10. Hukuk Dairesi 2019/4215 E. , 2020/3024 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2018/754-2019/915
İlk Derece
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi
No : 2016/67-2017/477
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum vekili dava dilekçesinde özetle; sigortalı ... 25/06/2012 tarihinde geçirdiği iş kazası ile %46,2 malul kalması sebebiyle, sigortalıya 83.459,11 TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlanıp, 6.077,62 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, 5.441,66 TL tedavi masrafı yapıldığı, toplam kurum zararının 94.978,39 TL"ye ulaştığını, iş kazasının sigortalının işyerinde çalışma ortamının havalandırılması amacıyla açmaya çalıştığı pencere camının yerinden çıkması sonucu camla birlikte aşağıya düşmesi şeklinde meydana geldiğini, SGK müfettiş raporuna göre iş kazasının işverenin iş güvenliği önlemlerini almamaması sonucu olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 9.497,83 TL"sinin gelir onay, sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işyerinde gereken tüm iş güvenliği tedbirlerini aldığını, iş kazasının sigortalı kusuru sebebiyle meydana geldiğini, şirketin kusursuz olduğunu, sigotalının sürekli iş göremezlik derecesinin gerçeği yansıtmadığını, itiraz ettiklerini ve maluliyet oranının tespiti için ATK"ndan rapor alınmasını talep ettiklerini, şirketin ... Sigorta A.Ş."ne işveren mali sorumluluk sigortası yaptırdığını, davanın sigorta şirketine ihbar edilmesini, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi tarafından, davanın kabulü ile, bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye yönünden; 66.839,29 TL nin gelir onay tarihi olan 20/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Geçici iş görmezlik ödeneği yönünden; toplam 4.862,10 TL nin her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Tedavi masrafları yönünden; 4.326,54 TL nin her bir tedavi giderinin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Davacı Kurum vekili sigortalının %20 kusurunun fahiş olduğunu, kusur ve hesap raporuna itirazla, kararın kurum aleyhine kısmının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekilince davalı vekili ise; davalının tüm tedbirleri aldığını, kazalının eğitimli, deneyimli personel olduğunu, tüm kusurun kazalıda olduğunu, belirterek mahkeme kararının kaldırılarak istemin reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi davacı Kurum ve davalı işveren vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Taraf vekilleri, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 25.06.2012 tarihinde meydana gelen iş kazası geçiren ve sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan sosyal yardımlar nedeniyle oluşan kurum zararının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, açılan davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanununun 21/1. maddesidir. 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 5510 sayılı Yasanın 21., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Somut olayın incelenmesinde; Mahkemece, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, %80 davalı işveren, %20 ise kazalıya verilen kusur oranları kabul edilerek kurulan hüküm isabetsizdir. Çalıştığı ortamın çok tozlu olduğu gerekçesiyle kimseden izin almadan kendi inisiyatifiyle ve yine kendisinin belirlediği yöntemle bir plastik malzeme üzerine çıkarak boyunu aşan yerdeki camı açmaya çalışırken camın yerinden çıkması ve dengesini kaybederek düşmesi sonucu sağ bileğinden yaralanan sigortalının kusuru, baskın kusurdur.Nitekim konuyla ilgili Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 27.05.2015 tarihli inceleme raporunda da sigortalının ağır kusurlu olduğu belirlenmiş olup buna göre, Mahkemece baskın kusurun sigortalıda olduğu hususu gözetilerek işçi sağlığı ve iş güvenliği ile konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyetleri usûlünce belirlenmek suretiyle, yeniden oluşa uygun kusur raporu alınmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.