7. Ceza Dairesi 2021/12368 E. , 2021/11478 K.
"İçtihat Metni"
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 51/2-A maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı kabahatli ... hakkında düzenlenen Gelibolu Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğinin 15/08/2019 tarihli ve MA 45820812 sıra nolu trafik idarî para cezası karar tutanağına yönelik başvurunun, görevde bulunan hâkim savcılar hakkında 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu"nun 93. maddesine göre işlem yapılması gerektiğinden bahisle kabulü ile ceza tutanağının kaldırılmasına dair Bodrum Sulh Ceza Hâkimliğinin 04/11/2019 tarihli ve 2019/4793 değişik iş sayılı kararını müteakip, adı geçen kabahatli hakkında tanzim edilen 28/11/2019 tarihli Tespit Tutanağına istinaden İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen idarî yaptırım uygulanması istemine dair 08/01/2020 tarihli ve 2019/1153 sayılı talepname üzerine, kabahatli hakkında 2918 sayılı Kanun"un 51/2-a maddesi gereğince 235,00 Türk Lirası idarî para cezası uygulanmasına ilişkin İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/01/2020 tarihli ve 2020/194 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabûlüne ve söz konusu kararın kaldırılmasına dair İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/02/2020 tarihli ve 2020/77 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 12/08/2020 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/09/2020 tarihli ve KYB. 2020/74832 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Mercii İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, özetle 2802 sayılı Kanun"da mahkemelere trafik cezasına hükmetme yetkisi verilmediği, Ceza Muhakemesi Kanununda talepname şeklinde bir düzenleme bulunmadığı ve Ağır Ceza Mahkemelerinin idarî yaptırım kararı verme yetki ve görevi olmadığı gerekçeleriyle itirazın kabulüne dair karar verilmiş ise de,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18/09/2017 tarihli ve 2016/15714 esas, 2017/6945 karar sayılı ilâmında yer alan, "Hâkim ve savcılar da diğer bireyler gibi suç veya kabahat işleyebilirler. Keza hâkim ve savcıların, tüm bireyler gibi işleyebileceği suç veya kabahatler dolayısıyla kanun ve hukuk gereği cezalandırılmaları, hukuk devleti olmanın bir gereğidir.
Ancak, hâkim ve savcıların, diğer kamu görevlileri ve bazı meslek sahipleri gibi statülerinden kaynaklı olarak, işledikleri kabahat veya suçlar yönünden tâbi oldukları özel soruşturma ve kovuşturma usûlleri vardır ve haklarında mevcut özel kanun hükümlerinin uygulanması da hukuk devletinin bir başka gereğidir.
Kabahatler karşısında uygulanan idarî para cezalarına karşı başvurulara bakmakla görevli Sulh Ceza Hâkimliklerinin uygulamakla yükümlü olduğu 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 28. maddesi, özel kanunlarda hüküm olmayan hallerde bu hâkimlikleri usûlen görevli ve yetkili kılmaktadır. Dolayısıyla, başvuruyu incelemeye yetkili merci tarafından
yapılacak ilk iş, başvuran kişi, uygulanan idarî yaptırım veya dosyanın özelliğinden kaynaklı olarak diğer yasalarda özel bir hüküm olup olmadığının tespiti ve buna göre gecikmeksizin başvurunun usûlden kabul veya reddine karar vermektir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunundan önce de yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu"nda "görev suçu" - "kişisel suç" ayrımına gidildiği, o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK"da "suç" kavramının ve tanımının "cürüm ve kabahatler"den oluştuğu, 2802 sayılı yasada kastedilen "kişisel suç" deyiminin, hâkimlerin görevleri sırasında veya görevleriyle ilgili işledikleri suçlar dışındaki tüm "cürüm ve kabahatleri" kapsadığı, 5326 sayılı yasa ile kabahate konu fiillerin değil kabahat fiili karşılığında öngörülen yaptırımların değiştiği, keza 2802 sayılı Kanunda eskiden suç kapsamında olan ve kabahatten ayrı bir kavram olan cürümlere özgü bir soruşturma ve kovuşturma usûlü getirilmediği gibi, bu hususta cürüm ve kabahat ayrımına da gidilmediği, dolayısıyla 2802 sayılı yasada bu tanımla eski yasadaki tüm suçlar yönünden, cürüm ve kabahat ayrımı yapılmaksızın ve her iki eylemi de içine alacak şekilde, hâkimlerin işlediği iddia edilen kabahatlerin de "kişisel suç" tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle idarî para cezasına karşı başvurunun usûlden reddine, dosyanın incelemeyi yapmakla görevli ve yetkili mercie gönderilmesine karar verilmesi gerektiği," şeklindeki açıklamalar karşısında, idarî para cezasını gerektiren eylemin 2802 sayılı Kanun’un 93. maddesi kapsamında kişisel suç olduğunun anlaşılması halinde, anılan Kanun’un “kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” kenar başlıklı 93/1. maddesinde yer alan “Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları hakkındaki idarî para cezası karar tutanaklarının ilgilinin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki ağır ceza mahkemesince karara bağlanacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma talebine konu dosyanın incelenmesinde; kabahatli yargı mensubunun kabahat sırasında Bodrum Adliyesi"nde görev yaptığı, 2802 sayılı Kanunun 93 maddesi gereği, hakkında idari yaptırım uygulama yetkisinin, bağlı bulunduğu Bölge Adliye Mahkemesi"nin bulunduğu yer olan İzmir Ağır Ceza Mahkemesi olduğu, keza kanun yararına bozmaya konu edilen dosyada, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin kabahatli hakkında bir karar verildiği anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 30/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.