1. Hukuk Dairesi 2016/10779 E. , 2019/6330 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.12.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen ihbar olunan Türkiye Kömür İşletme Kurumu vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı şirket, madencilik faaliyetinde kullanılan 1054, 1055, 1062, 1063, 1067 sayılı parsellerin ruhsat ve işletme hakkının 2172 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce şirketin yöneticisi ve sahibi sıfatıyla ..."a ait olduğunu, anılan taşınmazların İİ 160 ve İİ 161 sicil nolu ruhsat sahası sınırları içerisinde yer aldığını, 09/04/1986 tarihinde ... ve davalı ...’ın şirket hisselerinin tamamını devrettiklerini, 2172 sayılı kanun gereğince madenlerin devletçe işletilmesine karar verildiğini bu nedenle taşınmazların fiili olarak T.K.İ’ye daha sonra da 2840 sayılı Yasa ile yapılan iade işlemleri neticesinde yeniden davacı şirkete intikal ettiğini ancak taşınmazların ...’dan davalılara veraseten intikal ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., husumetin dava konusu taşınmazın bedelinin ödendiği iddia edilen TKİ’ye yöneltilemesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davalı ...; davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazların madencilik faaliyetlerinde kullanılmış olmasının taşınmazın ruhsat sahibine ait olduğu anlamına gelmeyeceğini, şirket hissesi dışında davacıya satışı yapılmış bir taşınmaz bulunmadığını, tapu siciline karşı zilyetlik iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlara ilişkin mevcut tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı Yargılama usulünde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir.
Bu ilkeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 184. ve 186. maddelerinde yapılan düzenlemelerle hüküm altına alınmıştır.
HMK"nin 184 maddesinde açıkça; Hâkimin, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceği, mahkemenin tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı Kanunun 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkeme de hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemeler emredici niteliktedir.
Somut olayda, söz konusu ilkeler dikkate alınmadan sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, HMK"nın 184. maddesi hükmü gereğince, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, tüm taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka bir gün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı Kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, değinilen yasal düzenlemeler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.