Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/293
Karar No: 2019/6349
Karar Tarihi: 09.12.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/293 Esas 2019/6349 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/293 E.  ,  2019/6349 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, davalı ... tarafından 2316 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırıldığını, ancak pazarlıkla satın alma teklifi üzerine belediye ile yapılan görüşme sonucu, 2316 parselin yeşil alanda kaldığını ve otoyol bağlantı yolu kapsamında kalan bölümünün ücretsiz verilmesi karşılığında geri kalan kısmın imara açma teklifinde bulunulduğunu, bedelsiz istenen yerin 933 m² olduğunu, bu amaçla tapuda tescil istem belgesini imzaladıklarını, oysa tapuda 14156 m²"lik bölümün hibe olarak devredildiğini öğrendiklerini, hata ve hile ile işlemin gerçekleştirildiğini ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile 1/2 şer pay olarak adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, davacılar ile imzalanan 16.6.2005 tarihli protokol ile otoyol bağlantı yolunun açılabilmesi için davacıların muvafakat ettiklerini, ifraz krokileri hazırlanarak tapuda işlem yapıldığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar, Dairece; “…Somut olaya gelince; ... Büyükşehir Belediyesinin 26.1.2005 tarihli 230 sayılı Encümen Kararı ile çekişmeye konu 2316 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiği, davalı Belediyenin İmar Daire Başkanlığının 10.5.2005 tarihli yazısı ile davacılara davetiye çıkartılarak taşınmazın pazarlıkla satın alınmak için anlaşma teklif edildiği, 16.6.2005 tarihinde taraflar arasında yapılan protokol ile de otoyol bağlantısının açılması için davacıların payından"yasal gerekleri yerine getirmek kaydıyla karşılanacağı" şeklinde anlaşma yapıldığı görülmektedir.Diğer taraftan, davalı ... Encümeninin 24.1.2007 tarihli 193 sayılı kararı ile; 2316 sayılı parselde 17364 m2 nin 13337 m2 sinin yola terkinine, kalan 4027 m2 sinin 3194 sayılı Yasanın 15 ve 16. maddeleri uyarınca ifrazı ve davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Nitekim; davalı ..., daha önce 26.1.2005 tarihli 230 sayılı encümen kararı ile alınan kamulaştırma kararı doğrultusunda 2316 parselde herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığını, 24.1.2007 tarihli 193 sayılı Encümen Kararına göre işlem yapıldığını bildirmiştir.Bu durumda; somut olgular ve yargılama sırasında dinlenen tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, 26.01.2005 tarih 230li sayılı Encümen Kararı sonrası pazarlıkla satın alma teklifine göre davacıların işlem yapmak istedikleri sonucuna varılmaktadır. O halde; mahkemece yerinde keşif yapılıp davalı belediyenin 26.1.2005 tarih 230 sayılı Encümen Kararına konu kamulaştırma krokisinin zeminde uygulanması, 2316 parsel kapsamında fiili yol olan bölümün belirlenip geri kalan kısım yönünden davacıların hileye düşürüldüğünün kabulü gerekir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece bu kez; “…Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde mahkemece bozma ilamından sonra yapılan keşif ile 26.01.2005 tarihli Encümen Kararı’nın ekindeki kroki uygulanarak, fiili yol olan bölüm belirlenip arta kalan kısmın davacılar adına tescil edilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin buna yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Öte yandan, 2316 parsel sayılı taşınmaz imardan önce davacılar ve davalı ... adına tescilli olup, 24.01.2007 tarihli Encümen Kararı ile Belediye’ye ait 933 m² hissesinin 819 m²’si ile davacılara ait 17364 m² hissenin 13337 m²’si yol olarak terkin edilmiş, mahkemenin davacılar adına tescil kararı verdiği A1, A2 ve A4 ile gösterilen 9972.37 m² alanın bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 571.17 m²’si davalı ... hissesinden terk edilmiştir. Hal böyle olunca, tescile karar verilen A1, A2 ve A4 olarak gösterilen yerlerden davalı ...’nin hissesi gözetilmeden tamamının davacılar adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir...” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 285.927.77. TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09.12.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Davacılar, 84 ve 87 yaşlarında olup, yaşları itibarıyle de kandırılabilir ve hata yaptırılabilir konumda olduklarını, davalı belediyenin “2316 sayılı parseldeki payınızın, belediye encümeninin 19.01.2005 tarih 230 sayılı kararı ile kamulaştırılmasına karar verildi, payınızı Kamulaştırma Kanunu’nun 8.maddesi uyarınca pazarlıkla satın almak istiyoruz, 15 gün içinde İmar Daire Başkanlığına başvurunuz, gelmediğiniz taktirde Kamulaştırma Kanunu’na göre işlem yapılacaktır” yazısı ile belediyeye davet edildiklerini, yapılan görüşmelerde “taşınmazınız yeşil alan, otoyolun ücretsiz olarak açılmasına izin verirseniz bağlantı otoyolu dışında halen taşınmazınızı imara açarız teklifi getirildiğini, taşınmazı bedelsiz olarak vermeyi kabul ettiklerini ve 25.05.2005 günlü protokolün imzalandığını, bedelsiz istenen miktarın 933 m2 olduğunu ancak tapuda yapılan işlem ile 4027 m2’lik bölüm imara açılırken 14.156 m2’lik taşınmazlarının hile ile ellerinden alındığını ileri sürüp, 16.02.2007 gün ve 3528 yevmiye ile Büyükşehir Belediyesine intikal eden bölümün tapusunun iptali ile adlarına tescil istemişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece araştırma noksanlığından bozulmuş, bozmaya uyulduktan sonra 28.06.2016 günlü bilirkişi raporuna ekli krokide A1/ A2/ A4 olarak gösterilen bölümlerin tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline ilişkin olarak verilen karar Dairece bu kez, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu ancak 2316 sayılı parsel ifrazdan önce davacılar ve belediye adına kayıtlı olup, A1 / A2 ve A4 olarak gösterilen bölümlerdeki belediye payı gözetilmeksizin tümünün davacılar adına tescilinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyulduktan sonra krokide A1 ile gösterilen yerin 1823.08 m2’lik kısmının, A2 ile gösterilen yerin 6227.06 m2’lik kısmının ve A/4 ile gösterilen yerin 1251.50 m2’lik kısmının davacılar adına payları oranında tapuya tesciline ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden 2316 sayılı parsel davacılar ve davalı ... adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı iken, belediyenin davacılara 10.05.2005 tarihinde 2316 Sayılı parseldeki paylarının kamulaştırılmasına karar verildiği ancak 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 4650 Sayılı Kanun"la değişik 8.maddesi uyarınca pazarlıkla satın alınmak istendiği şeklinde yazı gönderildiği, davacılar ile belediye arasında 25.05.2005 tarihinde otoyolun bağlantı yolunun açılabilmesi için davacılar payının alınacağı yönünde protokol imzalandığı, davacıların 22.01.2007 tarihinde Belediye Başkanlığına 2316 nolu parselin ekli beyanname uyarınca yola terk ve ifraz yaptırmak istedikleri yönünde başvuru yaptıkları, 24.01.2007 tarihinde bu yönde belediye encümen kararı alındığı, 16.02.2007 tarihinde davacıların, kadastro müdürlüğünün 15.02.2007 tarihli ifraz krokisi uyarınca taşınmazın 14.156 m2 lik bölümünü bedelsiz olarak konuya terkedecekleri yönünde Seyhan 1.Bölge Tapu Müdürlüğünde tescil istem belgesi düzenledikleri ve 16.02.2007 günlü resmi senet ile taşınmaz ifraz edilerek 4027 m2 lik kısmın 2467 parsel numarası ile davacılar adına, 114 m lik kısmın 2468 parsel numarası ile belediye adına tesciline kalan kısmın yol olarak terkinine şeklinde işlem yapılıp, tescillerin yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 36/1.maddesinde düzenlendiği üzere taraflardan biri diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeyle bağlı değildir.
    Somut olayda davacılar paydaşı oldukları tarla nitelikli taşınmazın 3194 Sayılı Kanu’nun 15-16 maddeleri uyarınca ifrazını yaptırabilmek amacı ile belediye başkanlığına başvurmak, aynı amaçla yine belediye ile protokol düzenlemek tapu istem belgesi düzenlemek ve tapu memuru önünde akit yapmak gibi değişik tarihlerde birden fazla işleme katılmışlardır.
    Bu durumda Türk Borçlar Kanununun 36/1.maddesinin koşullarının oluştuğundan sözetme olanağı yoktur. Zira, karşı tarafın davacıların iradesini etkilemesi söz konusu olsa idi katıldıkları işlemlerden birisinde durumu farkedip işlemi gerçekleştirmeyebilirlerdi.
    Öte yandan, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal usul hukukunun vazgeçilmez tememlerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır. Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir.
    Eldeki davada Borçlar Kanunu anlamında hileden sözetme olanağı bulunmayıp, dava taşınmazın kamuya terkten sonra amacına uygun kullanılmadığı nedenine dayalı geri alma isteğine ilişkindir.
    Davacıların amacı paydaşı oldukları tarla nitelikli taşınmazı imar planına uygun hale getirmektir. Kural olarak kamuya terkedilen taşınmazların amacına uygun biçimde kullanılması ve bunun sürdürülmesi asıldır. Malikleri terke zorlayan nedenin ortadan kalkması halinde bağışlama niteliğindeki hukuki işlemin nedeninde var olan bağışlama koşulunun gerçekleşmeyeceği, bir başka anlatımla taşınmazların terk amacı dışında kullanılması halinde bedelsiz olarak alınan taşınmazın yine bedelsiz olarak iade yükümlülüğü doğar.
    Somut olayda, 2316 sayılı parselin 14156 m2 lik bölümü yol ve yeşil alan olarak davacılar tarafından ifrazı yaptırabilmek amacı ile iradi olarak terkedilmiş olup, esasen imar plalınında da yol ve yeşil alan olarak yer alan bilirkişi krokisinde A1 ile gösterilen bölümün halen sokak, A2 ve A4 ile gösterilen bölümlerin halen yeşil alan ve park olduğu, amacına aykırı kullanımın bulunmadığı bilirkişilerce belirlenmiş, ifrazen davacılar adına tescil edilen 2467 parselde de 25 adet bağımsız bölüm için kat irtifakı tesis edilmiş olup, davacılar paydaşı oldukları tarladan elde edebileceklerinin katbekat fazlasını elde etmişlerdir.
    Kabule göre de, A 1 ile gösterilen bölümün 1823.08 m2 lik, A 2 ile gösterilen bölümün 6227.06 m2 lik ve A/4 ile gösterilen bölümün 1251.50 m2 lik kısımlarının davacılar adına tescili şeklinde kurulan hükmün infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır.
    Sonuç olarak bozmanın maddi yanılgıya dayalı olduğu, dolayısı ile usuli kazanılmış hak oluşturmadığı, davanın reddedilmesi için hükün bozulması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyoruz.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi