3. Hukuk Dairesi 2019/1598 E. , 2019/7631 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; daha önceden belirlenen, 08/10/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davacı vekili Av.... ile davalı ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; gümrük müfettiş yardımcısı davalı tarafından teftiş sonucu tanzim edilen 08.08.2003 tarihli rapor uyarınca tarafına ikramiye ödendiğini, sonrasında ek tahakkuk işlemi ile ilgili dava dışı vergi yükümlüsünün açtığı davayı kazandığı ve verilen bu ikramiyenin iadesinin davalıdan istendiği ancak ödeme yapılmadığını, davalıya yapılan ödemenin haklı bir nedeninin kalmadığını belirterek, 99.949,95 TL"nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabında; ödeme tarihinden yaklaşık 10 yıl geçtiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, yapılan ödemenin şart tasarruf kapsamında yapılan bir ödeme olduğunu, tarafına yapılan ödemede hata hile ve aldatıcı bir işleminin olmadığını; ödeme tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesinin hukuka uygun olmadığını belirterek davanın usul ve esas bakımından reddi istenmiştir.
İlk derece mahkemesince; ""... Danıştay 7. Dairesi"nin idare lehine olan kararı 17.08.2006 olup, firma tarafından idareye 04.09.2006 tarihinde ödeme yapıldığı, davalıya da 20.10.2006 tarihinde ödendiği, 14.11.2006 tarihinde yükümlü tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği, bu tarihten itibaren 1 yıl içinde açılması gerekirken (14.11.2007 tarihinde) sebepsiz zenginleşme davasının 23.07.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Ne var ki, ister davalıya yapılan ödeme tarihi 20.10.2006, ister yükümlünün karar düzeltme dilekçesinin idarenin kayıtlarına girme tarihi 14.11.2006, ister karar düzeltme sonucu kararın idareye tebliğ tarihi 14.06.2013 tarihleri dikkate alındığında sebepsiz zenginleşme davasının zamanaşımı süreleri dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine" karar verilmiş, davacı tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ""...davalıya düzenlediği rapor nedeniyle 20.10.2006 tarihinde ikramiye ödendiği, ancak yükümlüye verilen para cezası mahkeme kararıyla iptal edilince yükümlü tarafından ödenen paranın iadesi için 27.06.2013 tarihinde idare aleyhine icra takibi yapıldığı, bu durumda davalıya yapılan ödemenin haklı nedeni ortadan kalkmış olup 2 yıl içinde dava açılması gerekirken,sebepsiz zenginleşme davasının 23.07.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava 6098 sayılı TBK 82. maddesi gereği 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmamıştır.
Bu durumda, mahkemece; yazılı gerekçe ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kurulan hükümde isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar"" karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Dava; davalı tarafa ödenen ikramiyenin, dava dışı gümrük vergi yükümlüsünün ek tahakkuk işleminin iptali için açtığı davanın, davacı idare aleyhine neticelenmesi nedeniyle iadesi talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, dava konusu yersiz ödemede zamanaşımın başlangıcının hangi tarih olduğu, buradan varılacak sonuca göre de davalı tarafa yapılan ödemenin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda dava konusu ikramiyenin, idarenin bir şart tasarrufuna dayanmadığı, salt hatalı ödemeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK. m.77/1"e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80"de "aynen geri verme ilkesi"ne göre düzenlenmiştir.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır.
HGK"nun 05.12.1984 tarih ve 1982/13-387 E.-1984/997 K.sayılı kararı ile herhangi bir salt tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin idare tarafından BK"nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenebileceği açıklanmıştır.
Yine aynı Kanun"un 82 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
İki yıllık zamanaşımı süresi, hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ondan önceki noksan bilgiler ve tahminler bu sürenin başlangıcına esas olamaz.
Zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olup, yazılı yargılama usulüne tabi davalarda cevap süresi içerisinde ileri sürülmelidir. Davalı tarafından süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmuş olup, bu hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Somut olayda; gümrük müfettişi olan davacı tarafından tanzim olunan rapor uyarınca, dava dışı gümrük mükellefi şirketten gümrük ve katma değer vergileri ek tahakkuku ile birlikte para cezası tahsil edilmiş, tahsil edilen bu para cezasının belirli bir oranı davalı tarafın hesabına 20.10.2006 tarihinde 99.949,95 TL ikramiye olarak yatırılmıştır. Müfettiş raporuna konu dava dışı şirket tarafından açılan ek tahakkukun iptali davasında, Kocaeli Vergi Mahkemesi"nin 19.03.2004 tarih ve E.2003951-K.2004236 sayılı kararı ile davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, kararın temyizi üzerine temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bilahare mükellefin karar düzeltme talebinin Danıştay 7. Direnin 23.11.2012 tarih ve 2012-6152 sayılı kararı ile kabul edildiği, karar düzeltme talebinin kabulü üzerine Kocaeli 1. Vergi Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde 03.06.2013 tarih ve K.2013-502 sayılı karar ile davanın kabulüne karar verildiği, davalı idarenin temyiz talebinin reddi üzerine 08.12.2014 tarih ve K.2014-6949 sayılı karar ile de karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı idare tarafından, dava dışı gümrük mükellefi şirket aleyhine tahakkuk edilen gümrük ve katma değer vergisi ek tahakkuku, Kocaeli 1. Vergi Mahkemesinde açılan dava sonucunda iptal edildiğinden, mükelleften tahsil edilen ek tahakkuk ve para cezası tarafına iade edilmiş, davalı tarafa yapılan ikramiye ödemesinin de yasal dayanağı olmadığından istirdatı için eldeki dava açılmıştır.
Bu durumda, mahkemece; davalı tarafa ödenen ikramiyenin, olayın özelliği dikkate alınarak Kocaeli Vergi Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren talep edilebileceği gözetilerek davalının zamanaşımı def’inin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece; davanın yasal süresi içerisinde açıldığı gözetilerek işin esası incelenip sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine; 6100 sayılı HMK"nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.