11. Hukuk Dairesi 2018/3242 E. , 2019/4516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12.HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15/02/2017 tarih ve 2016/278 E- 2017/155K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 05/04/2018 tarih ve 2017/675-2018/357 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili asıl dava yönünden, müvekkillerin murisi müteveffa ..."ın davalı şirketin %50 ortağı iken 03/06/2015 tarihinde vefat etmesi üzerine, müvekkillerinin mirasçı sıfatıyla davalı şirket ortağı olduğunu, müteveffanın ölümü ile şirket tek müdürlü hale geldiğinden bu durumun TTK 623. maddesine aykırı olduğunu ve yapılan işlemlerin tartışmalı hale geldiğini, bu hukuksuzluğun giderilmesi için şirketin diğer ortağı ve şirket müdürü ile yapılan temasların sonuçsuz kaldığını öne sürerek davalı şirkete yetkili müdür atanana dek tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini; birleşen dava yönünden ise davalı şirketin genel kurul toplantısının yapıldığını sonradan öğrendiklerini, davacılara toplantı davetinin usule uygun yapılmadığı 28/09/2016 tarihli davalı şirket genel kurul toplantısının hükümsüzlüğüne ve davacıların hukuki ehliyetlerinin bulunmadığını, temsilleri için kendilerine kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirketin müdürünün bulunduğunu, TTK."nın 623. maddesindeki hükmün müdürün görevinin sona ermesini gerektirmediğini, şirket ortaklar kurulunun şirket ortaklarından birini müdür olarak atayabileceğini, davacıların bir ortağın müdür olarak atanması için ortaklar kurulunun toplanmasını talep edebileceklerini, kayyım atanması şartlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; yönetim ve temsil yetkisi verilen ortağın ölümü nedeniyle TTK."nın 623. maddesine aykırılık bulunduğu, fakat kayyım atanmasını gerektiren koşulların varlığının iddia ve ispat edilemediği, TMK"nın 427. maddesine göre kayyım atanabilmesi için organ boşluğu bulunması ve bu boşluğun başka bir yoldan giderilememiş olması gerektiği, somut olayda şirketin tüm ortaklarının mevcut olup, yapacakları bir ortaklar toplantısı ile TTK"nın 623. maddesi gereğince müdür atayabilecekleri, dava sırasında şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmış bulunduğu, dava konusu genel kurul kararının alındığı toplantıya davacıların katılmadığı, toplantıya %50 pay sahibi ortak ..."ın katıldığı ve kendini müdür tayin ettiği dava konusu toplantıya ilişkin çağrının ana sözleşmeye uygun olarak yapılmadığı, ana sözleşmenin 7. maddesinde "Şirkete ait ilanların TTK"nın 37. maddesi hükmü saklı kalmak şartı ile şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile asgari yedi gün evvel yapılır." hükmünün bulunduğu, buna göre şirkete ait ilanların (E.TTK 37) TTK"nın 35. maddesi gereğince Türkiye Sicil Gazetesi yanında şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile de ilanının gerektiği, davacılara gönderilen tebligatlarda ana sözleşmeye göre çağrıda usulsüzlük bulunduğu, ancak bunun hiç çağrı yapılmamış anlamına gelmediği, çağrıda yapılan eksikliklerin genel kurul kararının sırf bu nedenle hükümsüzlüğünü gerektirmeyeceği, dava konusu toplantıya açıklandığı gibi %50 pay sahibi tek ortağın katılıp kendisini müdür olarak seçtiği, toplantıda karar nisabının olmadığı, bu nedenle alınan kararın hükümsüz olduğu gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen genel kurul kararının iptali davası yönünden davanın kabulü ile davalı şirketin 28/09/2016 tarihli şirket müdürü atanmasına ilişkin genel kurul kararının hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, 6102 sayılı TTK"nın 446/1-b maddesi uyarınca davacılara usulüne uygun çağrı yapılmadığı ve bu usulsüzlüğün genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun anlaşılması nedeniyle genel kurulda alınan kararların iptalinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 17/06/2019 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.