Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9496
Karar No: 2019/6857
Karar Tarihi: 21.10.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9496 Esas 2019/6857 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Taşınmazın paydaşlar arasında taksim edildiği, davalının satın aldığı paydaşın satışından önce davacıların kullanımında olan bölümü devrettiği ve davacıların önalım hakkı olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ve davalının payının müvekkillerinin hesabına tescili talebiyle açılan davada, mahkeme davacıların kullanımında olan bölümü gösteren taksim sınırlarının olmamasına rağmen, fiili taksim olduğunu hükme bağlayarak davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, Yargıtay, önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için, taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde, tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmediğine vurgu yaparak, mahkeme kararını bozmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi, dürüstlük kuralını düzenlemekte ve önalım davalarında kötü niyet iddiasının ileri sürülebileceğini belirtmektedir. Ayrıca, eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddedilmesi gerektiği ifade edilmektedir.
14. Hukuk Dairesi         2016/9496 E.  ,  2019/6857 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 29/12/2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/01/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, 378 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin hissesinin bulunduğunu, dava dışı ...’in 1/3 miktarlı hissesini 23.09.2014 tarihinde 4.000,00TL bedelle davalıya satarak devrettiğini, satışa konu pay yönünden müvekkillerinin önalım hakkının bulunduğunu beyanla, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı hissesinin müvekkiller adına eşit olarak tescil edilmesi talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, taşınmazın paydaşlarca kendi aralarında taksim edilip her bir paydaşın kendi payını kullandığını, satış bedelinin tapu kayıtlarında sehven 4.000,00 TL olarak gösterildiği aslında bedelin 40.000,00 TL olduğunu bu sebeple davacıların önalım hakkını kullanamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın davacılar ve satıcı arasında satıştan önce taksim edildiğini gösterir taksim sınırlarını oluşturan duvar, çit, tel vb. sabit tesisin bulunmaması, taşınmazın kapama zeytinlik vasfında olup davalıya satışı yapıldığı ileri sürülen kısım üzerindeki zeytin ağaçları ile taşınmazın diğer kısımlarında bulunan zeytin ağaçlarının yaş, verim ve bakım durumu itibariyle aynı olması, taşınmazın zemininin kullanım durumu itibariyle de dava konusu edilen kısmın bir farklılık göstermemesi gerekçeleriyle davalının fiili taksim savunmasına itibar edilmeyerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için, taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde, tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu eğildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Somut olaya gelince: Mahkemece 14.09.2015 tarihinde mahallinde yapılan keşifte dinlenen davalı tanıkları özellikle davalıya pay satan dava dışı ... beyanlarında; davacılar ... ve ... ile pay satan dava dışı ...’in kardeş olduğunu, dava konusu taşınmazın taraflara murislerinden kaldığını, taşınmazın kardeşler arasında taksim edildiğini bu taksime göre taşınmazın orta kısmının pay satan ...’e, doğusunun davacı ...’e, batısının ise davacı ...’a düştüğünü, taşınmazın bu şekilde tasarruf edilerek kullanıldığını belirtmişlerdir.
    Dava konusu taşınmaz kapama zeytinlik niteliğinde olduğundan bu paylaşmanın taşınmazın niteliği gereği çit, duvar, tel vb. sabit tesislerle belirlenmesinin şart olmadığı, tanık beyanlarına göre davacıların kullandığı ve davalıya pay satan kişinin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece, dava konusu taşınmazda fiili taksimin varlığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.10.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi