Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9507
Karar No: 2019/6860
Karar Tarihi: 21.10.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9507 Esas 2019/6860 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu taşınmazın dava dışı kişi tarafından satılan payının önalım hakkına dayalı olarak iptali ve davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise satış işleminin gerçekleşmediğini ve payın dağıtımı amacıyla yapılan bir işlem olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay, gerçek bir satışın konusu olmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkının doğmayacağını, satış tarihi itibariyle doğrudan mirasçılar arasında yapılmaması durumunda temlikin taraflarının akraba olmasının yeterli olduğunu belirtmiştir. Kararda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun \"Yasal Önalım Hakkı-Önalım Hakkı Sahibi\" başlıklı 732. maddesi de açıklanmıştır.
14. Hukuk Dairesi         2016/9507 E.  ,  2019/6860 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.02.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 9687 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaşlardan dava dışı ...’nun taşımazda bulunan 361/800 payını, 361/2400’er pay şeklinde davalılar ..., ... ve ..."a sattığını satışa konu payların önalım hakkına dayalı olarak iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davalılar ... ve ...’ün dava dışı ...’nun çocukları; diğer davalı ...’ın da ...’nun yeğeni olduğunu, işlem satış olarak gözükse de gerçekte satış işlemi olmadığını miras hissesinin dağıtımı amacıyla murisin sağlığında yaptığı bir işlem olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Yasal Önalım Hakkı-Önalım Hakkı Sahibi" başlıklı 732. maddesinde “Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler” hükmü düzenlenmiştir.
    Anılan düzenlemede, önalım hakkının açık bir tarifi yapılmamakla birlikte temel prensip mülkiyet serbestisi ve tasarruf yetkisi olmakla birlikte, önalımda paydaşın temlik hakkı sınırlandırılmakta, ancak bu sınırlandırma sınırlı tutularak sadece satım akitleri için önalım hakkının kullanılabileceği öngörülmüştür.
    Gerçek bir satışın konusu olmayan, satım niteliğinde olmayan pay temliklerinde yasal önalım hakkı doğmayacaktır. Önalım hakkı payın satışındaki şartlar dahilinde kullanılması gerektiğinden, payı paradan başka bir karşılıkla iktisap edenlerden, aynı şartlar yerine getirilmek suretiyle temellük etmeye imkan bulunmamaktadır.
    Pay satın alan tarafından, temlik işlemi satış olarak gösterilmekle birlikte, gerçekte hibe olduğu savunmasında bulunulması halinde, diğer bir anlatımla hibe ile temlikin amaçlandığının iddia edildiği hallerde, payı temlik alan davalı muvazaalı resmi işlemin tarafı olduğundan ve hiç kimse kendi muvazaasına dayanamayacağından muvazaa iddiasının dinlenmeyeceği açıktır.
    Bunun yanında, paydaş payını karı ve kocaya, çocuklarına yahut akrabaya temlik ederse görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile miras hukuku ile ilgili amaçların yada bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda önalım hakkının kullanılmayacağı 27.03.1957 günlü ve 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında belirtilmiştir.
    Anılan kararın açıklayıcı olan gerekçe kısmında; “Miras hukukuna müteallik kaidelere tevkifan veya sair mülahazalarla kendi evladına veya akrabasına satış yapması halinde de şufa cereyan edip etmeyeceği noktasının mülahaza olunmak icap eder. Bu gibi akrabaya satışta ortada satış akdinin bir unsuru olan bedel zikredilmiş olsa bile bunu mücerret bir satış olarak kabul etmeye imkan yoktur. Çünkü burada mümellikin maksadı malının bedelini almak değil, belki akrabalık münasebeti dolayısıyla onu tesahüp etmek ve yerine geçmektir” açıklamasına yer verilmiştir.
    Görüldüğü üzere kararın hem bağlayıcı olan sonuç kısmında ve hem de açıklayıcı olan gerekçe kısmında özel bir hukuki statüyü ifade eden “mirasçı” teriminin tek başına kullanılmasından özenle kaçınılmış ve daha geniş olan “akraba” kavramına da yer verilmiştir. Bu halde, kararın sadece satış tarihi itibariyle doğrudan mirasçı olan kişileri kapsamına aldığının kabulü mümkün değildir.
    Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında 20.03.1957 tarih 1956/12 E. 1957/2 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı ve bunu her türlü delille ispat edemeyeceği kuralının istisnası olduğu görülmektedir. Anılan kararın uygulanabilmesi için öncelikle satışın, satış tarihi itibariyle doğrudan mirasçılar arasında yapılması gerekmeyip, temlikin taraflarının akraba olması yeterlidir. Temlikin akrabalar arasında satış şeklinde yapılmış olması halinde ise bu kez İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı “hibe veya miras hukukuyla ilgili amacı” nın bulunup bulunmadığı hususunun, diğer bir ifade ile akrabalar arasında yapılan her temlikte somut uyuşmazlığın niteliğine göre temlikin hibe veya miras hukukuyla ilgili amaçlarla yapılmış olup olmadığının yöntemince ispatı aranmalı ve ispatı halinde temlikle önalım hakkının kullanılmasının mümkün olamayacağı gözetilmelidir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/02/2012 gün ve 2011/6-762 Esas, 2012/56 sayılı, 27/04/2011 gün ve 2011/6-38 Esas sayılı 2011/225 Karar sayılı, 2011/6-164 Esas ve 2011/245 sayılı ilamlarında da pay satışının satış tarihi itibariyle doğrudan mirasçılar arasında yapılması gerekmeyip, temlikin taraflarının akraba olmasının yeterli olduğuna karar verilmiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince: Dava konusu 9687 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 361/800 payı dava dışı ... adına kayıtlı iken 30.04.2014 tarihli akitle davalılar ..., ... ve ...’a satıldığı; dava konusu payları satan ...’nun davalılar ... ve ...’ün babası, diğer davalı ...’ında ...’nun yeğeni olduğu anlaşıldığından payları devredenin davalılar ile yakın akrabalık bağı olduğu sabittir. 27.03.1957 günlü ve 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Kararları dikkate alındığında tarafların yakın akraba oldukları, yapılan satışın gerçekte satış olmadığı anlaşılmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir,
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi