Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8566
Karar No: 2018/3726

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/8566 Esas 2018/3726 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/8566 E.  ,  2018/3726 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., 22.08.2007 tarihinde kadastro mahkemesinde açtığı dava ile; ... ilçesi, ... köyünde bulunan 545 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman olarak tespit edildiğini, oysa taşınmazın evvelinde Hasan Yeşil’e ait iken ölümü ile mirasçılarına geçtiğini, kırk yıl kadar önce satın aldığını ve 60-70 yıllık meyve bahçesi olduğunu, önceki maliklere ait 04.04.1951 tarih 21 numaralı tapu ve 1936 tarih 620 tahrir nolu vergi kaydı ve satış senedi olduğunu ileri sürerek, tespitin iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış; kadastro mahkemesince yapılan keşif sonucu dava edilen taşınmazın ... köyü sınırları içerisindeki Yılanlıkaya Devlet Ormanı içerisinde kaldığı, bu alanın kadastro çalışmaları sırasında 545 ada 1 parsel numarası verilerek tapuya tescil edildiği, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz için kadastro tutanağı düzenlenmediği, 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereği tutanak düzenlenmeden taşınmazın tapu kütüğüne aktarıldığı gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve kararın kesinleşmesi ile dava asliye hukuk mahkemesine gelmiştir.
    Asliye hukuk mahkemesi ise, dava konusu taşınmazın tamamının orman parseli içerisinde kaldığı, taşınmaz yönünden orman kadastrosunun 12.06.1992 tarihinde kesinleştiği, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca, davacı tarafça kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 26/02/2015 gün ve 2014/8339 – 2015/1015 E.K. sayılı bozma kararında; “Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve gerekçeli karar, davacı vekili olduğu karar başlığında yazılı olan Avukat ... "a tebliğ edilmiştir. Tebliğden itibaren süresi içinde davacı asil tarafından hüküm temyiz edilmiş olup, davacı asil temyiz dilekçesinde, kadastro mahkemesinde verilen görevsizlik kararı ile asliye hukuk mahkemesine gelen dosyada duruşma gününü bildirir tebligatın kendisine değil vekili olduğu kabul edilen Avukat Nevzat Oktay"a yapıldığını, oysa kendisi tarafından bu avukata verilmiş bir vekâletnamenin olmadığını, dolayısı ile tebliğin usulsüz olduğunu, kendisinin duruşma gününden haberdar olmaması sebebi ile delillerini bildiremediğini ve savunma hakkını kullanamadığını belirtmiştir. İncelenen dosya kapsamına göre, davacı vekili olduğu mahkemece kabul edilerek tebliğ yapılan Avukat ... "ın davacı asili temsil yetkisi bulunmamakta olup, bu sebeple vekile yapılan tebliğler geçersizdir. Mahkemece davacı ..."e tebligat yapılarak duruşma günü verilmesi, davacının delillerini bildirmesi ve davasını ispatlaması için imkân verilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
    Bozma ilamına uyulması sonrasında mahkemece; dava konusu taşınmazın orman parseli içerisinde kaldığı ve orman tahdidinin 12/06/1992 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunan yerlerde orman sınırlarında herhangi bir daraltma yapılamayıp taşınmazın
    -2- 2016/8566-2018/3726
    orman sınırları içerisinde kalması halinde vasfı ne olursa olsun orman niteliğinde sayılacağı anlaşıldığından ve dosyadaki mevcut raporlarda bu hususta yeterli görülerek ayrıca keşif ve rapor aldırılmayarak süresinden sonra açıldığı ve ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... köyünde 12.06.1992 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
    Mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun değildir.
    Şöyle ki; bozma kararı sonrasında mahkemece sadece taraflar arasında görülen ... Kadastro Mahkemesinin 2004/12-2004/13 E.K. sayılı dava dosyası dosya kapsama alınmış, başkaca yeni araştırma ve keşif yapılmaksızın davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamına alınan kadastro mahkemesi dosyasının incelenmesinde; davacı gerçek kişinin, 1989 yılında ... köyünde çalışma yapan 26 nolu Orman Kadastro Komisyonunca köy mülki sınırı kaydırılarak aslında ... köyü mülki sınırları içinde ve tapulu olan taşınmazında da çalışma yapılıp, bu yerin orman sınırı içinde alındığı, daha sonra ... köyünde çalışma yapan 20 nolu Orman Kadastro Komisyonunca da, 26 nolu Orman Kadastro Komisyonunun çizdiği sınıra uyulduğu savı ile taşınmazını orman sınırı içine alan tahdidin iptalini istediği, davacı yanın Nisan 1951 tarih 21 sayılı tapuya dayandığı, 19/09/1997 tarihinde açılan dava sonunda kadastro mahkemesinin 1997/119-1999/152 sayılı karar ile asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, temyiz edilmeden kesinleşen karar ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine aktarıldığı ve mahkemece, davalı taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman tahdidinin bu taşınmazın bulunduğu köyde ilan edilmemesi nedeniyle yok sayıldığı gerekçesine dayanarak “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulduğu, bu hükmün davacı gerçek kişi temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2002/499-839 E.K. sayılı ilam ile “Dosya arasında bulunan belgelerden ve yapılan keşifler sonucu alınan raporlardan davaya konu taşınmazın bir kısmının ..., bir kısmının ise ... köyünde yapılan orman tahdidine konu olduğu, ancak tamamının ... köyü mülki sınırında kaldığı anlaşılmaktadır. ... köyünde yapılan orman tahdidi ... köyünde ilan edilmemiş olup, bu çalışmanın yok hükmünde olduğundan sözedilemez. Bu durum, ancak tahdidin kesinleşmesini önler. Taşınmazın ... köyünde kalan kesimi yönünden ise, bu yerde yapılan orman tahdidinin sonuçları 09.06.1988 tarihinde askı ilanına çıkartılmış; eldeki dava ise bu tarihten önce 19.09.1997 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, taşınmazın tamamı yönünden süresinde açılmış bir orman tahdidine itiraz davası söz konusudur. Orman tahdidine itiraz davalarına bakma görevi kadastro mahkemelerine aittir. Görev yönü kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmelidir. Değinilen yönler gözardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.” denilerek bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyan asliye hukuk mahkemesinin temyiz edilmeden kesinleşen kararı sonrasında dosyanın kadastro mahkemesine aktarıldığı ve kadastro mahkemesinin 2003/1 E. üzerinden yaptığı yargılamada sonunda taşınmazın (A) ve (B) kısımlarının tahdit dışına çıkarılmasına (C) ve (D) kısımlarının orman olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, Dairemizin 2003/11670-2004/3142 E.K. sayılı ilamı ile “Davacının dayandığı tapu kaydının hudutları taşınmazın sınırlarında yer almamaktadır. Çekişmeli taşınmazın (A) ve (B) bölümlerinin orman içi açıklığı olması, (C) ve (D) ile gösterilen bölümlerinin ise kesinleşen orman tahdidi içinde kalarak orman olmaları nedeniyle davanın tümüyle reddi” gereğine değinildiği, mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verildiği, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2005/4050-8758 E.K. sayılı ilamı ile onandığı, davacının kararın düzeltilmesi isteminin Dairemizin 2006/1810-4641 E.K. sayılı ilamı ile reddedilerek hükmün kesinleştiği görülmüştür.
    Mahkemece bahsi geçen dosya getirilerek dosya arasına alınmış ise de zeminde uygulanmadığı için temyize esas dosyada dava konusu taşınmaz ile bahsi geçen dosyada dava konusu edilen taşınmazların birbirine göre konumları yada aynı taşınmaza ilişkin olup olmadığı dosya kapsamında netleşmemiştir. Ayrıca, dava konusu ... köyü 545 ada 1 parselin orman kadastrosunun kesinleşmesi sonucu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne aktarılan taşınmazlardan olup olmadığı da araştırılmamıştır. Bu haliyle

    -3- 2016/8566-2018/3726

    mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu nedenlerle; mahkemece, öncelikle dava konusu ... köyü 545 ada 1 parsel hakkında varsa; kadastro tutanağı, oluşumuna ilişkin, iktisap sebebini gösterir tüm belgeler; dava konusu taşınmazın bulunduğu ... köyü ile komşu ... köyünde yapılan tüm orman kadastro çalışmalarına ilişkin işe başlama, işi bitirme, özellikle dava konusu edilen taşınmaz kısımlarını ilgilendirir orman sınır noktalarına ilişkin çalışma tutanakları ile aynı taşınmazları ilgilendirir orman sınır noktalarını gösterir orman tahdit haritasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği ve yörede yapılan ilk orman tahdidinde kullanılan hava fotoğraflarının orijinal renkli onaylı örnekleri ile 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddeye göre yapılan düzeltmeyi gösterir tutanakların getirtilerek dosya içerisine konulması, ... köyünde yapılan orman kadastro çalışmalarının ... köyünde ilân edilip edilmediği hususunun açık ve net olarak belirlenmesi ve ilân tutanaklarının getirtilmesi, ... köyü ile ... köylerinin birleşik köy olup olmadığı, birbirlerinden ayrılıp ayrılmadığı, ayrılmış ise hangi tarihte ayrıldığının sorulması sonrasında önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen, dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması işlemi ile ilgili sınır noktaları bilgisayar ortamında aynı ölçeğe çevrilerek (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde uygulaması haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, ... Kadastro Mahkemesinin 2004/12-2004/13 E.K. sayılı dava dosyası zemine uygulanarak dava konusu taşınmazların bahsi geçen dosyada dava konusu edilen taşınmazlara göre konumları belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi