13. Hukuk Dairesi 2016/2879 E. , 2018/10010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirketin ... 31. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/161 Esas sayılı dosyasında avukatlığını üstlendiğini, 24.1.2013 tarihinde davalı şirketin bağlı olduğu grubun diğer şirket vekaletinden haksız olarak azledildiğini, haksız olarak azledilmesi nedeniyle davalı şirkete vekaleten takip ettiği dosyadan istifa ettiğini ve son duruşma olan 4.3.2013 tarihli duruşmaya katılmadığını, davalı şirkete de bu durumu 4.2.2013 tarihinde bildirdiğini, takip ettiği davanın lehe sonuçlanarak 350.000,00TL asıl alacak ve 140.000,00TL inkar tazminatı toplamı 490.000,00TL kazanılmış miktar olduğunu, davalı ile yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığından ücretin Avukatlık Kanunu"nun 164/4 maddesine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek; iş sahibi tarafından ödenmesi gereken 49.000,00TL"nin 4.3.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının haksız olarak istifa ettiğini ve durumu bir mail ile şirkete bildirdiğini, her şirketin farklı bir tüzel kişilik olduğunu ve işverenin her davayı aynı avukatla takip etmek zorunda olmadığını, haksız olarak kendi isteğiyle istifa eden davacının ücret isteyemeyeceğini, kaldı ki davacıya vekalet ücretinin de ödendiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 24.850,00TL alacağın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, haklı istifa nedenine dayalı olarak vekalet ücretinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 512/1. (eski BK 396/1.) maddesine göre, vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haksız ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu"nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak, haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı avukat istifa sebebi olarak davalı şirketin bağlı olduğu gruba ait başka bir şirket vekaletinden haksız olarak azledilmesi hususunu ileri sürülmüş olup, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle değerlendirilmesi gereken husus istifanın haklı olup olmadığıdır. Oysa ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı avukatın istifasının haklı olup olmadığı hususu tartışılmadan vekalet ücreti hesabı yapılarak mahkemece sonuca gidilmiştir. O halde, mahkemece, Avukatlık Kanunu"nun 171 ve 173. maddeleri ile dairemiz kökleşmiş içtihatları da dikkate alınarak istifanın haklı olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereği temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 8,20 TL. kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 110,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.