduğu, dava konusu genel kurul kararının davalı şirketin ortakları arasındaki boşanma davasının sonucunda alınmış olması kararın iptali gerekçesi olamayacağı gerekçeleriyle; ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği, gerekçesiyle istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 17/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.