8. Hukuk Dairesi 2014/21008 E. , 2016/1790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 16.05.2014 gün ve 277/202 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı adına kayıtlı bir adet taşınmazla ilgili olarak ½ hissesinin iptali ile davacı adına tescilini talep ile dava değerini 10.000,00 TL olarak bildirmiş; 12.02.2013 havale tarihli dilekçe ve 03.04.2013 tarihli yargılamanın birinci celsesi taşınmazın üçüncü kişiye satıldığını öğrenmeleri sebebiyle davaya bedel üzerinden devam ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı asıl; taşınmazın emekli ikramiyesi ve banka kredisi ile alındığını, davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının talebinin değerlendirilmesi için dava konusu taşınmazın değerinin tespitinin gerektiği, davacı tarafça değer tespiti hususunda yapılacak keşfe ilişkin masrafların verilen kesin süreler içeresinde yatırılmadığı, keşif hususundaki masrafın yatırılmayacağının beyan edildiği, davacı tarafça davanın ispatı hususunda herhangi bir delile de dayanılmadığı, bu hali ile davacının alacağının tespit edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m). Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 23.09.1991 tarihinde evlenmiş, 11.04.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 19.07.2013 kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir(TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 6 nolu mesken, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 12.04.2005 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, boşanma dava tarihinden sonra 11.12.2012 tarihinde üçüncü kişiye satılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Mahkemece; alacak talebinin hesaplanması için keşfen tespite ihtiyaç duyulduğu, ancak davacı tarafın keşif taleplerinin bulunmadığını açıkca bildirmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de; gerekçe dosyadaki bilgi ve belgeler ile uyuşmamaktadır.
Katılma alacağı hususunda, kanun ve Dairemiz uygulmasında yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda malvarlığının tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır. Davacı taraf keşif deliline dayanmamış, 27.03.2014 havale tarihli dilekçelerinde ve 16.05.2014 tarihli yargılamanın altıncı celsesi keşif talebinde bulunmadıklarını yineleyerek talep miktarlarının 10.000,00 TL olduğunu, taşınmazın tapudaki resmi satış değeri esas alınarak karar verilmesini talep etmiştir. Davaya konu taşınmaz boşanma dava tarihinden sonra davalı tarafından 11.12.2012 tarihinde üçüncü kişiye satılmasına ve bu tarihin karar tarihi olan 16.05.2014"ten önceki bir tarih olması ve davacı da bu bedelin hesaplamaya esas alınmasını talep etmesi karşısında; taşınmazın tapuda yapılan resmi satış senedinde gösterilen 26.700,00 TL satış güncel sürüm değeri olarak kabul edilmelidir. Kaldı ki davalı tarafın bu hususta itirazı da bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece diğer tahkikat işlemleri yürütülerek, gerçekleşecek sonuca göre katılma alacağı talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 170,80 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.