5. Hukuk Dairesi 2021/7997 E. , 2021/12976 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı idare ile bir kısım davalılar vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davacı idare ile bir kısım davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1-Dava konusu Seki Mahallesi 1265 ve 1268 parsel sayılı taşınmazlar arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu"nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Bilirkişi kurulunca emsal alınan taşınmazın, satışına ilişkin akit tablosu Tapu Müdürlüğünden istenilip, dava konusu taşınmaz ile somut emsal taşınmazın 2012 yılında, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi;
Dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan aynı kamulaştırma kapsamındaki Seki Mahallesi 66 parsel sayılı taşınmaza aynı değerlendirme tarihi itibariyle Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2019/243 Esas-2020/269 Karar sayılı ilamı ile 38,37-TL m2 birim bedeli belirlendiği ve kararın Dairemiz denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından, hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya elverişli ve inandırıcı bulunmamıştır
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların re"sen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Kabule göre de;
Davacı idare tarafından fazla yatırılan ve idareye iade edilmesi gereken miktarın hüküm fıkrasında açıkça gösterilmemesi sonucu infazda tereddüte yol açılması,
3- Davalılar ... ve ... kendilerini vekille temsil ettirdikleri halde adı geçen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
5- Bozma öncesi tespit edilen 43.956,67-TL’nin faiziyle birlikte toplam 50.008,26-TL olarak davalılar ile dava dışı Ufuk Ortaabalı adına depo edildiği anlaşıldığından, dava dışı Ufuk Ortaabalı’ya ödeme yapılıp yapılmadığı hususu araştırılıp sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacı idare ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 10/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.