7. Hukuk Dairesi 2015/3162 E. , 2015/7779 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm davalılar vekillerince süresi içinde temyiz edilmiş, davalı ... vekili tarafından duruşma istenmiş ise de; HUMK"nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Davacı vekili, davacının Konak Belediyesi’ne bağlı işyerinde ve Karabağlar Belediyesi’ne ait farklı birimlerde 01.04.2007 tarihinden iş akdinin haksız feshedildiği 17.03.2011 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, davacının çalıştığı birimlerin ... olduğunu, davacının güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, ... bünyesindeki işçilerin bütün haklarının korunması koşuluyla ...’ne geçirildiğini, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğunu, ilk olarak o dönem ihaleyi alan 1268783 işyeri numaralı ...’nde çalışmaya başladığını, ihaleye bağlı olarak giriş çıkış yapıldığını, ... tarafından 17.03.2011 tarihinde feshedildiğini, 15-20 kişinin iş akdinin sona erdirildiğini, davalı şirket ve ihaleyi alan diğer şirketlerin her ihale alınışında işçilere "" çalışmanız ve işe devam etmeniz buna bağlı "" denilerek iş akdinin başlangıcında ve devamı sırasında ibraname, istifa gibi belgeler imzalattıklarını, davalı yanca sunulması muhtemel bu belgelerdeki ödemelerin davacıya asla ödenmediğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., husumet itirazında bulunduğunu, güvenlik işinin ihale yolu ile diğer davalı şirkete verildiğini, dolayısıyla şirketin işçilerine olan borcundan Karabağlar Belediyesi’nin sorumlu olmadığını savunarak, davalı ... vekili ise davanın ...’na ve ...’ye açılması gerektiğini, şirketin yalnızca işçiyi çalıştırdığı tarihlerdeki haklardan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacıya ... Tarafından kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.
İşçi ve işveren arasında işverenin borçlarının sona erdirilmesine yönelik olarak Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğü öncesinde yapılan ibra sözleşmeleri yönünden geçersizlik sorunu aşağıdaki ilkeler dahilinde değerlendirilmelidir:
Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir
İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.
Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21 inci maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31 inci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.
Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir.
İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Somut olayda, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ihbar Olunan ... tarafından “ibraname” başlıklı belge ile kıdem tazminatı, yıllık izin ücretine ilişkin tahakkuk bordroları sunulduğu, belgelerin davacı tarafından imzalanmış olduğu, başka bir işçinin açtığı dava dosyasında grafoloji uzmanına incelettirilen aynı tür belgelerin sonradan doldurulduğunun tespit edilmiş olması ve bu dosyada da tanık beyanları ile sunulan bu belgelerin sonradan doldurulduğunun belirtilmesi nedeniyle kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ödemesine yönelik belgelere itibar edilemeyeceği belirtilmiştir.
Dosya içerisinde, ihbar Olunan ... tarafından sunulan ibranamenin yanı sıra, ibranamede ödendiği belirtilen kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti bakımından ayrıca bordrolar düzenlenmiş olduğu ve bu bordroların da davacı tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise bir başka dosyada o dosyadaki ibranamede tahrifat yapıldığının bilirkişi raporu ile belirlendiği gerekçesiyle bu dava dosyasındaki ibranamenin de geçerli kabul edilemeyeceği belirtilmiş ise de, her dosya müstakildir.
Mahkemece, ... tarafından sunulan ve kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretine yönelik miktar içeren ibraname üzerinde grafoloji uzmanına inceleme yaptırtılarak tahrifat olup olmadığı, ibranamedeki miktar içeren bölümlerin imza tarihinden sonra doldurulup doldurulmadığı tespit ettirilmeli ve grafoloji uzmanının hazırlayacağı rapor, dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine 30.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.